2019 ‘Dengeleme yılı’ olma özelliğini kaybediyor…

Osman AROLAT
Osman AROLAT AROLAT'tan [email protected]

Dün TÜİK tarafından açıklanan GSYH rakamları ilk çeyrekteki yüzde 2.4’lük daralmanın ardından ikinci çeyrekte de yüzde 1.5 daralma yaşandığını ortaya koydu. Bu da Yeni  Ekonomik Program’daki yıllık yüzde 2.3 büyümenin zor olduğunu 2019’un Dengeleme Yılı özelliğini kaybettiğini gösteriyor.

2018 yılında açıklanan üç yıllık OVP/yeni adıyla Yeni Ekonomik Program’da 2019 yılı için büyüme tahmini yüzde 2.3 olarak hesaplanırken, yılın “Dengeleme yılı” olacağı Bakan Berat Albayrak tarafından ifade ediliyordu. 29 Ağustos’ta yayınlanan yazımda “Acaba 2019 dengeleme özelliği gösterecek mi?” sorusuna yanıt aramıştım. TÜİK tarafından dün açıklanan ikinci çeyrek GSYH rakamları ikinci çeyrekte yüzde 1.5 daralma olduğunu gösteriyor. İlk çeyrekte de yüzde 2.4 daralma yaşamıştık. Yılı yüzde 2.3 büyümeyle kapayabilmemiz için yılın kalan döneminde yüzde 6’nın üzerinde büyüme elde etmemiz gerekiyor ki, olacak gibi görülmüyor.

IMF, OECD ve Dünya Bankası tahminlerinde de 2019 yılında bizim büyümeyip, daralacağımız tahminleri yapılıyordu. İkinci çeyrekte de daralma yaşadıktan sonra yılı Yeni Ekonomik Program’ın öngördüğü yüzde 2.3 büyüme ile kapatamayacağımız, bir dengeleme değil, daralma yaşayacağımızı söylemek yanlış olmaz diye düşünüyorum. 2019 yılının dengeleme yılı özelliğini kaybetmekte olduğunu görüyorum.

Bu da Orta Vadeli Program’ın adını değiştirerek Yeni Ekonomik Program olarak yayınladığımız üç yıllık programın daha ilk yılından şaşacağını diğer yılları tahminlerinin revize edilerek yeniden açıklanmasını zorunlu kılıyor. Çünkü ekonomik veri tahminleriyle ilgilenen bütün toplum kesimleri, gelecek beklentilerini bu sonuçlar üzerine kurguluyorlar.

TÜİK’in bu verilerini değerlendiren İstanbul Ticaret Odası Başkanı Şekib Avdagiç iyimser bir yorum yaparak, “Daralmanın büyümeye dönüşeceği eşiğe geldik” diyerek, ibrenin yılın dördüncü çeyreğinde pozitif büyümeyi gösterdiğini ümit ettiğini açıklıyor. Avdagiç, alt kalemlere inildiğinde tüketim harcamalarındaki daralmanın hız kestiğini, sanayi sektöründe de daralmanın yüzde 3.9’dan yüzde 2.7’ye düştüğünü açıklayarak bunları iyimser tahminlerinin dayanakları olarak belirtiyor.

Avdagiç’in değerlendirmesini okurken, keşke İTO’nun 400 bin üyesi üzerinden bir ekonomik değerlendirme anketi yaptırsa daha faydalı sonuç ve açıklamalar yapabilirdi diye düşünmekten geri kalmıyor.

Neyse yıl sonunu bekleyip sonuçlara bakalım. YEP’te beklendiği gibi yüzde 2.3 civarında bir büyüme elde edebilirsek, yılın dengeleme yılı olduğuna da, Avdagiç’in iyimserlik içeren tahminlerine de sevinebiliriz. Ya aksi olursa? O zaman oturup yeniden düşünmenin zamanı geldiğine, yapısal reformları içeren yeni bir programın oluşturulmasının zorunlu olduğunu görürüz.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar