2013’te cari açığın finansmanından alınacak dersler

Fatih ÖZATAY
Fatih ÖZATAY EKONOMİDE UFUK TURU [email protected]

Kasım ayı ödemeler dengesi verilerini öğrendik. Durum şöyle: Cari açığımız 2011 yılında 75 milyar dolar ile rekor kırmıştı. 2012’de büyüme oranımızın son derece düşük bir düzeyde gerçekleşmesine bağlı olarak 48.5 milyar dolara kadar geriledi. 2013’te ise yine artış var. Kasım ayı itibarıyla son on iki ayın cari açığı 60.8 milyar dolar oldu.

İkinci dikkat çekici nokta cari açığın finansmanında, 2013’ün ilk dört ayında her ay ortalama 10.7 milyar dolar net finansman (vadesi gelen borcumuzu ödedikten sonra cari açığın finansmanı için kullandığımız miktar) bulmuşuz. Gezi ile başlayan süreç nedeniyle mayıs-eylül dönemindeki beş ayın ortalama net finansmanı bıçak gibi kesiliyor ve 2 milyar dolara düşüyor. Ekim-kasım döneminde ortalama finansman 5.8 milyar dolar; görece rahatlama var ama hem yılın ilk dört ayında gerçekleşenden yine çok düşük hem de finansman ihtiyacının çok daha az olduğu 2012’nin aynı döneminde gerçekleşenden. Kıssadan hisse şu: Türkiye’ye ilişkin risk algısının arttığı dönemlerde finansman açısından zorlanıyoruz.

Dün tanınmış bir iktisatçının dünyada kriz öncesi dönemde had safhaya varan ülkeler arası cari işlemler dengesizliklerinin giderek azaldığına dikkat çeken bir yazısını okudum. Yazının başlığı da ilginç.Şöyle tercüme edilebilir: ‘Küresel dengesizliklerin ruhuna El Fatiha’ (B. Eichengren’in ‘A requiem for global imbalances’ makalesi, http://www.project-syndicate.org/commentary/barry-eichengreen). 2000’lerin başlarından bu yana dünya ekonomisinin istikrarını tehdit eden yüksek cari işlemler açıklarının ve fazlalıklarının artık bir tehdit olmaktan çıktığına kanıt olarak, ABD’nin cari açığı ile Çin’in cari fazlasının azalmasını gösteriyor. ABD’nin 2006’da cari işlemler açığının GSYH’nin yüzde 5.8’ine yükselerek alarm vermeye başladığını ama şimdi bu oranın makul bir düzey olan yüzde 2.7’ye düştüğünün altını çiziyor. Çin’de ise 2007’de GSYH’nin yüzde 10’una ulaşan cari fazlanın yüzde 2.5’e gerilediğine dikkat çekiyor.

Aynı yazıda hala çok yüksek cari dengesizliğe sahip ülkelere örnek verilen iki ülke var. Almanya’nın cari fazlası GSYH’sinin yüzde 6’si kadar. Ama bunun (Euro Bölgesi’ndeki cari denge nedeniyle) dünya açısından bir sorun oluşturmadığına, olsa olsa Avrupa için sorun teşkil ettiğine vurgu yapıyor. Gündeme getirdiği ikinci ülke ise, GSYH’sinin yüzde 7.4’ü düzeyindeki cari açığı nedeniyle Türkiye. O da Türkiye’nin sorunu diyor.

İki noktaya dikkatinizi çekerim. Birincisi, bastığı para tüm dünyada kullanılan ABD’nin 2006 yılında GSYH’sine oranla yüzde 5.8 düzeyinde gerçekleşen açığını alarm verici olarak niteliyor. İkincisi cari açığın yüksekliği açısından, birkaç ufak tefek ülkeyi bir kenara bırakıp, Türkiye’yi yüzde 7.4’e ulaşan cari açığı nedeniyle örnek veriyor. Eichengreen’in yazısının önemi çok okunan bir sitede yer alması ve tanınmış bir iktisatçı tarafından kaleme alınmış olması. Türkiye açısından, hele böyle bir ortamda hoş olmamış açıkçası.

Tek Eichengreen değil Türkiye ekonomisinin özellikle bu dönemde çok göze batan bu kırılganlığına dikkat çeken. Mayıs ayından bu yana yayınlanan çok sayıda finans kurumu değerlendirmesinde ABD Merkez Bankası’nın ABD’de faizlerin yükselmesine yol açacak/açan politikası nedeniyle olumsuz yönde en fazla etkilenecek beş ülke sayılıyor: Brezilya, Hindistan, Güney Afrika, Endonezya ve Türkiye. IMF’nin ekim ayında güncellediği tahminlere göre, Türkiye haricinde, bu ülkeler arasında 2013 yılında en fazla cari açık vermesi beklenen ülke yüzde 6.1 ile Güney Afrika. Diğerleri için ise cari açık tahminleri (GSYH’lerine oranla) şöyle: Hindistan yüzde 4.4, Brezilya ve Endonezya yüzde 3.4. Türkiye’nin cari açık düzeyi ise muhtemelen GSYH’sine oranla yüzde 7.5 olacak.

Hem ABD Merkez Bankası’nın başlattığı yeni politika hem de 17 Aralık’tan beri yaşananlar cari açığımızın finansmanı açısından 2014’ü zor bir yıl haline dönüştürüyor. Ne kadar zorlanırsak, o kadar yüksek kur o kadar düşük büyüme olacak. 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Havuz problemi 01 Ağustos 2018
Elbette zor ama mümkün 20 Haziran 2018
Bazı basit gerçekler 06 Haziran 2018