2019’da Trump krizi yaşanabilir
Geçen haftaki yazımı “bakalım 2019 bir kırılma yılı olacak mı?” sorusuyla noktalamıştım. O günden bu yana yaşanan gelişmeler ve yapılan dikkat çekici değerlendirmeler de 2019 yılının birçok bakımdan kritik bir yıl olabileceğini gösteriyor. Dünya ekonomisinin, küresel krizin onuncu yılında yeniden bir yavaşlama hatta resesyon dönemine girebileceğini belirtenler arasında IMF’nin Başkan Yardımcısı David Lipton ve eski ABD Hazine Bakanı Lawrence Summers da var. David Lipton, Financial Times gazetesine yaptığı açıklamada, “Ufukta bir resesyon görünüyor ve biz bu olasılığa karşı yeterli hazırlığı yapmış değiliz, hatta 2008’dekinden bile daha hazırlıksız durumda olduğumuz söylenebilir”, diyor. Lipton, ülkelerin olası bir resesyona karşı önlem almaları gerekirken birbirleriyle didişmelerini de eleştiriyor. Summers da, ABD ve Çin’de ekonomiden gelen sinyallerin kaygı verici olduğunu ve her iki ülkenin de ticaret savaşı dalaşmasını bırakıp resesyon olasılığına karşı işbirliği yapması gerektiğini vurguluyor. Lipton ve Summers’ın uyarılarının asıl muhatabının ABD Başkanı Trump olduğu açık bence.
İktidarının ilk iki yılında ne kadar cahil, sorumsuz, dengesiz ve acımasız olduğunu gösteren, kadrosuna aldığı insanlarla bile geçinemeyen ve binlerce kez yalan söylediği kanıtlanan bir kişinin ABD gibi belirleyici bir ülkenin başında bulunması, 2019 yılında hesaba katılması gereken risk faktörlerinin başında geliyor. The Economist dergisinin başyazısında vurguladığı gibi, Trump’ın başkanlığının ilk iki yılına damga vuran yıkıcılık dürtüsünün bundan sonra nelere yol açabileceğini düşünmek bile insanı ürkütüyor.
Ekonomide Trump çıkmazı
Başkan Trump’ın iktidarının ilk iki yılında ABD ekonomisinin yükselen büyüme hızıyla diğer gelişmiş ülkeleri solladığı, ABD borsalarındaki yükselişin geçen yılın eylül ayında yeni rekorlara tırmandığı bir gerçek. Trump’ın 1.5 trilyon dolarlık vergi indirimlerinin, şirket karlarının ve dolayısıyla borsaların yükselmesine yol açan başlıca etken olduğu da biliniyor.
Ancak geçen yılın Ekim ayından itibaren ABD borsalarındaki havanın bozulması ve borsaların küresel krizden sonra ilk kez yılı kayıpla kapatması Trump’ın başarı hikayesine gölge düşürdü. Trump hep yaptığı gibi, kusuru başkasına attı ve ABD Merkez Bankası (Fed) Başkanı Jeremy Powell’ı suçladı, hatta onu görevden almayı düşünebileceğini söyledi.
Pekiyi ne oldu da eylülde rekor kıran borsalar ekimden itibaren düşüşe geçti?
Bunun başlıca nedeni, yatırımcıların görmezden geldikleri olumsuz gelişmeleri bir noktadan sonra dikkate almaya başlamalarıydı. Şimdi gelinen noktada, Trump’ın benimsediği yaklaşımın ABD ekonomisine yarardan çok zarar verdiğini görmeye başlayanların korkuları ağır basmış ve borsalardaki şenlik yerini oynaklığın tırmandığı bir düşüşe bırakmıştı.
ABD ekonomisine gerçekçi bir gözle bakıldığında 2018’de vergi indirimleriyle hızlanan büyümenin 2019’da yavaşlayacağı, 2018’in ilk üç çeyreğinde %25 dolayında artan şirket karlarının 2019’da gerileyeceği, bunun da şirket değerlerini olumsuz etkileyeceği görülüyor.
Trump krizi nasıl yaşanacak?
Trump’ın başlattığı ticaret savaşlarının Çin ve Avrupa’daki olumsuz etkilerinin yanı sıra ABD’nin irili ufaklı şirketlerini de olumsuz etkilediği giderek daha iyi anlaşılıyor. Özellikle Apple, Google ve Microsoft gibi teknoloji öncüsü şirketlerin bu durumdan şikayetçi olduğu biliniyor. Ticaret savaşlarının Çin ekonomisindeki ve dünya ticareti üzerindeki olumsuz etkilerinin dünya ekonomisindeki yavaşlamaya katkıda bulunduğu da bir gerçek.
Dünya ekonomisinin yavaşladığı ortamda, on yıldan beri kesintisiz büyüyen ABD ekonomisinin en geç iki yıl içinde bir resesyona girme olasılığının bulunduğunu düşünenlerin sayısı ABD iş dünyasında da artıyor. Ülkelerini tek başlarına yönetme hevesine kapılan bütün liderler gibi Trump da eleştiriden hiç hoşlanmadığı için, ABD iş dünyasının önde gelen şirketleriyle ve onların yöneticileriyle arası hiç iyi değil. Onların uyarılarına da kulak asmayarak bildiğini okumaya çalıştıkça da ekonomiyi tam bir çıkmaza sürüklemesi kaçınılmaz görünüyor. Trump’ın Fed’de ve bürokraside aklın yolunu gösterenleri hedef alarak 2019 yılını bir kriz yılı haline getirmesi de beklenebilir.