2014 için ilk tahminler

Fatih ÖZATAY
Fatih ÖZATAY EKONOMİDE UFUK TURU [email protected]

Öyle görünüyor ki 2014’te enflasyon bu yıldan yüksek olacak. Büyüme ise en iyi ihtimalle bu yılki düzeyinde kalacak. Her iki ‘ılımlı karamsar’ öngörüm için temel gerekçem şu: Gelecek yıl, net sermaye girişleri, 2012’deki ya da 2013’ün ilk dört ayındaki düzeyinin oldukça altında kalacak. Bunun nedeni ise ABD Merkez Bankası’nın (FED) parasal gevşemeyi kademeli olarak azaltacak olması. FED, ABD ekonomisine ilişkin gelişmeler olumlu olursa, aralık ayında, olmadı mart ayında parasal sıkılaştırmaya gidebilir.

Net sermaye girişlerinin azalmasının iki önemli etkisi var. Birincisi, döviz kuru ve faiz yükseliyor. Mayıs ortasında başlayan kur ve faiz artışı ile FED’in alacağı ama henüz almadığı kararın ‘fiyatlandığı’, dolayısıyla daha fazla olumsuzluk beklememek gerektiği söyleniyor. Öyle değil oysa. Kanıtı ABD Hazinesi’nin on yıl vadeli tahvil faizleri. Yüzde 4’ün biraz üzeri normal bir düzey. Oysa şu anda yüzde 2.6 düzeyinde. Yükselecek ileride dolayısıyla. Gelişmişlerde faiz yükselişi, bizim gibi ülkelerde daha yüksek faiz ve kur demek.

 Döviz kurundaki artış, ihracatı özendirici olsa bile, döviz cinsinden borcu alacağına kıyasla çok fazla olduğu için şirketler kesiminin bilançosunu bozuyor. Vadesi gelen borcunu ödemek için eskiden rahatlıkla yeniden borçlananlar artık bu kolaylıkla bu işi yapamıyorlar. Ne ölçüde yapamadıklarına bağlı olarak küçülmek zorunda kalıyorlar. Daha az istihdam demek bu. Daha az istihdam daha az alışveriş anlamına geliyor. Şirketler kesimindeki sorun giderek tüm ekonomiye yansıyabiliyor. Faiz yükselişi de bu olumsuzluğu artırıyor. İkincisi, yurtiçi kredi arzı artış oranı düşüyor. Bankalar eskisi gibi rahatlıkla yurtdışından borçlanıp yurtiçinde kredi açamıyorlar. Büyük şirketler daha az dış borç bulabiliyorlar. Aynı zamanda kredi talebinin artış oranı da düşüyor.

Dolayısıyla, net sermaye girişinin ne ölçüde azaldığına bağlı olarak büyüme oranı etkileniyor. Mesela 2009’da net sermaye girişi keskin biçimde eksiye dönmüştü; yani vadesi gelen borcumuzu ödeyecek kadar yeni borç bulamamıştık. 2014’te bu keskinliğin yaşanması söz konusu değil. Ama sonuçta net sermaye girişlerinin azalması olasılığı yüksek.

Büyümeyi azaltıcı bir unsur daha var. BDDK kredi artış oranını düşürecek kararlar aldı. Büyüme oranı bu nedenle de olumsuz etkilenecek. Yanlış anlaşılmasın: Bu kararların hatalı olduklarını düşünmüyorum; aksine doğru yönde adımlar. Başka bir yazıda neden doğru olduğunu açarım. Burada önemli olan kredi artış oranının bu kararlar nedeniyle de düşecek olması.

Peki, enflasyonun neden daha yüksek olacak? Öncelikle yıl sonu enflasyonundan söz etmediğimi belirteyim. 2006’dan bu yana enflasyon, yüzde 8.3 ortalama düzeyi etrafında bir aşağıya bir yukarıya dalgalanıyor; bu ortalamadan kalıcı biçimde sapmıyor. Böyle olunca, herhangi bir aydaki, mesela yıl sonundaki enflasyonun şu ya da bu düzeyde olmasının bir anlamı yok. Ortalama enflasyona bakmak daha doğru bir yaklaşım. 2012 ortalaması yüzde 8.9 düzeyindeydi. 2013’ün ilk on ayındaki ortalama enflasyon ise yüzde 7.5 oldu. Dikkat ederseniz ilki 2006’dan bu yana gerçekleşen ortalamanın üzerinde, ikincisi ise altında. Geçmiştekinden farklı bir davranış beklememiz için bir neden yok. Biraz daha düşecek olsa bile (ekim ayı enflasyonu yüzde 7.7), eninde sonda kadim dosta –yüzde 8.3’e- doğru dönüş olacak.

Kaldı ki, yukarıda sözünü ettiğim koşullarda kur ana eğilim olarak artacağı için, enflasyonun da yükselmesi beklenir. Yüzde 8.3’ün üzerine doğru bir hareket görebiliriz. Elbette bu bir olasılık; ne ölçüde gerçekleşeceği FED’in ne yapacağına bağlı. Son bir not daha: Temel enflasyon (I göstergesi) 2006’dan bu yana ortalama yüzde 6 oldu. Yani, tüketici enflasyonu ile temel enflasyon arasında 2.3 puan fark var. Nisan ayından bu yana temel enflasyon yükseliyor. Ekimde ise yüzde 7.5 oldu. Bu da tüketici enflasyonuna yukarıya doğru baskı olacağının bir başka göstergesi.

 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Havuz problemi 01 Ağustos 2018
Elbette zor ama mümkün 20 Haziran 2018
Bazı basit gerçekler 06 Haziran 2018