2016 biterken

Atılım MURAT
Atılım MURAT AYKIRI FİNANS [email protected]

Yılın son iki haftasında köşemi 2016’nın değerlendirmesi ve 2017’nin görünümüne ayırmak istiyorum.

2016 klasik düşüncenin daha doğrusu böyle gelmiş böyle gider yaklaşımının sık sık şoklara uğradığı bir dönem oldu. Siyasi açıdan Brexit, Trump’ın başkanlığı ve İtalya referandumu bu konuda en net örnekler olarak verilebilir. Elbette bu gelişmelerin temelinde pek çok dinamik bulunuyor ve bunlardan bir tanesi de ekonomi. 2008 krizi sonrasında ABD ve İngiltere gibi ekonomik göstergeleri krizinden çıkışa ve hatta sağlıklı bir büyümeye işaret eden ekonomilerde bile geniş halk kitlelerinin hayat standartlarının belirgin bir şekilde yükselmediğini gördük. Şirket karlarının gayrisafi milli hasıladan aldığı pay rekor seviyelerde dolaşmaya devam ederken ücretlerin aldığı pay düşük enflasyon sayesinde tarihi dibinden yeni yeni yükselmeye başladı. Ve seçmenler bu durumun hesabını iktidarda bulunan partilere kesti.

Gerek Brexit gerekse ABD başkanlık oylamalarında oylar %50 civarında dolaşıyor olmasına rağmen medya ve anket şirketlerinin bir kesimi tamamen göz ardı etmesinden dolayı pek çok “uzmanın” da gelişmeleri hatalı okuduğunu gördük. Elbette bunun neticesinde yaşanan gelişmeler bir “şok” olarak fiyatlandı. Olumlu diyebileceğimiz bir jeopolitik gelişme ise İran ve büyük güçlerin anlaşarak nükleer programın bitirilmesi karşılığında ambargoların kalkması oldu.

Ekonomik açıdan baktığımızda ise 2016 yılına Çin odaklı girdik. Bugün itibarı ile durum değişmiş olsa da 2015 ve 2016 başında Çin ekonomisinin sağlıklı bir yapıda olduğu ve yuanın stabil bir seyir izleyeceği düşüncesi hakimdi. Ancak sene başında gördüğümüz hızlı çözülme ile görüntü değişti. Yuan hareketi FED’in de çok daha temkinli durmasına neden oldu. Ardından Brexit ve Trump belirsizliği ile 4 faiz artışı beklentisi ile başladığımız 2016 sadece 1 artışla tamamlandı. Bu olumlu bir gelişme gibi görünse de dünya ekonomisinin %25’ini oluşturan ABD’nin krizden 7 yıl sonra sadece 2 kez faiz artırabilmiş olması ne kadar kırılgan bir toparlanma içinde olduğumuzu gösteriyor.

Yıl genelinde düşen petrol fiyatları ve bunu umursamaz görünen OPEC sene sonuna doğru ani bir manevra ile piyasaları şaşırtmayı başardı. Özellikle S.Arabistan’ın mali durumunu takip edenler ve Aramco başta olmak üzere attığı adımları izleyenler bir OPEC anlaşmasının kaçınılmaz olduğunu görmüş olsa da petrol fiyatları böyle bir anlaşmayı fiyatlamış değildi. Bu anlaşma kısa vadeli olarak bazı sorunların üstünü örtse de uzun vadede petrol fiyatlarındaki gerilemeyi durdurmayı başaramayacaktır.

Elbette sene sonuna geldiğimizde ABD Başkanlık seçimi gündemi oluşturdu. Trump ve şu ana kadar telaffuz edilen isimler son yılların en iş odaklı ekibi imajı veriyor. Yeni hükümetin Obama dönemine oranla çok daha agresif bir ekonomik politika güdeceği kesin. Ancak agresif ve uyumlu mu yoksa agresif ve sorun yaratan mı olacaklar? 2017 yılında görebileceğiz. Bir sonraki yazımda 2017 yılı beklentilerimi paylaşacağım.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Dolar yükselir düşer 28 Ağustos 2019