2019 başında konular aynı
Dünya ekonomisinde son yıllarda konuşulan ana risk unsurları dışında yeni bir mevzu yok. Fed’in hangi hızla faizleri artıracağı ve artırımların finansal varlık fiyatları üzerindeki olası etkileri, Çin’de ekonomik büyümenin hız kesmesi ve Çin piyasalarındaki bir çöküşün dünya piyasalarını kasıp kavurması, Avrupa Merkez Bankası’nın (AMB) düşük faiz politikasının ne kadar devam edeceği, senaryo analizlerinin halâ temelini oluşturuyor.
Çin ekonomisini yıllardır takip ederim. Burayla uğraşmanın bazen abesle iştigal etmek olduğunu düşünüyorum. Açıklanan veriler, sunulan bilgiler şeffaflıktan uzaktır. Çin ekonomisindeki bir çöküşün ne zaman gerçekleşeceğini bilmek imkânsızdır. Çin yönetiminin, bilmemizi istediği kadarını biliyoruz. Çin’in borsa endeksleri, piyasalarının işlevsizliği dışında bir şeyi yansıtmıyor. Shanghai endeksinin dünyanın en önemli borsa endeksi olan S&P 500 ile uzun vadeli bir korelasyonu (ilişkisi) yoktur. Shanghai endeksindeki sert yükselişler ve satışlar bir düzen gösterir. Bu açıdan fiyat hareketlerini yorumlamak güçtür. Endeksteki yükselişlere ekonomi açısından bir fayda yakıştırılmazken, endeksteki düşüşlere hemen ‘‘ekonomik kırılganlık’’ etiketi yapıştırılır. Bir kopukluk vardır. Çin ekonomisine yönelik endişeler makuldür. Yaşanacak sürpriz bir gelişme, global piyasaları hazırlıksız yakalayabilir. Ancak bunun ne zaman olacağı bir muammadır.
Amerikan ekonomisi şu aşamada iyi bir performans gösteriyor. Gelecek hafta yayımlanacak ekonomik verilerde, satışlar açısından Noel döneminin nasıl geçtiğini öğreneceğiz. Tatil dönemiyle ilgili, öncü göstergelerden pozitif sinyaller geliyor. Fed Başkanı Powell’ın geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklamalar piyasaları sakinleştirdi. Fed’in faiz artışları konusunda hızlı gideceğini ve bunun Amerikan ekonomisine darbe vuracağını düşünen finansal piyasalarda, deyiş yerindeyse, manik depresif bir hâl vardı. Powell’ın yorumlarından sonra, uzun vadeli tahvil faizlerindeki artış, kısa vadeli tahvil faizlerindeki yükselişlerden fazla oldu. Yani çok konuşulan getiri eğrisi yönünü yukarı çevirdi. Piyasalar; Fed’in faiz tutumunu yumuşatacağına ve bunun tahvil faizlerini yükselteceğine, ekonomik iklimin güneşli kalmaya devam edeceği varsayımıyla getiri eğrisinin daha da dikleşeceğine inanıyor. Bundan sonra, yükselen tahvil faizlerine ve getiri eğrisinin dikleşmesine olumlu bakacağız. Öte yandan, düşük tahvil faizleri ve yatay getiri eğrisi piyasaları kaygılandıracak.
Piyasalar, AMB’dan faiz artırım beklentisini büyük ölçüde 2020’ye erteledi. Bu beklenti değişikliğinden kurum da memnun gözüküyor. Aralık toplantısından sonra Draghi’nin söylemi bunu yansıtıyordu. AMB’nin 2019 boyunca faiz artırım isteği gösterebileceğini düşünüyorum. Bunu gösterirken, faizlerdeki artış hızının hangi oranda gerçekleşeceğini de belirtebilir. Özetle, AMB politikası 2019’da piyasalarda bir sıkıntı yaratmayabilir.