2016 enflasyonu yüzde 9'un üstünde mi kalır, altına mı iner?

Alaattin AKTAŞ
Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ [email protected]

Dikkatli okurlar bu başlığın benzerini yakın zamanda kullandığımızı anımsayacaklardır. Daha bir ay önce, 6 Ocak'taki yazımızın başlığını "2016 enflasyonu yüzde 8'in üstüne mi çıkar, yoksa daha aşağıda mı kalır" şeklinde atmıştık. Bu başlığı, oranı yüzde 8'den yüzde 9'a revize ederek pek fazla değişiklik yapmadan yeniden kullandı. Ama kabul etmek gerekir ki vurguda biraz değişiklik var. Bir ay önce yüzde 8'in "biraz üstü-biraz altı" gibi bir durum söz konusuyken, şimdi yüzde 9'un üstü sanki daha ağır basıyor gibi.

Buna yol açan etken de ocak ayında tahminleri çok geride bırakan bir artış olması ve yıllık oranın da bu paralelde tahminlerin üstünde bir noktaya oturması. Çift haneye gelip dayandık adeta.

Ocak gerçekleşmesinin açıklanması ve yıllık oranın yüzde 9.58'e çıkmasıyla birlikte, şubat sonunda çift hanenin aşılıp aşılmayacağı konuşulmaya başlandı. Şubat ayındaki artış ne kadar olursa enflasyonda yeniden çift hane görülecekti. Hemen söyleyelim, eğer şubat ayındaki artış yüzde 1.10 olursa, yıllık TÜFE artışı şubat sonu itibariyle yüzde 10'u bulacak.

Daha önce şubat aylarında yalnızca iki kez, 2008 yılındaki yüzde 1.29 ve 2010 yılındaki yüzde 1.45 ile yüzde 1 sınırının aşıldığını, diğer tüm yıllarda daha düşük artışlar olduğunu, hatta 2009'da yüzde 0.34'lük gerileme sağlandığını, 2003-2014 dönemi ortalamasının yüzde 0.51 düzeyinde gerçekleştiğini, geçen yılın da yüzde 0.71 artışla geride bırakıldığını belirtelim. Yani, eğer bu yıl da yüzde 1 ya da daha yukarıda bir gerçekleşme olursa, şapkayı önümüze koyup, nerede hata yapıyoruz, diye uzun uzadıya düşünelim. 

Yıla yüksek bir enflasyonla girilmesinde şaşılacak bir durum yoktu aslında. Hep vurguladık; genel eğilim olarak ocak ayları zaten ekimden sonra fiyatların en hızlı arttığı ay. Ama bu kez, tahminler epeyce aşıldı. Merkez Bankası'nın da dikkat çektiği gibi fiyatlama davranışları değişti. Aslında fiyatlama davranışları kavramını, biraz esneterek ve yumuşatarak kullanıyoruz. Bu kavram, "fiyat belirlemede istismar" anlamına geliyor sanki.

Dolayısıyla bu istismar giderek yaygınlaşırsa, ki bu eğilimin işaretleri güçlü, gerçekte fiyatlar artmayacaksa, artmasını gerektirecek gerekli koşullar yoksa bile biz yüksek oranlar görmeye devam ederiz.

Şubat yüzde 1 olur mu? 

Şubat için yüzde 1 ya da daha yukarıda bir artış, pek makul sayılmayacak bir oran. Ama biz bu "pek"lere sanki giderek alışıyor gibiyiz. 

Normal koşullarda bir artış fiyatları bir kez yükseltir, çünkü sonraki aylarda fiyatlar yükselmiş fiyata göre hesaplanacaktır. Yani örneğin asgari ücret artışına dayalı talep ve maliyet kaynaklı zamlar fiyatlara bir kez girmişse, ki nitekim ocakta girdi, artık şubattaki değişim ocaktaki fiyat düzeyine göre hesaplanacağı için asgari ücret artışının etkisinin bir daha görülmemesi gerekir. Elbette tüm yansıma ocakta gerçekleşmeyecek, bir kısmı şubata ve sonraki aylara sarkacaktır, o ayrı bir durum. Biz, fiyata girmiş bir artışın, bir daha girmeyeceğini, girmemesi gerektiğini vurgulamaya çalışıyoruz.

Ama işte asgari ücret ya da başka nedenlerle kaynaklanan artışlar, suya atılan taş misali kullanılmaya başlanırsa, bu artışlardan doğrudan etkilenmesi hiç söz konusu olmayanlar, "Enflasyon artıyor, ben de ürettiğim mal ve hizmete zam yapayım" diye hareket ederse, seyreyleyin gümbürtüyü. Hem zaten Merkez Bankası'nın dikkat çektiği "fiyatlama davranışları"ndaki bozulma da budur. Yani "fiyat belirlemedeki istismar"...

Başa dönersek, normal koşullarda şubat ayındaki artış yüzde 1'i bulmaz, bulmaması gerekir. Ama, "O zam yapıyor, ben niye yapmayayım" diyenler çoğaldığı sürece yüzde 1'i de görürüz, fazlasını da...

Kur etkisi

Döviz kurlarının fiyatlar üstünde önemli bir etki yaptığı tartışılmaz bile. Ama kurdaki hareketin fiyatlara nasıl bir zaman dilimi içinde yansıdığını tam olarak ölçmek mümkün değil. 

Son dönemdeki kur hareketi, şubat için şimdilik kaydıyla olumlu bir seyrin olduğunu gösteriyor. Ama bu durum, tabii ki oluşan düzeyin ilgili aydaki fiyatlara yansıyacağı varsayımına dayanıyor. 

Geçen yılın aralık ayı ortalamasında 2.92 olan dolar kuru, ocakta yüzde 3.01'e çıktı ve yüzde 3.1 arttı. Dolar, şubatta düşük seyrediyor 2.90'ın altı görüldü. 

Aynı şekilde aralık ortalaması 3.17 olan ve ocakta yüzde 3.1 artarak 3.27'ye çıkan euro da 3.23'lere inmiş durumda.

Yani, eğer kurun düzeyi ilgili aydaki fiyatlar üstünde etki yapıyorsa ve bundan dolayı ocakta nasıl baskı oluşmuşsa, şubatta da bir hafifleme yaşanacak demektir. Bu, şubat enflasyonunun görece düşük gelmesine dönük en kayda değer etkenlerden biri olarak görülmektedir. Tabii ki ayın daha henüz çok başındayız, tabii ki önümüzdeki günlerde kur yeniden artabilir. Biz bu tahmini mevcut durumun süreceği varsayımına dayalı olarak yapıyoruz.

Yüzde 9'un altı başarıdır

Dün bu köşede yer verdiğimiz tahmin ve her ay itibariyle yıllık oranın nasıl seyredeceğine ilişkin varsayım, tümüyle geçmiş yıl ortalamaları düzeyinde aylık gerçekleşme olacağı öngörüsüne dayanmaktadır. Bunu bir kez daha vurgulayalım. O oranların çok ötesine düşer miyiz, bilinmez; ama her zaman ocak ayındaki gibi bir sapma da olmaz. Dolayısıyla yıllık eğilim küçük sapmalar dışında tahmin ettiğimiz doğrultuda seyredecek gibi görünüyor. Bu da bizi yüzde 9'un biraz üstünde bir yıllık gerçekleşmeye götürüyor.

Ama 2016'nın bilinmezlerinin çok fazla olduğu gerçeğini de unutmayalım. 

Nisanda Merkez Bankası yönetimi için nasıl bir karar verilecek, bilmiyoruz.  

Dış politikada, özellikle de Rusya ile olan ilişkilerdeki gerginlik giderilebilecek mi ya da nasıl giderilecek, bilmiyoruz. Dış ilişkilerdeki bozulmanın ekonomiye nasıl yansımaları olacağını, örneğin turizm gelirlerinin seyrini ve bunun döviz kurları üstündeki etkisini bilmiyoruz.

Anayasa konusundaki görüşmelerin bizi çıkmaza mı sürükleyeceğini, gidildiği takdirde referandum sürecinden ekonomiye nasıl yansımalar olacağını da bilmiyoruz.

Gözü kapalı ilerlemekteyiz yani. Böyle bir dönemde de yüzde 9'un altında bir enflasyonu çok büyük bir başarı saymamız gerektiğini düşünüyoruz. 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar