2014 siyasi gelişmelerin ön planda olduğu zor bir yıl olacak...
Serhan YENİGÜN / FİNANSINVEST
Siyaset ve hukuk ekseninde yaşanan gelişmelerin piyasalar ve genel ekonomi dinamikleri üzerinde etkili olacağı bir yıla giriyoruz. Piyasa açısından tahmin ufkunun daralması ve güven duygusunun zedelenmesi risk algısını yukarı çekerken, ekonomi açısından da benzer nedenler yatırımların yavaşlamasına, büyümenin baskı altında kalmasına ve yükselen kurlarla beraber enflasyon dinamiklerinin olumsuz etkilenmesine neden olabilir. Yurtiçinde bu gelişmeler yaşanırken, ABD’de de Fed’in beş yıldır devam eden likidite desteğini yavaş yavaş geri çekmeye başlaması küresel risklere ve dış şoklara karşı duyarlılığımızı artıracaktır. Sadece Türkiye’ye değil, tüm gelişmekte olan ülkelere yönelik risklerin arttığı bir yıla giriyoruz. Bu dönemde içeride mevcut siyasi tansiyonun daha da yükselebileceği bir ajanda karşımıza çıkıyor. Mart ayında yurtiçinde yerel seçimler, yaz sonunda ise ilk kez halkoyu ile gerçekleşecek olan Cumhurbaşkanlığı seçimleri siyaset odaklı gündemin sürekli olarak canlı kalmasına neden olacak. Bu nedenle, ekonomi odaklı verilerin dışında haber akışına dayalı volatilitenin de yüksek kalacağı bir yıl bizi bekliyor. 2014’e piyasa dostu olmayan karışık bir yurtiçi gündem ile girilmesi ve yaklaşık olarak son 11 yıldır alışık olduğumuz siyasi istikrar parametresinin sık sık test edileceği günlerin bizi bekliyor olması yeni yıla dair yatırım perspektiflerini olumsuz etkiliyor. Yatırımcıların bu dönemde yüksek riskler alarak birikimlerini artırmaya çalışmak yerine dengeli ve zaman zaman çok düşük riskler alarak birikimlerini korumaları daha doğru bir strateji olacaktır. Enflasyon ve döviz kurları konusundaki endişeler dikkate alındığında basit görülen bu stratejinin bile 2014’te çok kolay uygulanamayabileceğini düşünüyorum. Risklere ve temkinli olmaya dikkat çeken yazımı tünelin sonundaki ışığı göstererek bitireyim. Borsa İstanbul’da 12 ay vadeli analist değerlemeleri 80 – 90 bin aralığında endeks değerlerine işaret ediyor. Yani %21 ilâ %36 arasında endeks bazında getiri potansiyelinden bahsediliyor. Faizler ve risk primindeki artış nedeniyle bu hedefler %10 - %15 aşağı çekilebilir, ancak bu durumda bile endeks bazında %20’leri aşan getiri beklentileri, daha da önemlisi “endeks üzeri getiri” beklentisi olan şirketlerde %30’lara varan potansiyel getiriler olacak. Bu da mevcut sisli puslu havaya rağmen uzun vadeli yatırımcıların değerlendirebileceği biriktirme fırsatlarının sürdüğünü gösteriyor.