2013: Mali uçurum ve ötesi...
Banu Eriş / Finansinvest
Yeni yıla girerken ana konumuz bir süredir gündemi meşgul eden ABD'deki mali uçurum (fiscal cliff) fenomeni. Şu ana kadar ABD'deki siyasi tarafların uzlaşmaya yaklaştığı söylenemez. Obama hükümeti (Demokratlar), yüksek gelir grubunun vergilerinin artırılması konusunda ısrar ederken, Cumhuriyetçiler ise herhangi bir vergi artışı olmasını istemiyor. Noel ve ardından yeni yıl tatilleri nedeniyle 2012 sonu itibarıyla da bir anlaşmaya varılması zor gözüküyor. Ancak piyasalar siyasilerin dev ekonomiyi resesyona sürüklemeyeceğine inanmaya devam ediyor. Bütçe görüşmelerinin 2013 yılı Ocak ayına sarkması, piyasalarda dönem dönem tedirginliğe yol açabilir. Ancak süreç uzasa da en kötü ihtimalle Ocak ayı sonu veya Şubat ayı başlarında ortak bir paydada buluşulacağını öngörüyoruz. ABD'de 2013'ün ilk aylarında ön plana gelmesini beklediğimiz bir diğer konu ise "borç tavanı". Hazine Bakanı Geithner önceki gün Kongre'ye bir mektup göndererek ABD hükümetinin borçlanma tavanına (16,4 trilyon dolar) 2012'nin sonu itibarıyla ulaşacağı uyarısında bulundu. 2013'un ilk haftaları içerisinde çözülmesi gereken bu konu da benzer şekilde sıkıntı yaratabilir. ABD'de bu iki konunun haricinde yüksek bütçe açığı, borçluluk ve büyüme endişeleri muhtemelen 2013 boyunca gündemde kalmaya devam edecek. Buna bağlı olarak ilgili veri akışı ve öncü göstergeler yakından takip edilecektir.
Avrupa Merkez Bankası'nın (ECB) mali açıdan sorunlu Avrupa ülkelerine yönelik tahvil alım programı açıklaması, Euro Bölgesi endişelerinin hafiflemesini sağlamıştı. Henüz İspanya başta olmak üzere yüksek borçlulukla uğraşan ülkelerin başvuruda bulunmaması nedeniyle tahvil alım programı aktive olmadı. Buna rağmen programın varlığı bile gerekli güven artışını sağlamış oldu. Avrupalı liderler ile IMF'nin Yunanistan'a verilecek destek konusunda da anlaşmaya varmasıyla birlikte Avrupa stresi büyük ölçüde geri plana atılmış oldu.
Asya tarafında ise 2013 yılında ilave gevşeme adımları izlenecek. Çin'in potansiyel büyümesinin üzerine çıkabilmesi için ilave teşvik ve önlem beklentileri sürerken, Japonya'nın da yeni hükümetin kuruluşu sonrasında mevcut durumda deflasyon etkisinde olan ekonomiyi canlandırmak için daha fazla parasal gevşeme yanlısı bir politika izlemesi öngörülüyor. Süren aşırı likidite koşulları Türkiye gibi gelişmekte olan ülke varlıklarına yönelik ilginin sürmesini sağlayabilir. Ancak 2013 yılının küresel bazda bütçe açığı, borçluluk ve büyüme endişeleri nedeniyle dönem dönem gölgelenebileceğini düşünüyoruz.
Yazara Ait Diğer Yazılar
Tüm Yazılar