2018'de dikkat edilmesi gereken eğilimler

Serbest Kürsü
Serbest Kürsü

Serdar YURDAKUL - Kurumsal Gelişim Danışmanı IKEDA Yönetim Danışmanlığı

İşletmelerimizi ilgilendiren geçen seneden aklımda kalan önemli başlıklar Dördüncü Sanayi Devrimi ve Sürdürülebilirlik. Bu konular yine gelişmiş ülkeler kaynaklı. Hep yazdığım, söylediğim, gelişme evrimsel bir süreçtir, bu süreçte icatlar ve teknolojik yenilikler kaldıraç etkisi yaratarak gelişmiş sanayileri bir sonraki evreye sıçratmıştır. Adamlar ilk üç sanayi devrimini yaşadıkları için deneyimlerini dördüncüsüne aktarıyorlar. Biz neyi aktaracağız? Aktaracak bir şey olmadığı için işletmelerimiz yine Batı kaynaklı teknolojiyi işletmelerine aktarıp “fabrikamız dijital devrime ayak uydurdu” diye reklam yapıyorlar. Bu bizim 2017’yi bıraktığımız nokta. Batı sanayisi geliştirdiği teknolojiyi ekonomik gerekçe ve önceliklere göre uygular. Bizim bankalarımız en ileri bilgisayar sistemlerini kullanırken, inceleme gezisinde gittiğim Alman bankasında bizim demode dediğimiz sistemleri hala kullanıyorlardı. Önemli olan fizibilite. Biz kendi ulusal sanayimizin, teknolojik düzeyimizin ve ülkenin istihdam önceliklerini dikkate almak suretiyle kendimize uygun teknolojiyi geliştirmemiz lazım. Türkiye’de medyan yaş 29 civarında Almanya’da bu rakam 46. Japonya ve Almanya’nın robotlara yatırım yapması tesadüf mü? Bizde genç nüfusumuz nedeniyle işsizlik oranı yüksek. Bu iki toplumun üretim ve ekonomik modelleri farklı olmak zorunda.

Avrupa’da en çok çalışan toplumlardan biriyiz ama bir türlü gelişemiyoruz! Çalışan nüfusun %43’ü haftada 50 saatten fazla çalışıyormuş. Buna karşılık mutsuz, kalp hastası ve fakir! Bizden çok daha az çalışan toplumlarda verimlilik daha yüksek, daha zengin ve daha mutlular. Burada ciddi bir sorun var. Evet, eğitim yetersizliği bir faktör ama tecrübelerime göre iş süreçlerimiz ve çalışma kültürümüz de verimlilik yolunda önemli engeller. İş hayatında süreçlerimiz ve ilişkilerimiz güvensizlik üzerine kurulu. Bu nedenle süreçlerde batıya nazaran daha fazla kontrol kademesi var. Şimdi önüme düşen bir habere göre İsveç’te haftalık resmi çalışma süresi 6 saate düşürülüyormuş. Bunu yapmalarına rağmen ücretlerde ve verimlilikte bir düşüş olmamış. İnsanlar kendilerine ve gelişimlerine daha fazla vakit ayırabilecekleri için daha mutlu ve daha verimli çalışıyorlarmış. Zavallı İstanbullular!

İnsanlar artık hayatları boyunca üretken olmak istiyorlar. Yeni dünya düzeni bunu gerektiriyor. Yeni Türkiye düzeni de gerektirmeli. Birçok şirket sizi işe alınca onlarla evlendiğinizi düşünüyor! Ama yeni nesil farklı. Mutsuzsa katlanmıyor. İşlerinde ve yaşamlarında anlam arıyorlar. Para onlar için her şey değil. İnsanlar sadece çocuklarıyla ilgilenmek için değil, bir mola vermek veya yeni bir konuda eğitim almak için gerektiğinde işlerinden boşanmak istiyorlar. Bu geçiş halleri gelecekte çok daha önemli olacak. Belki bizim toplumda biraz daha geç gerçekleşir ama insan kaynaklarımız bu geçişlerin üretken bir insan olmanın bir parçası olduğunu dikkate almak zorunda. Gençlere geleceği öngörebilmeleri için yardım etmeliyiz. Singapur'da, şu anda, her vatandaşa öğrenimlerine harcamaları için bir miktar para veriliyormuş. ABD'de AT&T, hayat boyu öğrenme konusunda çalışanlarının her birine yatırım yapıyor. Mevcut ekonomik sistemin yarattığı eşitsizlik arttıkça şirketlerin ve hükümetlerin toplumsal gündeme odaklanması ve müdahale etmesi gerekecek. Bu müdahale sürdürülebilirlik için de gerekli. Anne-babalarımızın çoğunun, iş yaşamlarında tercih yapma şansları yoktu. Zaten ekonomik sistem onlardan sabah 9.00’da işte olmalarını 18.00’e kadar dalga geçmeden çalışmalarını bekliyordu. Şimdi insanlardan ilaveten daha yaratıcı olmaları bekleniyor. Bu nasıl olacak? O zaman sistem bireylerin kendilerini geliştirmeleri ve değişebilmeleri için gerekli kaynakları sağlamak zorunda. İsveç’in yaptığı bu. Demek ki neymiş, Dördüncü Sanayi Devrimi bütünsel (holistik) bir yaklaşım gerektiriyormuş. Yani İK 1.0 teknoloji 4.0 olmazmış!

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar