2015'te bizi yalnızca ekonomik sorunlar mı bekliyor?

Alaattin AKTAŞ
Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ [email protected]

Başlıkta ortaya koyduğumuz ana fikir belli; 2015'te bizi ekonomik sorunlar bekliyor. Ama yalnızca ekonomik sorunlar mı? 

Önce gelin şu muhtemel ekonomik sorunları sıralamaya çalışalım...

Bizi ve bizim gibi gelişmekte olan ve şimdiye kadar hatırı sayılır ölçüde fon çekebilmiş ülkeleri bekleyen en büyük tehlike hiç kuşku yok ki ABD'nin faiz artıracak olması. Yorum üstüne yorum yapılıyor, tahminler dile getiriliyor, "FED faizi yıl ortasında mı artırır, ne kadar artırır ya da bu yönde karar almak için daha sonraki toplantılar mı beklenir" diye. ABD'de faiz artırılınca bizden de, benzer ülkelerden de ABD'ye doğru bir fon çıkışı yaşanması kaçınılmaz. İşte bu durum, 2014'te zaten azalan fon girişinin daha da daralması, TL'nin değer kaybının hızlanması demek. 

TL'deki değer kaybı, bize ithal enflasyon olarak geri dönecek. Bu kayıp, özellikle petrol fiyatlarının düşmesi sayesinde elde edeceğimiz avantajı da büyük ölçüde yok edecek. Kur artışı yüzünden petrole ödeyeceğimiz TL'de kayda değer bir gerileme görülmeyecek. Hem zaten petrol fiyatlarındaki gerileme, akaryakıtta vergilendirme maktu olduğu için ürün fiyatlarına aynı ölçüde yansımıyor

Petrol fiyatları düşünce, geliri ağırlıkla petrole bağlı olan ülkelerdeki alım gücünün gerileyeceği de açık. Özellikle Rusya'nın durumu kritik. Bu ülkenin hem döviz geliri düşecek, hem büyüme negatif yüzde 5-6 dolayında oluşacak, bunlara bağlı olarak Rus turist sayısında da belirgin bir gerileme ortaya çıkabilecek. Turizm sektörü ve cari denge bundan olumsuz etkilenecek.  

Daha önce de birkaç kez değindik. İnşaat sektöründe arz-talep dengesizliği adeta zirveye yaklaşıyor. Bu yıl verilen yapı kullanma izin belgeleri kapsamında 2015'te konut arzı müthiş bir artış gösterecek. Talebin ise bu arzı karşılayamayacağı çok açık. Sektörde fiyatların hızla indiğine ve bir dizi iflasa tanık olabiliriz.

Ya diğer başlıklar?

Sıraladıklarımız ekonomide yaşanması muhtemel sorunların bir özeti. Ama 2015'in bir önemli tarafı da haziran ayındaki genel seçim. "Ne var yani" denilebilir, "Türkiye sanki ilk kez mi seçime gidiyor ki bu seçim çok önemli görülsün". Bu seçimin kendine göre bir dizi önemli yanı var:

Erdoğan, her ne kadar hala partisinin başındaymış gibi etkisini hissettirmeye çalışsa da, AKP ilk kez başka bir ismin başkanlığında seçime giriyor. 

Seçim sonucu AKP'ye Anayasa'yı değiştirip başkanlık yolu açabilecek bir çoğunluk verecek mi, bu önem taşıyor.

Bugünlerde, AKP'nin Anayasa değişikliğini referanduma götürecek 330'u bulmak bir yana, 300'ü aşmasının bile zor olacağı yönünde tahminler yapılıyor. 

AKP içinde, Erdoğan'ın 5 Ocak'ta Bakanlar Kurulu'na başkanlık yapıp yapmayacağı gibi, dört eski bakanın Yüce Divan'a sevkine ilişkin konularda ortaya çıkan görüş ayrılıkları gibi daha birkaç ay önce pek de ihtimal verilmeyen küçük çatlaklar yaşanıyor.

Yeni yeni partiler kuruluyor. Şimdiye kadar AKP ve CHP içinden çıkan yeni partilerin hiçbirinin seçimde bir şansının olmayacağı açık. Ama bakarsınız yarın AKP içinden çok daha güçlü bir şekilde yeni bir oluşum çıkmış. Birçok partiden bu yeni partiye katılım söz konusu olmuş. Bu durumda, 2015 seçimine ilişkin hesapların yeniden yapılması gerekmiş. Olmaz olmaz demeyin; olur olur! Bu "dedikodu" gerçekleşirse, AKP haziranda çoğunluğu kaybederse, yeni parti ya da partilerle mevcut muhalefet partileri bir şekilde bir araya gelip koalisyon yaparsa, hükümet ile Saray ilişkisi nasıl yürüyecek, bilen var mı?

Ya İmralı'yla yürütülen görüşmeler, verilen sözler, Kandil'in tutumu, sokaklara inen çatışmalar... Dağda çatışma yok, çünkü artış çatışma şehirlerde. Ya işi, güvenlik kontrolü yapmaya, para basmaya kadar götürmek...

***
"2015'te ekonomi ne olacak" sorusuna yanıt aramaya devam edelim etmesine ama, galiba öncelikle "Siyasette neler yaşanacak" sorusuna yanıt bulmaya çalışalım.  
 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar