2013 iklim açısından en kötü yıl oldu
Bugün yaşadığımız dünyanın sahip olduğu ekolojik kapasitenin 1,5 katını tüketiyoruz. Doğaya zarar verip, geleceğini tehlikeye atmaya devam ediyoruz. Fakat diğer taraftan, doğanın haklarını savunan, yarını düşünen ve daha sürdürülebilir bir dünya için yaşam tarzını değiştiren insanların sayısı da artıyor.
Ama sonuç olarak, 2013 yılı iklim değişikliği açısından insan tarihinin en kötü yılı oldu.
Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli'nin (IPCC) 5. Değerlendirme Raporu, net bir gerçekliğin altını çizdi: Küresel iklimdeki ısınma olağandışı! Atmosfer ve okyanuslar ısındı, kar ve buz miktarları azaldı, ortalama deniz düzeyi yükseldi ve sera gazlarının atmosferdeki birikimleri arttı.
2013 yılında küresel CO2 seviyesi 400'e çıktı. Bu bilinen tarihin en yüksek seviyesi oldu.
Dünya genelinde ölümcül sıcaklıklar, kuraklıklar ve kontrolden çıkan yangınlar yaşandı.
Hava kirliliği oranlarının ve doğal felaketlerin artmasına rağmen, emisyon ile ilgili somut adımlar atılmadı.
Ve daha da acısı dünyanın çoğunda fosil yakıt yatırımı iki katına çıktı.
IPCC, son raporunda, Türkiye'nin kömüre dayalı enerji vizyonunu bir kenara bırakması ve, enerji verimliliği, yenilebilir enerji ve iklim değişikliğine uyum politikalarını etkin bir biçimde hayata geçirmesi gerektiğine dikkat çekmişti. Peki Türkiye 2013'te ne yaptı?
TEMA Vakfı geçtiğimiz günlerde 2013 yılında Türkiye'de çevre açısından en kötü ve en iyi gelişmeleri değerlendirdi. TEMA'nın değerlendirmelerinde öne çıkanlara bakalım:
* İstanbul’un son ormanlarını, sulak alanlarını, meralarını ve tarım arazilerini tehlikeye atan projelerin inşaatları son hızla ilerlerken, Anadolu’nun her yerinde doğaya sahip çıkan yerel hareketler devam etti.
Örneğin, kömürlü termik santral projesine karşı beş yıldır hukuk mücadelesi veren, Gerzeliler büyük zafer kazandı. Sinop'un Gerze ilçesinde kurulmak istenen kömürlü termik santral projesi, ‘ormanlık alanda termik olmaz’ görüşü nedeniyle iade edildi.
* Verdikleri krediler ve finansman sistemleri ile dünyadaki yatırım alanları konusunda önemli rol oynayan Dünya Bankası, Avrupa Kalkınma Bankası ve Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası (EBRD), önümüzdeki süreçte "uygulanabilir bir alternatif enerji kaynağı olmayan nadir ve çok özel koşullar” haricinde kömür yatırımlarını kesinlikle desteklemeyeceğini açıkladılar.
* TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda HES'lerin doğaya zarar verdiği ve artık 10 megavattan aşağı enerji üretecek HES'lere izin verilmeyeceği açıklandı. 10 megavat ve üstü HES'lerin tehdidi ise sürüyor.
* Gelişmiş ülkeler, Fukuşima'da nükleer santralinde yaşanan felaketin ardından nükleer enerji yatırımlarından vazgeçerken, Türkiye, nükleer santral inşaasına dair planlamalarına devam etti. Mersin Akkuyu'dan sonra Sinop'ta ikinci bir nükleer santral kurulması için Japonya ve Türkiye arasında anlaşma imzalandı.
İspanya'nın rüzgarı
2013 yılında küresel ısınma adına güzel olaylar da var tabi ki. Bunlardan en güzeli İspanya örneği: Rüzgar 2013'te İspanya'nın en büyük enerji kaynağı oldu.
İspanya elektrik dağıtım kuruluşu Red Electrica de Espana tarafından açıklanan bilgilere göre İspanya'da elektrik üretiminde kömür ve doğal gazın payı azalırken, yenilenebilir enerji kaynaklarının payı aştış gösterdi. Ülkede rüzgâr enerjisinden üretilen elektrik, nükleer enerji santrallerinden üretilen elektriği geride bıraktı.
Verilere göre, elektrik üretiminin yüzde 42.4'ü rüzgâr, güneş ve hidroelektrikten elde edildi.
Rüzgâr enerjisi ülkenin toplam elektrik üretiminin yüzde 21.1'ini sağlarken, nükleer enerjinin payı payı yüzde 21'de kaldı. Böylece rüzgar 2013'te ülkenin en büyük enerji kaynağı oldu.
Darısı Türkiye'nin başına...