2014 sıkıntılı başlıyor
Göksel TEKİNER
2014’ün ilk gününde geçtiğimiz yıla dönüp baktığımızda 2 farklı seyrin etkili olduğunu
görüyoruz. 2013’ün ilk yarısından kredi derecelendirme kuruluşlarından gelen not artırım
haberlerinin de desteği ile BIST 100 endeksinde tarihi rekorlar kırılırken, Endeksin
22 mayıs tarihinde 93.398 seviyesine kadar yükselerek yeni tarihi zirve oluşturdu.
Bu tarihe kadarki süreçte küresel piyasalardaki olumlu havanında etkisi ile BIST 100
endeksi değer kazanırken, 27 Mayıs’ta başlayan gezi olayları ise iç piyasalarda satış baskısını arttıran neden oldu.
Bu dönemde yaşanan gelişmeler iç siyasi gerilimi arttırırken, yaşanan belirsizliğinde
etkisi ile endeks sert değer kayıpları yaşandı.BIST100 endeksinde 70.000’e kadar süren
gevşeme sonrasında toparlanma çabası yetersiz kalırken, sonraki dönemde Suriye ile
ilgili yaşanan gelişmeler ve FED’in tahvil azaltımı programı ile ilgili belirsizliğin etkisi
ile BIST 100 endeksinde dalgalı bir dönem geçirildi.
2013’ün sonuna yaklaştığımızda ise gözler tekrar FED’e çevrilmişti. FED’in Aralık ayı
ortasında yapacağı toplantıda tahvil azaltımı programı ile ilgili kararı bekleniyordu. Ancak
17 Aralık tarihinde gözler tekrar iç gündeme döndü. Savcılığın başlattığı soruşturma süreci ve sonrasında 3 bakanın istifasına neden olan gelişme ve yansımaları BIST100 endeksinde satışları tekrar hızlandırdı.
Borsa İstanbul’da ana yönü belirleyen bu gelişmelerin etkisi ile bir yıl geride kalırken,
yılın son günlerinde siyasi gerilimin azalması ile BIST100 endeksinde tepki alımları
gözleniyor. Gündemin şimdilik tam anlamıyla yatışmaması ve yeni gelişmelerin yaşanabilme olasılığını yeni yılın ilk günlerinde endeks üzerinde baskı yaratacaktır.
Ayrıca 2014’ün ilk çeyreğinde yapılacak yerel seçimler öncesinde iç siyasetin piyasalar
üzerinde etkili olmasını bekliyoruz. Bu dönem içerisinde küresel piyasa oyuncuları tarafından en yakından takip edilecek konu ise ABD ekonomik verileri ve FED’in atacağı adımlar olacak. Ocak ayı içinde başlayacak olan tahvil azaltımı programının süreci piyasalarda ABD dolarına yönelimi beraberinde getirecektir. Bu da kırılgan beşli olarak gösterilen ve Türkiye’nin de içinde bulundu gelişmekte ülke piyasalarında baskısı arttıracak nedenlerden biri olarak görülüyor.