2019: Korkulan kadar olabilir mi?
Evet, 2018’i tamamlıyoruz. Malum olduğu üzere işimiz fiyatlamalara dair yorum yapmaya çalışmak olduğundan yılın tamamında bu eksende yazılar paylaşıldı. Yıl sonu yazıları klasik olduğu üzere geçmişin mazisinden, geleceğin hikayesinden oluşur. O halde lafı çok fazla uzun tutmadan toparlamakta fayda var.
2018’i nasıl biliriz? Yerel analistler ile yabancılar arasındaki ayrışma sanıyorum ki en fazla bu noktada, üstelik ruh halinde öne çıkabilir. İçeride çok fazla sürpriz ve belirsizlik yaşadık. Öyle günler oldu ki globali unuttuk, önce kendi evimizin önünü toparlamaya, kendimiz anlamaya, anladığımız kadarını da etrafımıza, sizlere anlatmaya çalıştık. Öngörünün kaybolduğu noktada olabildiğince yardımcı olmaya çalıştık. Sektörde çalışan her yaştan kesim için iki önemli tarihi hafızalara kazıdık; 10 ve 13 Ağustos.
İçeride ciddi anlamda para politikası sıkılaştırılmasına gidildi. Zamanlaması kimi kesimlerce tartışılsa da beklenen adımlar bir şekilde atılmış oldu. Yaz döneminin gürültüsü Eylül ortası, ağırlıklı olarak da Ekim ayından bu yana yerini nispeten sessizliğe bıraktı. Oynaklık artışı ve TL’nin zayıflaması bizlere enflasyon yükselişi ve büyümede ivme kaybını getirdi. 2019’un yerel varlıklara dair ana fiyatlama senaryosunda iki önemli başlık olarak da bu konuları konuşacağız.
Gelecek yıla şu anki zaman diliminden baktığımızda yılı ikiye bölmenin faydalı olduğunu düşünüyoruz. İlk yarıda büyümedeki kaybın belirginleştiğini, ikinci yarıda ise nispeten dengelendiğini görmeyi bekliyoruz. Benzer resim enflasyon cephesi için de söz konusu. Yüzde 20’li seviyelerde geçmesi muhtemel ilk yarının ardından ikinci yarıda yüzde 15-yüzde 18 aralığında bir noktaya gelinebilir. Her ikisi için de belirleyici faktör para politikasındaki sıkılaşma adımlarının gecikmeli etkileri olacak. Mayıs ve Eylül aylarında yapılan ayarlamalar iç tüketim üzerindeki yansımalarını etkinleştirecek.
Kur şokunun özel sektör bilançolarına olan yan etkilerini tartışacağız. Finansal kesimin güçlü sermaye yapısının üzerine bir miktar daha sağlamlaştırma adımları attığını görüyor olmamız gayet olumlu. Bu noktadan sonrasına yol haritası lazım. Sektör önceliklendirmesi ya da farklı bir yol izlenip izlenmeyeceğine göre kredilerin ivmelenme durumunu takip edeceğiz. Bu cephede hala daha beklentiler mevcut.
Yerelde 2018’e kıyasla daha sakin bir gündeme sahip 2019 olmasını beklemek yanlış olmaz. Politik cephedeki haber akışı bir süredir bu beklentiyi destekliyor. O halde biraz daha dışarıya bakma imkanımız olacak. Global büyümeye dair son iki aylık dönemde alevlenen tartışmaların ne ölçekte sağlıklı olup olmadığını takip edeceğiz. Konu o kadar önemli ki Fed’in yol haritasını ve gelişmekte olan ülke varlıklarına fon akışını da etkileme potansiyeli taşıyor. Bu yıl tartışılmasını beklediğimiz ancak ticaret kaygılarından fırsat kalmayan Çin’in yavaşlamasını ise 2019’da sıklıkla konuşacağız. Zaten 2018 bitmeden Çin’in ekonomi için nötr duruştan daha aktif bir politikaya geçeceğinin duyurusu yapılmış oldu. Öte yandan Başkan Trump ile yaşamaya devam edeceğiz.
Üstelik bu kez 2020 yılındaki seçimlere dek Temsilciler Meclisi ve Senato arasındaki Cumhuriyetçi-Demokrat ayrışması ve kendisinin bu yapı ile çalışmak zorunda kalmasını da izleyeceğiz. Müesses nizam ile çatışması, devam eden soruşturmalar, küresel politika ve ticareti belirsiz hale getirme hamlelerini yorumlama çabamız devam edecek.
Son olarak; tahminlerin her zaman için revize edilmek üzere olduğunu hatırlatarak tüm okuyuculara ve Dünya ailesine huzur ve sağlık dolu bir yıl dileklerimle.