2014’ün ilk yarısı böyle geçti

Atılım MURAT
Atılım MURAT AYKIRI FİNANS [email protected]

2014’ün başından beri her türlü olay yaşandı. Yıl, Fed’in tahvil alım programındaki azaltım ile başladı. Ocak-şubat döneminde küçük bir gelişen piyasalar krizi yaşandı. Ukrayna-Rusya gerginliği, başta emtialar olmak üzere, bütün piyasaları etkiledi. Marttan itibaren piyasalarda bir toparlanma başladı. Büyüme modelini değiştirme konusunda sene başında oldukça kararlı gözüken Çin yönetimi çark etti. Teşvikler açıkladı. Avrupa Merkez Bankası (AMB); mayıs ayında ekstrem önlemler alacağının sinyalini verdi. Haziranda; negatif mevduat faizi, uzun vadeli repo operasyonu gibi kritik adımlar attı. Yine haziranda, eski adıyla ‘‘Irak Şam İslam Devleti’’, yeni adıyla ‘‘İslam Devleti’’ gündeme oturdu. Jeopolitik riskler bir kez daha ortaya çıktı. Enerji fiyatları hareketlendi. Bu konular üzerine genel bir değerlendirme yapalım.

ABD'nin modeli arızalı 

Yorumcular Fed’in azaltım operasyonunu değerlendirirken hala ‘‘para basma’’ ifadesini kullanıyorlar. Tahvil alım programlarının bir para basma operasyonu olmadığını DÜNYA’daki yazılarımda yıllardır belirtiyorum. Açıklayıcı örnekler veriyorum. Bu yazıya özgü olarak, karşıt görüşe sahip olanların tarafına geçiyorum. Kabul ediyorum. Fed para basıyor. Azaltım devam ettiğine göre, şu an daha az para basıyor. Yani para basma operasyonu devam ediyor. Bu sebeple, para basma perspektifinden endişe edecek bir durum yok. Yılın ilk yarısındaki yorumlarımda, ‘‘Amerikan endekslerindeki düşüşler alım fırsatıdır. Ekonomi iyi performans gösterdikçe, Fed’in azaltımı piyasalar üzerinde etkili olmayabilir’’ vurgusunu sıkça yaptım.

Diğer taraftan, uzun vadeli analiz açısından, Amerika’daki mevcut modelin arızalı olduğunu düşünüyorum. Fed’in uyguladığı politika, finansal istikrarsızlığı artırıyor. Bir sonraki finansal krizin temeli atılıyor. Varlık fiyatlarına dayalı bu modeli Fed politikaları destekledi. Desteklemeye devam ediyor. Büyük ekonomiler arasındaki en iyi performans ABD’nin diyorum da, 2014 büyümesinin yüzde 2 civarında olabileceğini düşünüyorum. Bu rakam, kötünün iyisidir. ABD’de yakın gelecekte bir resesyon tehlikesi yok. Ancak bu risk ortaya çıkabilir. Tabii ne para politikasında, ne de maliye politikasında manevra alanı kaldı. Demokratlar, 2016 seçimlerine düşük bir bütçe açığıyla girmek istiyor. Maliye politikası tarafı bu nedenle kapalı gözüküyor. Ekonomi yönünü yarın aşağı çevirirse, ihale Fed’e kalır. Faizi düşürecek yer de kalmadı. Ücretlerdeki artışın çok düşük olması, hanehalkı borcunun yüksek olması ekonominin kırılganlıklarıdır. Fed daha uzun süre gevşek para politikasına devam ederse, ücretler biraz toparlanabilir. Fakat otomotiv ve öğrenci kredileri piyasalarından tehlike sinyalleri geliyor. Ücretler biraz yükselse de, kredi piyasalarındaki dengesizlikler sıkıntı yaratabilir. Özetle, ABD ekonomisindeki dönemsel iyimserlik devam ediyor. Makro veriler piyasaları destekliyor. Büyük resimde problemler var. 

Su hiç konuşulmuyor 

Jeopolitik riskler ilk etapta enerji fiyatlarını etkiliyor. Son haftalarda Irak’taki gelişmeleri konuşuyoruz. Ukrayna-Rusya arasındaki kriz de devam ediyor. Irak’ın Türkiye ekonomisi açısından önemi biliniyor. Bu ülkeye yaptığımız ihracatta dalgalanma yaşanıyor. İhracattaki küçük paya takılmak yerine, petrol ticaretine bakıyoruz. Kerkük’teki son gelişmeler, Kerkük- Ceyhan Boru Hattı’nın önemini artırdı. Petrolün bu hatla Batı’ya ulaştırılması gündemin ilk sırasındadır. Petrolün dışında su meselesi de var. Bu konu şu an pek konuşulmuyor. Türkiye’nin başı gelecekte ağrıyabilir. Türkiye petrol ticaretiyle ilgili planlar yapabilir. Petrolü ve doğal gazı Türkiye’ye bırakmazlar argümanı karamsardır. Buraların sahibi olmaya çalışmıyoruz. Enerji ticaretinden pay almaya uğraşıyoruz. Bunun için de stratejiler geliştirmek gerekiyor.

Enerji fiyatlarının kısa vadede alıp başını gitmesi; Türkiye, Endonezya, Tayland, Ukrayna gibi cari açığı, enfl asyonu, politik riskleri yüksek olan ülkeleri vurur. Irak nedeniyle bir petrol şokunun yaşanması, Ukrayna krizi ile boğuşan Rusya’nın Orta Doğu’daki elini güçlendirebilir. ABD Irak’ta yaşananlardan hoşnut havası yaratılıyor. Enerji fiyatlarındaki hızlı artış, Amerika’nın bölgedeki durumunu güçlendirmez. Rusya ve İran’ın Orta Doğu’daki çıkarları göz ardı edilemez. Beni asıl endişelendiren; Çin, Endonezya ve Hindistan gibi Türkiye ile aynı gruptaki ülkelerdir. Çin ekonomisi marttan beri toparlanıyor. Dünyanın en büyük enerji ithalatçısı olan Çin, petrol fiyatındaki artıştan olumsuz etkilenir. Ocak-şubat döneminde yaşanan satış dalgasındaki en büyük etken Çin idi. Çin kaynaklı dalgalar, gelişen piyasaları bir kez daha vurabilir. 

AMB yılın ilk yarısında radikal kararlar açıkladı. Uç hamlelerden negatif mevduat faizinin etkisinin görülmesi zaman alır. Repo operasyonu eylülde başlıyor. Bunun için de zaman var. Piyasalarda ‘‘Büyük bir merkez bankası, daha uzun süre bizi destekleyecek’’ algısı var. Fed ve Japonya Merkez Bankası’nın halihazırdaki alımları aylık 105 milyar dolardır. Büyük merkez bankalarının para politikaları gevşek kalacak. Bu hikayeye, petrol fiyatı darbe indirebilir. Fiyattaki her yükseliş hareketi, cari açık veren ülkeler için tehlikedir. Küresel ekonominin kırılgan yapısı hesaba katılırsa, petrol fiyatındaki yukarı yönlü atakların kalıcılığı da tartışılabilir.

 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Dolar yükselir düşer 28 Ağustos 2019