2013'e girerken (3)

Fatih ÖZATAY
Fatih ÖZATAY EKONOMİDE UFUK TURU [email protected]

 

 

Sıra, dışsal koşulların 2013'te nasıl gelişeceklerine ilişkin senaryolarda. Aşağıda vereceğim dışsal koşulların biri dışında kalanların tümü yurtdışına ilişkin. Diğeri ise yurtiçi kredi artış oranına getirilen sınırlamayla ilgili.

ABD'de Demokratlarla Cumhuriyetçilerin anlaşacağı varsayımı ile temel senaryoya başlıyorum. Böylelikle, maliye politikası uçurumuna düşülmeyeceği kabulünü yapıyorum. Dolayısıyla ABD, yanlış zamanda yanlış bir maliye politikası uygulamak zorunda kalmayacak. Böylelikle, dünya büyümesi ABD yüzünden olumsuz etkilenmeyecek ve uluslararası risk alma iştahı bu nedenle azalmayacak. Öte yandan ABD'nin maliye politikası uçurumuna düşme riskini yılbaşına kadar ortadan kaldırması gerektiğini de hatırlamamız gerekiyor. Az zaman kaldı.

İkinci varsayım Avrupa'ya ilişkin. Avrupa'ya ilişkin yeni riskler ortaya çıkıyor. Özellikle Fransa'nın ismi son günlerde olumsuz yönde giderek artan sıklıkta gündemde boy göstermeye başladı. Buna karşın, temel senaryoda Avrupa'da mevcut durumdan daha kötü bir durum oluşmayacağı varsayımını yapıyorum. Mevcut durum ne diye sorarsanız, şu: Avrupa 'düşe kalka' devam edecek.

İlk iki varsayım özellikle risk alma iştahı ve Türkiye'ye gelen dış kaynak açısından önemli. Dolayısıyla, hem içeride ekonomiye duyulan güven yoluyla özel yatırım harcamalarının nasıl gelişeceği hakkında bir fikir vermekte yardımcı oluyorlar hem de döviz kuruna ne yönde baskı olabileceğini değerlendirmemize yarıyorlar. Yapılan varsayım, Avrupa'ya bağlı olarak uluslararası risk alma iştahının dalgalanmalar göstereceği ancak ana eğilimin bugünkünden daha kötü ya da daha iyi olmayacağı anlamına geliyor.

Üçüncü varsayım ihracatımızın nasıl bir performans göstereceği ile yakından ilgili. Küresel büyüme IMF'nin son tahminlerindeki gibi olacak: 2013 büyüme oranı, 2012'nin biraz üzerinde ama 2011'in de biraz altında gerçekleşecek. İhracatımız açısından asıl önemlisi Avrupa'da ekonomik faaliyet hacminin nasıl bir seyir izleyeceği. IMF'ye göre 2012'de küçülen Avrupa, 2013'te çok az da olsa büyüyecek. Bu büyüme, 2011'in belirgin biçimde altında kalacak. Almanya'nın büyüme oranında ise bir değişiklik gerçekleşmeyecek.

Ek olarak ham petrol fiyatları ve dış siyasi gerginliklere ilişkin kabuller var: Çevre ülkelerdeki siyasi gerginliklerin Türkiye'yi etkileme derecesi bugünkünden fazla olmayacak. Ham petrol fiyatları da bugünkü düzeylerde seyredecek. Bu son varsayım özellikle enflasyonun nasıl şekilleneceği üzerinde belirleyici bir varsayım.

Yurtiçine ilişkin de 'dışsal' kabul edebileceğimiz değişkenler var. Bunlardan en önemlisi kredi artış oranına ilişkin konulan üst sınır. Bunu dışsal olarak almam 'garip' görünebilir. Tam öyle değil: Evet, kredi artış oranı çok sayıda gelişmenin bir bileşimi olarak ortaya çıkıyor. Bu anlamda bir 'sonuç'; teknik deyimle 'dışsal' değil. Ancak ekonomi yönetimi bu artış oranını sınırlamak istiyorsa bunu sağlayabileceği mekanizmaları var. Piyasanın işleyişine ilişkin kararları yeteri kadar etkili olmuyorsa (mesela zorunlu karşılık oranlarının ya da sermaye karşılıklarının değiştirilmesi gibi), çeşitli yöntemlerle (mesela telefon diplomasisiyle) ikna edilebilir finansal kurumlar. Bu çerçevede son varsayımım şu: Kredi talebinde artış olsa da, yurtiçi kredi artış oranı, ekonomi yönetiminin açıklamaları doğrultusunda bugünkü düzeyinden fazla sapma göstermeyecek. Ek olarak maliye politikasında belirgin bir değişiklik olmayacağını da düşünebiliriz.

Yılın son yazısında, hem temel senaryo çerçevesinde makroekonomik büyüklüklerin nasıl şekillenebileceği üzerinde duracağım hem de alternatif senaryolara kısaca yer vereceğim.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Havuz problemi 01 Ağustos 2018
Elbette zor ama mümkün 20 Haziran 2018
Bazı basit gerçekler 06 Haziran 2018