2017’de her şey olabilir!
Trump’ın nasıl bir çizgi izleyeceği ve bunun nelere yol açacağı, popülizmin yükselişinin Avrupa’da hangi gelişmelere neden olacağı, gelir eşitsizliğinin azaltılması için neler yapılacağı, Rusya’nın ve Asya’nın bütün bunlara nasıl tepki göstereceği bilinmiyor. Ayrıca Trump ekonomisinin ABD Doları’nın değerini ve borsaları nasıl etkileyeceği, bir ticaret savaşının çıkıp çıkmayacağı da meçhul.
ABD’nin yeni Başkanı Donald Trump yarın yemin ederek göreve başlayacak. Trump’ın beyin takımında öne çıkan isimlerden biri olacağı anlaşılan Anthony Scaramucci önceki gün Davos’ta en yakından izlenen konuşmacılardan biri oldu. Ben de internet sayesinde konuşmalarını izleme olanağını buldum ve itiraf edeyim ki etkilendim. Finans dünyasında kendine bir yer yaptıktan sonra Trump’ı desteklemeye karar vermiş olan bu genç adam, Trump’ın yarın yapacağı konuşmayla ve sonraki icraatıyla, bugüne dek kendisini ciddiye almayanları nasıl şaşırtacağını anlattı. Scaramucci, Davos’ta kendisini dinleyenlerin çoğunluğunun Trump’ın adını bile duymak istemeyen küresel elitler olduğunu bilerek şöyle bir vaatte bulundu onlara: “Sizin kafanızdaki Trump imajıyla benim yakından tanıyıp yanında çalışmaya karar verdiğim Trump arasındaki uçurumun kısa sürede kapanacağını göreceksiniz.”
Bu konuşmayı dinleyen Davos müdavimi küresel elitler ne kadar ikna oldular bu sözleri duyunca, bilmiyorum ama yıllardan beri hafife aldıkları, birer eleman ya da tüketici olarak gördükleri “sıradan insanların”, 2016 yılında siyasi sonuç doğuran bir öfke seline dönmesi karşısında ne yapacaklarını bilememenin şaşkınlığı içinde olduklarını söyleyebilirim.
Dünya ekonomisinin geçen yıldan daha iyi bir görünümde olması ve piyasaların yeni rekorlarla flört etmesi de küresel elitlerin yaşamakta olduğu paniği hafifletmiyor. Onları paniğe sürükleyen şey, yıllardan beri inandıkları ve değişmez kabul ettikleri kuralların, değerlerin, ilişkilerin, etki ağlarının geçerli olmaktan çıkacağı bir dönemin başladığını hissetmeleri.
Batı’da panik, Çin’den yol haritası
Bu ortamda özellikle Batılılar arasında tam bir panik havası var, uzaktan izleyebildiğim kadarıyla. Yıllardır göz yumulan gelir eşitsizliğindeki utandırıcı sıçrama, benzeri görülmemiş yolsuzluk olaylarının yaşandığı küresel şirketlerin tepe yöneticilerinin ortalama ücretin 300 katına varan paralar kazanması, işsizlik sorununun birçok ülkede süregelmesi karşısında yıllardır kayıtsız kalan Batılı küresel elitler şimdi yükselen popülizm karşısında paniğe kapılmış durumda. Bugün ortaya çıkan tablonun gündeme geleceğini daha önce belirtmiş oldukları halde dikkate alınmayan akademisyenlerin ilginç önerileri bile bu yıl Davos’un gündeminde.
2017 yılı bu nedenle çok ilginç bir yıl olabilir. Trump’ın nasıl bir çizgi izleyeceği ve bunun nelere yol açacağı, popülizmin yükselişinin Avrupa’da hangi gelişmelere neden olacağı, gelir eşitsizliğinin azaltılması için neler yapılacağı, Rusya’nın ve Asya’nın bütün bunlara nasıl tepki göstereceği bilinmiyor. Ayrıca Trump ekonomisinin ABD dolarının değerini ve borsaları nasıl etkileyeceği, bir ticaret savaşının çıkıp çıkmayacağı da meçhul.
Bu panik ve belirsizlik ortamında Davos‘ta bulunanları biraz olsun rahatlatan ve akla yakın bir yol haritası çizen kişi ise Çin Devlet Başkanı Şi Cinbing oldu. Batılı küresel elitler onu dinlerken buruk da olsa bir rahatlama hissettiler galiba.
LAGARDE’DAN “EŞİTLİK” ÇAĞRISI
Uluslararası Para Fonu (IMF) Başkanı Christine Lagarde, populist dalga sonrası gelir dağılımında eşitlik çağrısında bulundu. Davos’ta düzenlenen Dünya Ekonomik Forumu’nda (WEF) bir panelde konuşan Lagarde , gelir dağılımındaki eşitsizliğe vurgu yaptığı 2013 yılı konuşmasını hatırlatarak, “O zamanlar pek fazla ilgi toplamamıştım. Umarım insanlar şimdi dinlerler” diye konuştu. Konuya ilişkin kendi kurumuda dahil olmak üzere ekonomistlerden güçlü tepki aldığını belirten Lagarde, “ Daha düşük büyüme, daha fazla eşitsizlik ve çok daha fazla şeffaflık ile, şimdi gelişmiş ekonomilerde orta sınıfın krizi olarak tanımlanan şeylerin içeriğine sahipsiniz” dedi.
Turkcell Genel Müdürü Kaan Terzioğlu, Davos’ta dünya liderlerine konuştu:
SURİYELİLER YENİ HAYATLARINA TURKCELL’LE UYUM SAĞLIYOR
Zirvede Turkcell Genel Müdürü Kaan Terzioğlu, Suriyeli mültecilerin eğitim ve iletişim alanlarındaki problemlerine çare olarak Turkcell’in geliştirdiği çözümleri, insani yardım konularında küresel projelere yön veren isimler ile paylaştı. Terzioğlu, ülkemiz sınırları içerisine yaşayan Suriyeli mültecilerin herkesle eşit şartlara sahip olmasını sağlamak amacıyla Turkcell’in geliştirdiği projeleri anlattı. Konuşmasında, Turkcell’in ilk etapta mobil uygulama olarak hayata geçirdiği ve daha sonra AFAD, Prodea Systems ve Naiim işbirliğiyle geliştirerek Kahramanmaraş Geçici Barınma Merkezi’ne entegre edilen Merhaba Umut eğitim projesinin önemine dikkat çekti. Merhaba Umut eğitim projesi ile de Kahramanmaraş’taki merkezde çocuk, genç ve yetişkinlere özel eğitim, sağlık, günlük yaşam içerikleri ve Türkçe öğrenme imkânı sunulacak. Terzioğlu konuşmasında, “Dünyada en fazla sayıda mülteciye ev sahipliği yapan ülke olan Türkiye’de yaklaşık 3 milyon Suriyeli yaşıyor. Turkcell olarak, 1.2 milyonundan fazlasına hizmet verdiğimiz bu müşterilerimizin ihtiyaçlarını araştırdığımızda parasal yardım, yiyecek ve barınaktan sonra gelen en büyük ihtiyaç taleplerinin eğitim olduğunu görüyoruz. Bununla birlikte dil problemi hem çocuk hem de yetişkinler için her alanda olduğu gibi eğitimde de problem" dedi.
BİDEN SERT KONUŞTU
“LİBERAL DÜNYA DÜZENİ TEHDİT ALTINDA”
ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden, bazı insanların İslam karşıtlığından siyasi olarak faydalanmak istediğini belirterek, “Doğru cevabın duvar inşa etmek ve sınırları kapatmak olduğunu düşünüyor. Bu kesinlikle hatalı cevap.” dedi. Biden, İsviçre’nin Davos kasabasında gerçekleştirilen 47’nci Dünya Ekonomik Forumu’nda (WEF) konuştu. ABD Başkan Yardımcısı olarak son konuşmasını Davos’ta yapan Biden, “48 saat daha ABD Başkan Yardımcısıyım ve bu sürenin sonunda gerçekten düşündüklerimi söyleyebileceğim.” diye konuştu. Biden, “Yüzleştiğimiz zorluklar ve uluslararası toplum olarak almamız gereken kararlar özellikle Washington’un liderliğine dayanmıyor. Ya bizi bir araya getiren bağları güçlendireceğiz ya da mevcut baskı karşısında dağılacağız.” ifadelerini kullandı. İkinci Dünya Savaşı sonrasında, ABD ve Avrupa’nın öncülüğünü yaptığı liberal dünya düzeninin “eşi benzeri görülmemiş” büyüme ve güvenlik ortamı sağladığını vurgulayan Biden, bunun günümüzde yaşanan gelişmeler nedeniyle tehdit altında olduğunu söyledi. ABD Başkan Yardımcısı Biden, Rusya’nın liberal dünya düzenini bozmaya çalıştığını dile getirerek, Rusya’nın “saldırgan tutumuyla” mücadele edilmesi, Avrupa Birliği’ne (AB) ve NATO’ya destek olunması gerektiğini söyledi.
BREXIT’TE BANKALAR KRİTİK ÖNEMDE
İngiltere başbakanı Theresa May’in ülkesinin Avrupa Birliği’nden ayrılık planına dair datayları açıklaması 47’ncisi yapılan Davos Zirvesi’nde de yankı buldu. Ernst & Young finans uzmanı Andrew Baldwin, şunları söyleadi: Londra’da finans sektörü Avrupa şirketlerine 1.3 milyar dolar euroluk kredi sağlıyor. Bunun yüzde 70’i bankalardan. İngiltere bankaları ya da uluslararası bankalar ve finans kuruluşları. Bunlar Londra’da yerleşik olmanın avantajlarını kullanıyorlar. Bu durum, Brexit görüşmelerinde geçiş aşamasındaki düzenlemelerin en kritik tartışma başlıklarından birini oluşturacak. Avrupa ekonomisi için gerçek bir risk.