2015’e girerken (1)

Fatih ÖZATAY
Fatih ÖZATAY EKONOMİDE UFUK TURU [email protected]

Son bir hafta içinde iki önemli veri açıklandı: Kasım ayı enflasyonu ve ekim ayı sanayi üretim endeksi. Bu yazının yayınlandığı gün ise üçüncü çeyreğe ilişkin gayri safi yurtiçi hasıla (GSYH) rakamları duyurulacak. Enflasyon ve sanayi üretiminde bir sürpriz yok. Üçüncü çeyrek GSYH verisinin de kimseyi şaşırtacağını sanmıyorum. Sonuçta, 2014’ü bir önceki yıla kıyasla daha yüksek enflasyon, daha düşük büyüme oranı, daha az yatırım ve daha yüksek bir işsizlik oranı ile kapatacağız. Cari işlemler açığımız daha az olacak. Altın dışı ihracat artış oranımız da 2013’teki düzeyinin (yüzde 6.7) biraz altında kalacak.

2015’te bizi ne tür ekonomik gelişmelerin beklediği artık çok daha önemli. Önümüzdeki yıl ana dinamik yine yurtdışı unsurlarca şekillenecek. Öncelikle Türkiye’ye gelecek net dış finansman miktarı önemli. İkinci olarak, ihracatımızın yarıya yakınını yaptığımız Avrupa’nın ve ikinci büyük ihracat pazarımız olan Orta Doğu ve Kuzey Afrika’nın büyüme oranları önemli. Üçüncü sırada enerji fiyatları geliyor. Yurtiçi unsurlar ise daha çok genel seçime bağlı.

Önce net dış finansmanı ele alayım. Net dış finansman iki ana faktör tarafından belirleniyor. Birincisi, Türkiye’ye ilişkin risk algısına bağlı. Hem ekonomi politikası hem de etrafımızda olan biten (özellikle Suriye ve Irak) ile riskimiz arasında yakın ilişki var. 2015’te ekonomi politikamızda belirgin bir değişiklik olmayacak. Genel seçime bağlı olarak bir miktar kamu harcamalarında artış bekleyebiliriz. Muhtemelen bu artış şu anda yaşanmakta olabilir de. Ama bu artışın bize ilişkin risk algılamasını yükseltecek bir boyutta olmayacağı açık sanıyorum. Riski yükseltebilecek unsur, tüketim harcamalarını artırmak üzere Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun tüketici kredilerini sınırlayıcı kararlarını gevşetmesi olur. Bu tür bir seçim öncesi politika riskimizi artırsa da bu artış sınırlı kalacaktır.

Buna karşılık, Suriye’de ve Irak’ta yaşananlar Türkiye’yi derinden etkiliyor. Alın mesela Kobani’yi. Türkiye’nin Kobani’de İşid’e karşı savaşan Kürt unsurlara destek olmadığı algısı bir ara Güney Doğu’da önemli olaylara yol açtı. Keza ABD-Türkiye ilişkileri Suriye’den ve Irak’tan etkileniyor. Mesela, ABD’nin Kobani’ye havadan silah ve mühimmat indirmesinden hemen sonra Türkiye’nin peşmergenin Kobani’ye geçişine izin vermesi… Yabancı basında da önemli bir yer işgal etti Kobani çevresindeki gelişmeler. Bu yazıların en azından bir kısmının ‘tesadüf’ olmaması gerekiyor. Hiç sevmediğim ‘komplo teorileri’ne bir de kredi derecelendirme kuruluşlarının notu ile dış politikayı karıştırmadan, etrafımızda yaşananların önemli bir belirsizlik ve risk kaynağı olduğunu belirterek geçeyim.         

Türkiye’ye yönelik risk algılaması değişmese bile –ki çevremizdeki belirsizlik karşısında değişmeden kalacağını beklemek doğru değil, bulacağımız net dış finansman Türkiye’den bağımsız nedenlerle önemli ölçüde dalgalanabilir. Bu çerçevede, ABD Merkez Bankası’nın (FED) alacağı faiz kararlarının hem şiddeti hem de zamanlaması önemli olacak. FED’in 2015’te faiz artıracağı neredeyse kesin. Temel belirsizlik, bu işe ne zaman başlayacağı. Şimdilik başlangıcı 2015’in ortası gibi düşünelim. Bu faiz artırımlarının agresif olmayacağını, ılımlı kalacağını ve zamana yayılacağını da ekleyelim. Her toplantıda 0.25 puan gibi… Elbette hem faiz artırım miktarı hem de zamanlaması işsizlik ve enflasyon verilerine bağlı. Ama temel senaryoyu böyle oluşturmakta şimdilik bir sakınca yok.

Avrupa Merkez Bankası (ECB) ise Almanya’nın izin verdiği ölçüde gevşek para politikasını sürdürecek. Çok muhtemelen gevşeme dozu artacak. Kaldı ki, Rusya’nın Ukrayna hamlelerinden sonra, Almanya’nın Avrupa’da daha bir işbirliği heveslisi olacağı yönünde görüşler var. Bu da gevşemenin daha olası olacağını düşündürtüyor. FED ve ECB kararlarını birlikte değerlendirdiğimizde, FED’in olumsuz etkisinin belirleyici olacağını belirtebiliriz.

Petrol fiyatlarının 70 dolar civarında kalacağını düşünelim. İhracat pazarlarımıza ilişkin büyüme oranları için ise IMF’nin son tahminlerinin geçerli olacağını varsayalım. Farklı bir ifadeyle, bu ekonomilerin 2014’e kıyasla daha yüksek bir oranda büyüyeceklerini ama ‘daha’nın çok sınırlı olacağını kabul edelim. Bu koşullar altında 2015’te ekonomimiz nasıl şekillenecek? Gelecek haftaya…

 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Havuz problemi 01 Ağustos 2018
Elbette zor ama mümkün 20 Haziran 2018
Bazı basit gerçekler 06 Haziran 2018