2018’e girerken dünya ekonomisi
Gelişmiş ülkeler yeni yıla makroekonomik istikrarı büyük ölçüde sağlayarak girdi. Burada istikrar ile kast ettiğimiz daha çok büyüme, enflasyon ve işsizlik oranı.
2018 yılına girerken dünya ekonomisinin görünüm özetle şöyle:
- Gelişmiş ülkelerde büyüme oranı yüksek düzeylerde seyretmekte. 2017 yılının üçüncü çeyreğinde GSYH, 2016 yılının aynı çeyreğine göre ABD’de yüzde 2,3, Euro Alanında ise yüzde 2,5 yükseldi. AB üyesi ülkeler içinde büyüme oranı Almanya’da yüzde 2,8, Fransa’da yüzde 2,2 ve İtalya’da 1,8’e ulaştı.
- AB’de bütçe açığı risk olmaktan çıktı. Euro alanında bütçe açığının GSYH oranı Maastricht kriterlerinin bile altına geriledi, yüzde 1,3’e düştü. Bütçe açığında başı yüzde 3,5 ile ABD ve yüzde 4,4 ile Japonya çekiyor.
- Gelişmiş ülkelerde enflasyon düşük düzeylerde. Euro alanında enflasyon yüzde 1,5. ABD’de 2,2, İngiltere’de yüzde 3,1 ve Japonya’da yüzde 0,2.
- Gelişmiş ülkelerde ağırlığını koruyan sorun işsizlik. İşsizlik oranı Euro alanında yüzde 8,8, Fransa’da yüzde 9,9, İspanya’da yüzde 16,7 düzeyinde. AB’nin, hatta dünyanın en istikrarlı ekonomisine sahip Almanya’da ise işsizlik yüzde 3,6’ye kadar geriledi.
- Dünya ekonomisinde kırılganlık daha çok dış denge sorunu olan yükselen ekonomilerden kaynaklanmakta. Bu ülkeler arasında başı yüzde 11,1’lik büyüme oranına rağmen, cari açık/GSYH oranı yüzde 4,7’ye ulaşan Türkiye çekmekte. Türkiye’yi yüzde 3,7 ile Arjantin izliyor.
- Türkiye, Güney Afrika ve Brezilya ile birlikte yükselen ekonomiler içerisinde en yüksek işsizlik oranına da sahip olan ülke. İşsizlik oranı Güney Afrika’da yüzde 27,7, Brezilya’da yüzde 12,2, Türkiye’de yüzde 10,6.
2018 yılında dünya ekonomisinin yönünü ABD Merkez Bankası FED’in faiz artırımı sonrasında ortaya çıkacak gelişmeler ile her geçen gün artan politik riskler belirleyecekmiş gibi gözükmekte. Nitekim daha şimdiden Ortadoğu krizi İran’a sıçradı.
Türkiye İçin Kısa Not
Türkiye ekonomisi yılın üçüncü çeyreğinde öyle ya da böyle yüzde 11,1, ilk dokuz ayın sonunda da yüzde 7,26 büyüdü. Bu orana ulaşmada uygulanan teşvik sisteminin (özellikle KGF kaynaklı kullandırılan krediler -finansal kolaylaştırma) önemli katkısı oldu. Ancak teşvikler ekonomide olumsuz etkiler de yarattı.
- Ekonomide parasallaşma eğilimi güçlendi.
- Bütçe açığı Ocak-Kasım dönemi sonu itibari ile 2016 yılının aynı dönemine göre yüzde 1149,5 oranında arttı.
- Cari açık yükseldi.
- Enflasyon oranı yüzde 12’ye dayandı.
2018 yılında baz etkisinin ortadan kalkması ile yüzde 10’lara ulaşan büyüme oranı göremeyeceğiz. Enflasyon oranında düşüş görme olasılığımız oldukça zayıf. ABD Merkez Bankası Fed’in faiz artırımı sonrasında küresel ekonomide Türkiye gibi ülkeler için artık likidite bolluğu söz konusu olmayacak. Dolayısıyla faiz oranının düşme ihtimali de yok. 2018’de Türkiye için enflasyon ve cari açık ekonomide temel belirleyici risk değişkenleri olacak.
Bu durumda her ne kadar yadsısalar da AKP ve MHP bloğunun seçime gitme olasılığı yüksek.