2013'de yüzde 4 büyüme mümkün ama yeterli mi?
Pazartesi günü açıklanan %1.6'lık 3. çeyrek milli gelir artışı %2.6 olan beklentilerin oldukça altında kaldı. Aynı zamanda bu büyüme rakamı 2012 tüm yıl milli gelir büyümesinin de %3'ün altında kalacağını teyit etmiş oldu.
Bilindiği gibi milli gelir rakamları Türkiye'de iki şekilde hesaplanıyor: Üretim ve harcamalar yöntemleri. (Bir de gelirler yöntemi var ama bu yöntemle hesaplama nedense yıllardır yapılamıyor.) Üretim yönteminin 4 ana iktisadi faaliyet kolu tarım, sanayi, inşaat ve ticaret. Bu dördü milli gelirin %50'sinden fazlasını oluşturduğu gibi, diğer kalemlerin artışını da dolaylı yoldan belirlemekte. 3. çeyrekte tarım %2.9, sanayi %1.3, inşaat %0.4 artış gösterirken ticaret %1.2 azalmış. Bu rakamların hiçbiri şaşırtıcı değil.
Harcamalar tarafında ise hanehalkları tüketimi %0.5, özel sektör yatırımları %11.1 azalırken, devletin tüketim harcamaları %4.4 yatırım harcamaları ise %11.2 artmış. İhracat %11.9 artarken, ithalat ise %2.4 azalmış. Burada da (rakamları yakından takip edenler açısından) bir sürpriz yok. Sadece, aslında İran'a petrol ödemesi olan ve ihracat sayılmaması gereken "altın ihracatı"nın büyümeyi sanal bir şekilde artırdığını iddia edenler için bu etkinin "stok değişmeleri" hesabında yapılan aksi yöndeki düzeltmeyle bertaraf edildiğini belirtmek gerekiyor. (Merak edenler için, eğer bu düzeltme doğrudan ihracat rakamları içinde yapılsa idi, ihracatın büyümeye katkısı neredeyse sıfırlanmış olacaktı. Öte yandan, azalacağı için, ithalatın büyümeye katkısı da artmış olacaktı.)
Aynı gün açıklanan Ekim ayı sanayi üretimi rakamları oldukça moral bozucu olsa da, son çeyrekte sanayi büyümesi 3. çeyrekten biraz daha fazla, %2 civarında gelecektir. Keza, Ekim'de dahilde alınan KDV'de görülen artış ticaret sektöründe de son çeyrekte az da olsa bir kıpırdanışın belirtisi niteliğinde. Tarımın son çeyrekte büyüme oranı artacak olsa da, mevsimsel nedenlerden dolayı büyümeye olan katkı payı azalacaktır. İnşaat ise 3. çeyrekte olduğu gibi sıfıra yakın bir büyüme gösterecek. Sonuçta, son çeyrek büyüme beklentim %2.5 civarında. Bu da 2012 tüm sene büyüme hızını %2.6 civarında bir yere getirecektir.
Bu noktada geçmişi bırakıp ileriye odaklanmakta fayda var. Önümüzdeki dönemde, dış pazarların durumu ve enerji fiyatlarının yüksek seviyesi dikkate alındığında, dış ticaretten büyümeye net bir katkı beklememek gerekiyor. Öte yandan, düşmeye başlayan kredi faizlerinin hanehalkı tüketiminde göreceli bir canlanma yaratmaması mümkün değil. Son açıklanan bütçe rakamları da, bir şekilde devletin gerek tüketim, gerekse de yatırım harcamalarının en azından bugünkü seviyelerde devam ettirileceğini göstermekte. Zayıf giden dış pazarlar ve devam eden jeopolitik belirsizlikler ise özel sektör yatırım harcamalarına ket vurmaya devam edecek. Sonuçta, ilk çeyrekle ilgili beklentim %3.5 civarında. Bu şartlar altında, Hükümet'in 2013 hedefi olan %4 büyüme hızına ulaşılması imkanlar dahilinde, ancak...
Geçen sene %10 oranındaki cari açığa karşılık, %8.5 oranında büyümüştük. Bu sene ise %6.3'lük bir cari açığa karşılık %2.6 civarında büyüyeceğiz. Kısacası büyümede yaklaşık 6 puanlık bir azalmaya karşılık, cari açıktaki azalma 3.7 puan olmuş. Önümüzdeki sene ise büyümeyi iç tüketim ve devlet harcamalarıyla sağlayacağız. Bu da, cari açığımızı %8 düzeyine yaklaştıracaktır. Açıkçası, gelişmiş piyasalardaki likidite bolluğu devam ettiği sürece, böyle bir açık (henüz) çok büyük bir risk oluşturmayabilir. Öte yandan, iç tüketimi artırmak için TL faizlerin düşürülmesi, bir noktada TL'nin cazibesini ortadan kaldırabilir ve dış kaynak girişlerinde sıkıntı yaratabilir. Kısacası, %4'lük büyüme oranı Dünya ekonomisi ciddi şekilde toparlanmadığı sürece bir "üst limit" olarak kalabilir. Böyle bir büyüme oranı ise ne işsizliği azaltacak, ne de Türkiye'yi 2023 hedeflerine taşıyacak bir oran.