2018 yılı “baz etkili” değil “faz etkili” olsun…

Nevzat SAYGILIOĞLU
Nevzat SAYGILIOĞLU EKO ANKARA [email protected]

Yeni bir yıl geldiğinde herkes kutlama yapıyor. Bu yeni yıl kutlama şekilleri de farklı oluyor. Özellikle sosyal medyanın gelişimi ile birlikte kutlama şekillerinin de değiştiği ve farklılaştığı görülüyor.

Biz de ekonomi üzerine yazan ve konusu ekonomi olan bir gazete için “ekonomik bakış” ile yeni yıl dileklerimizi ortaya koymak istedik.

Ve… yukarıdaki başlığı attık. 2018 yılı “baz etkili” değil, “faz etkili” olsun… dedik.

Malum, ekonomiler bir takım göstergeler seti ile izlenir. Bunlar makro ve mikro temelli göstergelerdir. Milli gelir veya gayrisafi milli hasıladan başlar, işsizlik, ÜFE, TÜFE, dış ticaret, cari denge, bütçe, borçlanma gibi makro göstergelerden; bireysel üretim, tüketim, yatırım, satış ve protestolu çek ve senetler ve diğer finansal göstergeler gibi mikro göstergelere kadar uzanır.
Bir fotoğrafa bakar gibi bu göstergelere bakınca farklı görüntü veya algılar ortaya çıkar. Söz konusu fotoğraf kimi dönem parlak, kimi dönem fulü ve kimi dönem de karanlık görülür. Tabii ki bakanlara göre…

Fotoğrafa iktidar bakar parlak görür, muhalefet bakar karanlık görür. Ekonomist bakar her türlüsünü görür. Vatandaş bakar ne gördüğünü belli etmez.

İşte biz de ekonomist gözüyle bu fotoğrafların etkilerini analiz edelim diyoruz.

Ekonomik göstergelerde “baz etkisi” üzerinde durmak istiyoruz.

Dilerseniz örneklerle bu baz etkisini açıklamaya çalışalım.

- Önce temel makro büyüklük olarak GSYİH’den bahsedelim. 2017 yılının üçüncü çeyreğinde GSYİH yüzde 11.1 büyüyünce adeta bayram ettik. En üst perdeden ve en net biçimde dünyanın en yüksek oranda büyüyen ülkesi olduğumuzu ilan ettik.

Oysa bu “baz etkisi” ile böyle bir sonuç vermişti.

Zira geçen yılın aynı dönemi 15 Temmuz darbe girişimine rastlamıştı ve ekonomi de adeta darbe almış ve yüzde 1.8 oranında küçülmüştü.

Aynı şekilde 2009 yılında yüzde 4.8 küçülen Türkiye ekonomisi yine baz etkisiyle 2010 yılında rekor bir oranda yüzde 9.2 büyümüştü.

Ya da tam tersi 1993 yılında yüzde 8 büyüyen ekonomimiz, 5 Nisan 1994 kararlarının etkisiyle 1994 yılının sonunda yüzde 5.5 oranında daralmıştı.

- İşsizlik konusu da baz etkisinden nasipleniyor. Hükümet genç işsizler için bir takım tedbirler alıyor; sigorta prim oranlarını geçici olarak düşürüyor, işveren sigorta primini üstleniyor, kampanyalar yapıyor ve işsizlik düşüşe geçiyor.

Ancak bu gelişmeler, bir önceki dönemde olmayan bu tedbirlere bağlı olarak baz etkiyi yaratıyor. Şimdi de muhtemelen tersini yaşayacağız. 2017 sonunda durdurulan SGK destekleri ve diğer faktörler nedeniyle işsizliğin artışa geçeceğini göreceğiz. Bütün bunların hepsi baz etkisi.

- Otomobil satışları için de benzer bir durum söz konusu. Hükümet, piyasanın canlandırılması adına ÖTV ve KDV indirimine gidiyor; hemen otomobil satışları artıyor. Aynı şekilde 1 Ocak 2018 sonrası artan Motorlu Taşıtlar Vergisi nedeniyle özellikle 2017 yılının son ayında otomobil satışları patlıyor. Şimdi de baz etkisiyle otomobil satışlarının ocak ayından sonra düşüşe geçeceğini izleyeceğiz. Bu arada söz konusu düşüşü etkileyen başka faktörlerin de olduğunu unutmayacağız.

- Konut satışları da baz etkisiyle etkilenen bir başka konu. Şöyle ki; piyasanın canlanması için geçtiğimiz yıl Eylül sonuna kadar tapu harçlarındaki indirim konut satışlarını olumlu etkiledi. Dolayısıyla baz etkisiyle önceki yıla göre konut satışları arttı. Ancak; tapu harçlarının normale dönmesi ve emlak vergilerinin zamlanmasıyla (diğer faktörleri bir tarafa bırakarak) bu kez de konut satışlarında düşüş bekleyeceğiz.

- Beyaz eşya, elektronik eşya ve ev eşyası ile ilgili olarak da piyasanın canlanması için yapılan ÖTV ve KDV indirimlerinin satışlardaki olumlu etkisini görüyoruz; indirimlerin sona ermesiyle de satışlarda duraklama yaşıyoruz.

- Benzer bir durum vergi gelirlerinde bile var. Yeniden yapılandırma ve vergi affı nedeniyle artan vergi gelirleri bu desteklerin sona ermesiyle azalmaya başlıyor. Bu azalış da başka ekonomik gerekçelerle değil baz etkisiyle açıklanmaya çalışılıyor.

- Bu örnekleri hemen tüm göstergelerde görebiliyoruz.

Şunu anlatmaya çalışıyoruz. Ekonomik göstergeler genelde baz etkisiyle şekilleniyor ve aşağı ya da yukarı doğru çok oynaklık arz ediyor.

Her oynaklık da bir yandan geçici sevinç yaratırken bir yandan da kalıcı hasarlara veya zararlara yol açıyor. Yani ekonomik ve finansal göstergeler adeta tahterevalli etkisi yapıyor.

Oysa bizim ekonomimizde “baz etkisi” yerine “faz etkisi” aranmalı.

Yani ekonomide yeni bir faza geçilmeli. Dünya klasmanındaki yerimiz değişmeli ve yeni faza göre ekonomik göstergeler şekillenmeli.

İşte o zaman ekonomik göstergelerdeki iniş çıkışlarda azalma ve dolayısıyla oynaklıklarda denge yaşanacak ve sağlıklı bir bünye oluşacaktır.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar