2015’e girerken (2)

Fatih ÖZATAY
Fatih ÖZATAY EKONOMİDE UFUK TURU [email protected]

2015’te temel makroekonomik büyüklüklerin nasıl şekillenebileceği ile ilgiliyim. Kısacası, ileriye –bir yıl sonrasına- yönelik tahminler yapmak istiyorum. Elbette makroekonomik büyüklüklerin gökten inmiyorlar; hem dış koşullar hem yurtiçinde uygulanan ekonomi politikası hem de içeride ekonomi politikası haricinde olan bitence belirleniyorlar. Bu nedenle, geçen hafta bu unsurların 2015’te nasıl gelişebileceklerini tartışmış ve temel senaryomu vermiştim. Kısaca şöyleydi:

1) ABD Merkez Bankası (FED) faiz artırımına 2015’in ortası gibi başlayacak; faiz artırımları ılımlı kalacak ve zamana yayılacak. 2) Avrupa Merkez Bankası (ECB) ise Almanya’nın izin verdiği ölçüde gevşek para politikasını sürdürecek. Çok muhtemelen gevşeme dozu artacak. 3) Bizim için asıl belirleyici FED’in kararlarının olumsuz etkisi olacak. 4) Petrol fiyatları 70 dolar civarında kalacak. 5) İhracat pazarlarımızdaki milli gelir artışı 2014’e kıyasla sınırlı ölçüde yükselecek. 6) 2015’te ekonomi politikamızda belirgin bir değişiklik olmayacak. Genel seçime bağlı olarak bir miktar kamu harcamalarında artış bekleyebiliriz. 7) Kobani, Suriye, Irak ve genelde İşid’e karşı savaş Türkiye’nin hem dış ilişkilerini hem iç barışını hem de yurtdışındaki algısını etkilemeye devam edecek ve ekonomimiz için önemli bir belirsizlik unsuru olacak. Son gelişmeler çerçevesinde bu temel senaryoya sekizinci unsur olarak Rusya’daki krizi de eklemek gerekiyor: 8) Rusya’nın içine düştüğü durumdan, petrol fiyatlarına ilişkin varsayımım nedeniyle, uzun bir süre kurtulamayacağını düşünüyorum. Elbette bir de Ukrayna nedeni ile üstündeki ambargo ve baskı var. 

Tüm bu unsurlar içinde en önemlileri ilki ile son ikisi. Yine de ilki daha ağır basıyor; zira yurtiçi kredi gelişmelerini, faizi ve döviz kurunu, tüketici ve yatırımcı güvenini, yatırım yapma iştahını, kısacası, kısa dönemli büyüme oranımızı yurtdışından temin edebileceğimiz net dış kaynak miktarı belirliyor. Nedenini bu köşede çok okudunuz: Yurtiçi tasarrufumuzun milli gelirimize oranı çok düşük: hem gelişmekte olan ülkelerin ortalamasına hem de zaten iç güveysinden hallice olan yatırımlarımızın milli gelirimize oranına kıyasla.

Temel senaryo çerçevesinde, Türkiye’ye yönelik mevcut risk algılaması değişmese bile –ki çevremizdeki belirsizlik karşısında değişmeden kalacağını beklemek doğru değil, net dış kaynak (net dış finansman) girişinin azalması beklenir. Tıpkı Mayıs 2013’te FED’in açıklamaları sonrasındaki 4-5 aylık dönemde olduğu gibi. Tıpkı 2014’ün önemli bir kısmında gözlediğimiz gibi. Son günlerde de benzeri gelişmeleri yaşıyoruz.

Elbette önemli olan net dış finansmanın ne kadar azalacağı, hatta eksiye düşüp düşmeyeceği (vadesi gelen borcumuzu ödeyecek kadar bile finansman bulup bulamayacağımız). Bunu şimdiden söylemek zor. Salt FED’in kararlarına bağlı değil çünkü. Suriye-Irak-Kobani önemli. Son günlerdeki çalkantıda olduğu gibi Rusya ya da siyasi bir krize sürüklenirse Yunanistan da önemli.

Önce 2014’e ilişkin birkaç rakam vereyim. Parantez içlerinde ise 2013 değerleri yer alıyor: Yılı yüzde 2.8 (4.1) civarında bir büyüme ile kapatacağımız anlaşılıyor. 2013’e kıyasla daha az özel yatırım harcaması yapılacak (2013’te de azalmıştı yatırımlar). Yıllık ortalama işsizlik oranımız yüzde 10’a yükselecek (9.0). Cari işlemler açığının milli gelire oranı yüzde 5.5’e (7.9) düşecek. Altın dışı ihracatımız yüzde 5.5 (6.7) oranında artacak. Yıl ortalaması enflasyon yüzde 8.9 (7.5) olacak.

Temel senaryo altında 2015’in 2014’e kıyasla daha kötü bir yıl olacağını düşünüyorum. Yukarıdaki rakamlara dikkat ederseniz, 2014 de bir yıl öncesine kıyasla daha kötü geçti. Tahminlerim şöyle (hepsi yüzde cinsinden):

Büyüme: 2.5 civarı. Bundan daha düşük bir büyüme şaşırtmaz beni. Özel yatırımlarda artış beklemiyorum. Yıllık ortalama işsizlik oranı: 11 dolaylarında. Altın dışı ihracat artışı: Yüzde 5-7. Cari açığın milli gelire oranı: Yüzde 4.5-5.2. Yıllık ortalama enflasyon: Yüzde 8-9.0.   

Bitirmeden vurgulayayım: Bunlar temel senaryo altında geçerli. Hem daha iyi hem de daha karamsar senaryolar da mümkün. Son günlerdeki gelişmeler çerçevesinde ise karamsar bir senaryo iyimsere göre daha gerçekçi görünüyor.  
 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Havuz problemi 01 Ağustos 2018
Elbette zor ama mümkün 20 Haziran 2018
Bazı basit gerçekler 06 Haziran 2018