“2018 tarihsel bir orman yangını”

DİDEM ERYAR ÜNLÜ
DİDEM ERYAR ÜNLÜ YAKIN PLAN [email protected]

Dünya Ekonomik Forumu tarafından yayınlanan 2019 Global Riskler Raporu kötü bir gerçeği ortaya koyuyor: Dünyamız, acil olarak çözüme ulaşması gereken büyük krizler karşısında kolektif aksiyon alma yeteneğini kaybetmiş durumda. Uluslararası işbirliği potansiyeli yok olmak üzere. Küresel boyutta yaşanan jeopolitik gerginlikler, hem ekonomik hem de toplumsal kalkınma açısından son derece karanlık bir tabloya işaret ediyor.

Dünya Ekonomik Forumu Başkanı Børge Brende, özellikle de küresel ticaretin ve ekonomik büyümenin risk altında olduğu 2019 yılında, uluslararası işbirliği mimarisinin yenilenmesine her zamankinden daha acil ihtiyacımız olduğunu söylüyor.

İşbirliğine en fazla ihtiyacımız olan alanlardan biri de küresel ısınma ile mücadele; çünkü sürdürülebilir üretim ve tüketim modellerine geçmek, kısa vadeli karlılık yerine sürdürülebilir kalkınmayı temel almak için tüm dünyanın işbirliği içinde bir hareket planı belirlemesi gerekiyor.

2019 Global Riskler Raporu’na Marsh & McLennan Şirketler Grubu ve Zurich Insurance Group’un yanı sıra Oxford Martin School, Singapur Ulusal Üniversitesi gibi üniversiteler ve akademik danışmanlar katkı sağlamış.

Çevresel risklerin çok ciddi bir şekilde yükseldiğini ortaya koyan raporun “Top 5 Trend” değerlendirmesinde, ilk sıra iklim değişikliğine ait. Rapor; biyolojik çeşitlilik kaybı, şiddetli hava olayları, iklim değişikliğinin iyileştirilmesi ve uyum çabaları konusunda başarısızlık, insan eliyle yaratılan çevre felaketleri ve büyük doğal afetler olmak üzere beş çevresel riski ön plana çıkarıyor. Bu risklerin beşi de yüksek etki ve yüksek olasılık kategorilerinde yer alıyor. Rapora göre, çevresel riskler kentsel altyapının oluşturulması ve geliştirilmesi için de sorun oluşturuyor.

Deniz seviyelerinin yükselmesiyle birlikte birçok kentin; temiz yeraltı suyu çıkarılmasından, süper fırtına engellerine kadar uzanan sorunlarla mücadele etmek zorunda kalabileceğinin altını çizen rapor, bu sorunların oldukça pahalı çözümlere ihtiyaç duyduğuna da yer veriyor.

Raporda aynı zamanda, ulaşım gibi kritik altyapısal konulara yönelik yatırım eksikliklerinin hem sistem genelinde bozulmalara neden olacağına, hem de sosyal, çevresel ve sağlık risklerini daha da artırabileceğine dikkat çekiyor.

Aslında Zurich Sigorta Grubu Riskten Sorumlu Başkan Alison Martin’in “2018 tarihsel bir orman yangını” değerlendirmesi oldukça yerinde. Çünkü Martin’in dediği gibi, 2018 yılı boyunca hem yoğun sel baskınları hem de sera gazı emisyonları artmaya devam etti. Dünya genelinde yeterince etkin olmayan ve zamanında uygulamaya konmayan çevre politikaları gerçeğinden yola çıkarsak, bu trendin 2019’da da devam edeceğini tahmin etmek zor değil.

İklim değişikliğine etkin bir şekilde cevap vermek, bu yeni çevreye uyum sağlamak ve düşük karbonlu bir ekonomiye geçiş yapmak için altyapıda önemli bir artışa gerek duyuluyor. Martin, 2040 yılına gelindiğinde, küresel altyapıdaki yatırım açığının 97 trilyon dolara ulaşacağını söylüyor. Bu oran, uluslararası işbirliğinin ne kadar önemli olduğunu ortaya koyuyor.

Raporun dikkat çektiği son bir noktaya değinmekte fayda var: Risk altında olan sadece ekonomi, ulusal ilişkiler ya da çevre değil; bireysel düzeyde psikolojik ve duygusal sağlığımızın bozulması da önemli riskler arasında yer alıyor.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar