2017 yılına Trump damga vuracak
Birkaç gün önce İstanbul’da Coca Cola’nın CEO’su Muhtar Kent ile karşılaştık, ortak bir dostumuzun evinde. Kendisini çocukluk yıllarından beri tanımanın verdiği bir rahatlıkla, “Trump ile nasıl baş edeceksiniz bakalım?” diye sordum. Hiç tereddüt etmeden, “Trump olayını çok da büyütmemek lazım, Amerika’da kurulu düzeni bir anda değiştirmek hiç de kolay değil, fazla telaşa kapılmaya gerek yok”, diye cevapladı sorumu.
Muhtar Kent’e bu soruyu sorarken onun Hillary Clinton’a çok yakın olduğunu biliyordum. Trump’ın zaferinden tam bir ay sonra yaptığı açıklamada, CEO’luk görevini 2017’nin Mayıs ayında yardımcısına devredeceğini ve Coca Cola’nın Yönetim Kurulu Başkanı olarak kalacağını belirttiğini de gazetelerde okumuştum.
Muhtar Kent Amerika’yı çok iyi tanıyan, ABD’de her çevreyle çok iyi ilişkiler geliştirmiş olan bir üst düzey yönetici. Verdiği cevabı bu nedenle önemsiyorum ama bunun tipik bir CEO cevabı olduğunu düşünmeden de edemiyorum. 2008 krizi sırasında “çok da karamsar olmaya gerek yok” diyen bir küresel şirketin CEO’suna “neye dayanarak böyle konuşuyorsunuz?” diye sorulduğunda şu cevabı vermişti Davos’ta: “Ben binlerce çalışanı olan bir şirketin başındayım. Konuşurken sözlerimin onların moralini nasıl etkileyeceğini de düşünmek zorundayım. Karamsar bir tablo çizme lüksüne sahip değilim.”
Sağ popülizmin damgası
Dünyada 2016 yılına yükselen popülizm dalgası damga vurdu. İngiltere’de yapılan referandumda Avrupa Birliği’nden ayrılma taraftarlarının beklenmedik şekilde çoğunluğu sağlaması ve ABD’de hiç siyaset deneyimi olmayan Donald Trump’ın başkanlık seçimini kazanması, etkileri bütün dünyada hissedilen sarsıntılar yarattı. Son çeyrek yüzyıla damgasını vuran ve dünyayı dönüştüren küreselleşme akımına karşı Batı dünyasında oluşan tepki, ulusalcılık damarı güçlü sağ popülizmi besledi. İngiltere ve ABD’nin dışında Macaristan ve Polonya’da da bu dalganın temsilcileri iktidarda bir süredir. 2017’de Cumhurbaşkanlığı seçiminin yapılacağı Fransa’da, mevcut hükümetin desteğini kaybettiği İtalya’da, seçime giden Hollanda’da da sağ popülizm dalgasını temsil eden adayların iktidara gelme şansı bulunuyor. Rusya’da Putin ve Türkiye’de Erdoğan ise bu popülist dalgaya öncülük eden ve yol gösteren liderler olarak anılıyor. Son çeyrek yüzyılda küreselleşme sürecinin ve ona paralel olarak yaşanan teknolojideki atılımın öncülüğünü yapan ABD’de şimdi sağ popülizmin güçlenmesi ve Trump gibi birinin bu dalgadan yararlanarak başkanlık seçimini kazanması, yeni bir dönemin başlangıcında bulunduğumuzu düşündürüyor. 2017 yılında ABD’de yaşanacak olan gelişmeler dünyada yaşanacak gelişmeleri önemli ölçüde etkileyecek gibi görünüyor.
Trump dünyayı sarsacak
Muhtar Kent’in ve ABD’yi yakından tanıyan birçok akil kişinin vurguladığı gibi, ABD’de siyasetin ve hükümet etmenin yerleşmiş gelenekleri var, ilk bakışta çok yetkili gibi görünen başkanın yetki alanını sınırlayabilecek bir Kongre var. Ayrıca demokrasi bütün kurumlarıyla işlediği için, Başkan’ın ve iktidarın her adımını sorgulayacak ve gerektiğinde ipliğini pazara çıkartabilecek bir medya var, tepkisini açığa vurabilecek bir kamuoyu var. Ayrıca ABD’nin her şeye karşın hala dünya lideri konumunda bir ülke olması da Başkan’ın hareket serbestisini sınırlayabilecek bir faktör. Evet bunlar doğru ama Donald Trump bütün bu yapıyı, kurulu düzeni karşısına alarak yürüttü seçim kampanyasını. Kendi partisinin ileri gelenlerini bile çıldırtacak davranışlar sergiledi, yalanlar söyledi, tepki doğuran açıklamalar yaptı, rakibi Hillary Clinton’a ve başkalarına sataştı. Ve bütün bunların da katkısıyla seçimi kazandı.
Şimdi yıldızı parlayan popülist liderlerin ortak özelliği, çok karmaşık hale gelen bir dünyada bocalayan, aradığını bulamayan, hayat standardı gerileyen ve mevcut düzende iktidar olanların onları bu duruma düşürdüğünü düşünen insanların tepkisine cevap vermeleri ve iktidar sahiplerine karşı bir başkaldırıyı, bir statüko düşmanlığını temsil etmeleri. Bunun kendilerine sağladığı kitle desteğini görünce de bu yolda ilerlemeye devam ediyor bu liderler. Trump’ın bu yola girmesi güçlü bir olasılık bence. Cehaletin de güçlendirdiği bir cesarete sahip. Bu nedenle ülkesini ve dünyayı şaşırtacak adımlar atarak 2017 yılına damga vurabileceğini düşünüyorum.