2019’da doların geleceği
Küresel ekonomiye ilişkin beklentilerin kötümserliğe dönüştüğü günler yaşanmakta. Son olarak Dünya Bankası, ekonomi üzerinde kara bulutlar dolaştığını yayınladığı raporun kapağına kadar taşıdı. Kötümser beklenti ile kast edilen büyüme oranının yavaşlaması.
Dünya Bankası’na göre küresel ekonomi 2019 yılında yüzde 2.9 ve 2020 ve 2021 de ise yüzde 2.8 oranında büyüyecek. Rapor göre ekonomideki yavaşlama başta ABD olmak üzere önce gelişmiş ülkeleri etkileyecek. Buna rağmen beklenti 2019 yılında da ABD ekonomisinin Euro Bölgesi ile Japonya'dan daha yüksek oranlı büyüyeceği yönünde. ABD de büyüme 2019 yılında yüzde 2.5’a, 2020’de yüzde 1.7’ye ve 2021 yılında yüzde 1.6'ya gerileyecek.
Çin’de büyüme oranı gelecek üç yılda da yüzde 6’lar dolayında gerçekleşeceği tahmin ediliyor.
Beklenti büyümenin 2019 ve 2020’de yüzde 6.2, 2021’de ise yüzde 6 düzeyinde kalacağı yönünde. Rapora göre Euro alanında da ılımlı yavaşlama sürecek. Ekonominin 2019’da yüzde 1.6, 2020’de yüzde 1.5 ve 2021’de yüzde 1.3 büyüyeceği tahmin edilmekte. AB’de ayrılan İngiltere’nin 2019 yılında yüzde 1.4, 2020’de yüzde 1.7 ve 2012’de yüzde 1.8 büyüyerek AB’nin üzerine çıkacağı sanılıyor. Rapor da yükselen ekonomilerin de 2019-2021 aralığında yüzde 4.2 ile yüzde 4.6 arasında bir büyüme performansı göstereceği tahmin ediliyor.
Dünya bankası bu tahminleri kara bulutlar içine sokuyor. Aslında daha kötümser beklenti içerisinde olan raporlar ve tahminler de var. İşler yoluna girmiş iken neden yine küresel ekonomi tekliyor? Çoğunluğun ya da yaygın kabul gören başlıca nedenleri sıralayalım:
- Uluslararası ticaretteki zayıflama. Bu zayıflama da birincil rolü ABD Başkanı Trump’ın kendine korumacı tavrı etkili oldu. Üstelik bu tavrı ABD-Çin ticaretinde önemli bir sapmaya neden olmadı. 2019 yılında ticaret savaşı artarsa dünya ticaret hacmi daralmaya başlayacak.
- Rapora göre dünya ekonominin iki devi ABD ve Çin’in bu politikaları küresel ticaretin yüzde 2,5'u geçen yıl konulan gümrük vergilerinden etkilendiğini hesapladı ve gündemdeki yeni gümrük vergileri de konursa, bu oran iki katına çıkacak.
- Brexit, finansal piyasalar için hala büyük risk. Bu süreçte FED’in yeni faiz artırımına gitmesi ABD dolarının İngiliz Sterlin’i ve Euro karşısında değer kazanmasına neden olacaktır. Dolardaki böyle bir yükseliş özellikle gelişmekte olan ülkeleri de olumsuz yönde etkiler.
- Bu genel kabullerin dışında çok söz etmekten kaçınılan bir olgu var ki, o da borçlanma sorunu. Borçlanma sorunu küresel ölçekte ülke ekonomilerindeki mali riskleri artırmakta. Özellikle faiz oranlarının yukarı doğru bir eğim göstermesi halinde yükselen ekonomilerde, özellikle de ikiz açık veren ülkelerde ciddi risklere neden olabilir.
Açılan “müjde paketi” aslında yeni bir “kurtarma paketi”
Bu ülkeler arasında Türkiye öne çıkmakta. Türkiye’nin öne çıkmasının nedeni; gevşek maliye politikası, cari açık ve kamu ve özel kesimin borç çevirmeye yönelik riskleri bulunmakta. Şu vurguyu yapmakta da fayda bulunmakta, halen sağlam gibi duran bankacılık sektörü her an riskli hale gelebilir. Çünkü açılan her “müjde paketi” aslında yeni bir “kurtarma paketi” dir.