2017 bütçesi cebimize nasıl yansıyacak?

Serbest Kürsü
Serbest Kürsü

Emrah AKIN - KPMG Türkiye’nin Vergi Ortağı Yeminli Mali Müşavir ve Bağımsız Denetçi

2017 Bütçe Tasarısı 17 Ekim’de TBMM’ne sunuldu. Temel büyüklüklerine ve 2017’de toplanması planlanan vergilere bakalım.

Mali disiplin mi maliye politikası mı?

Tasarı, bütçe giderlerini 645.1 milyar TL, bütçe gelirlerini ise 598.3 milyar TL olarak öngörüyor. Gelirler içerisinde aslan payı 511.1 milyar TL ile “vergilere” ait. 2017 sonunda 46.9 milyar TL bir “bütçe açığı” öngörülüyor. 2016 sonunda 29.7 milyar TL’lik bütçe açığının gerçekleştiği varsayımı altında; seneye bütçe açığında neredeyse %60’lık bir artış olması planlanıyor. Bu tahmine göre, 2017 sonunda bütçe açığının GSMH’ye oranının %1.7 ila %1.9 bandında gerçekleşeceğini ve konuyla alakalı Avrupa Birliği’nin %3’lük Masstricht Kriteri’nin sağlanacağını söyleyebiliriz. Bütçe açığında 2017’de planlanan bu artış; kamu kesiminin önümüzdeki yıl “maliye politikaları” ile daha çok ekonominin içinde olacağına işaret ediyor. Tasarı’nın temel mesajını “2017’de kamu yatırımlarında, üretim ve ihracat desteklerinde, yatırım teşviklerinde, Ar-Ge desteklerinde daha fazla kamu kaynağı devreye alınacak; ancak mali disiplin de bir kenara bırakılmayacak” şeklinde okuyabiliriz. Tasarıya göre toplam (red ve iadeler düşülmüş) 598.3 milyar TL “bütçe gelirinin” 511.1 milyar TL’si vergi gelirlerinden. Özetle bu mali tabloya göre 2017’de toplam bütçe gelirlerinin %85’i vergi gelirlerinden kaynaklanacak.

Gelir ve kurumlar vergisinde sıçrama “kayıt dışı ekonomiye” bağlı

2017’de red ve iadeler düşülmüş net “gelir vergisi” tahsilatının %13 artışla 108.9 milyar TL olması öngörülüyor. Net “kurumlar vergisi” tahsilatının ise 2016’ya kıyasla %13.3 artışla 46.2 milyar TL olması bekleniyor. Türkiye ölçeğindeki bir ülke için kurumlar ve gelir vergisi rakamlarının pek tatmin edici olduğunu söylemek zor. Bu durumun temel nedeni ise kayıt dışı ekonominin oranının uzun yıllardır GSMH’nin yüzde 20 ila 25’i arasında seyretmesi ve alınan türlü önlemlere rağmen düşürülememesi. Özetle, kayıt dışı ekonomiye ciddi bir neşter vurmadan bu iki vergiden beklenen performansın görülmesi oldukça zor.

ÖTV ve KDV yine bütçenin amiral gemileri!

2017’de ÖTV hem toplam bütçe gelirlerimiz içinde hem de toplam vergi gelirlerimiz içinde en yüksek paya sahip olacak. 2017’de -red ve iadeler hariç- net ÖTV gelirinin yüzde 13.5 artışla 136.4 milyar TL olması planlanıyor. Özetle 2017’de vergi gelirlerimizin yaklaşık yüzde 26’sı ÖTV’den gelecek. ÖTV’nin içerisinde “petrol ve doğalgaz ürünleri (66.5 milyar TL) ve tütün mamulleri (36,6 milyar TL)” başı çekiyor. Arkalarından da 19.8 milyar TL ile “motorlu taşıt araçları” geliyor. ÖTV’de planlanan yüzde 13.5’lik artış -ÖTV toplam rakamının büyüklüğü de düşünülünce- oldukça iddialı. Üreticinin ve tüketicinin cebine doğrudan yansıyan ÖTV, ayrıca KDV’nin matrahına da girdiği için ek bir KDV yükü de yaratıyor. Üzerinden toplam 136.5 milyar TL ÖTV alınan tüm ürünlerin %18 KDV’ye tabi olduğunu varsayalım; bu ürünler üzerinden ÖTV nedeniyle yaklaşık 25 milyar TL de ek KDV tahsil edileceğini söyleyebiliriz.

Nispi (oransal) vergilerin, ürünlerin fiyatına ve dolayısıyla enflasyona da yansımaları ciddi oluyor. Örnek verelim, Merkez Bankası’nın hesaplamalarına göre, üzerinden %65.25 nispi ÖTV alınan bir paket sigarda meydana gelen 1 birimlik maliyet artışı, sigara fiyatına tam 8 kat yansıyor. Bu durumun doğal sonucu, nispi vergi nedeniyle küçük maliyet artışları bile enflasyonu dramatik şekilde arttırıyor. 2017’de tahsili planlanan ÖTV ve KDV (dâhilde 101.9 milyar TL ve ithalatta 83.7 milyar TL) toplamı -red ve iadeler hariç- 322.9 milyar TL civarında. Özetle, 2017’de toplam vergi gelirlerinin yüzde 60’tan fazlası sadece ÖTV ve KDV’den gelecek. Bu rakamların içerisine 13 milyar TL’yi aşacak olan Banka ve Sigorta Muameleleri ve 4.8 milyarlık Özel İletişim Vergisini de eklersek dolaylı vergiler 2017’deki ağırlığı da ortaya çıkmış olacak. Yeri gelmişken tasarıda Damga Vergisi de yüzde 12.8 artışla 15.4 milyar TL öngörülmüş. 2016’da yatırımcı üzerindeki yükünün azaltılması için atılan ciddi adımlara rağmen, Damga Vergisi hala Bütçe’de ciddi bir ağırlığa sahip. Ülkemizi “iş yapma kolaylığı endekslerinde” alt sıralara çeken, sözleşme taraflarını kayıt dışı sözleşme yapma konusunda zorlayan, sözleşme yapma özgürlüğünü zedeleyen ve yarattığı ciddi maliyetler nedeniyle uluslararası yatırımların ülkemize çekilmesini zorlaştıran damga vergisinin daha ciddi miktarlarda düşürülmesi veya kaldırılması için 2017’de ek adımların atılması yararlı olacaktır. Ancak tasarıdaki rakam bu tezimizi desteklemiyor.

Sorumlu vergicilik penceresinden…

Vergi gelirlerimiz büyük oranda “dolaylı vergilere” dayanıyor. Dolaylı vergilerin, ekonomik konjonktürün olumsuz etkilerine çok daha hızlı tepki veriyorlar. 2017’de yaşanabilecek ekonomik dalgalanmaların, vergi gelirleri üzerinde -özellikle de ÖTV ve KDV kanalından- ciddi etkisi olacağını öngörebiliriz. Ek vergisel tedbirler 2017’de de sürekli gündemde olabilir. Kaynak ihtiyacı olduğunda, ÖTV ve KDV’den ziyade, kayıt dışı ekonomiye konsantre olunmasını umalım.

Tasarı’nın 2017 ekonomi öngörüleri

Tasarı’ya göre dahilde alınan KDV’de yüzde 13.7, ithalatta alınan KDV’de yüzde 11.3 ve ÖTV’de ise yüzde 13.5 artış öngörülüyor. ÖTV ve dâhilde alınan KDV’de öngörülen artış rakamlarına bakarsak -eğer ek bir vergi artışı yapılmayacaksa- Tasarı’nın 2017 için sıcak bir iç ekonomi ve dinamik iç talep beklediğini söyleyebiliriz. Üretimimizin ve dolayısıyla ihracatımızın “ham madde ve aramalı” bakımından, ithalata olan bağımlılığının yüksek olduğunu düşünürsek; ithalde alınan KDV için planlanan artış oranı, Tasarı’da üretim ve ihracat için de olumlu bir beklentinin hâkim olduğunu gösteriyor. Tasarı, hem iç ekonomik dinamizmin hem de ihracatın 2017 için OVP’de planlanan yüzde 4.4’lük büyümeyi destekleyeceğini öngörüyor.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar