2013 enflasyonu HTFE'ye göre yüzde 7.98'i buldu

Alaattin AKTAŞ
Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ [email protected]

Kasım ayı verileri açıklandıktan sonra üç aşağı beş yukarı tahmin edilebilir hale gelen 2013’ün enflasyonu tüketici fiyatları bazında TÜİK’e göre yüzde 7.40 olarak gerçekleşti. Başlangıçta öngördüğümüz düzeyin çok üstüne çıktık, böyle olacağı da sürpriz değildi zaten. Ancak, yıllık enflasyon korkulan boyuta da ulaşmadı, bu da bardağın dolu tarafı. Bizim de içinde bulunduğumuz bir kesim, 2013 enflasyonunun yüzde 8’in üstünde olabileceğini dile getirmekteydi. Ancak, kasım ayı verilerinin açıklanmasından sonra artık yüzde 8’in altında kalma olasılığı artmıştı ve nitekim gerçekleşme de biraz önce aktardığımız gibi yüzde 7.40 oldu.

Yüzde 7.40 korkulan düzeyden daha iyi, ne var ki başlangıçta öngördüğümüz orandan da 2 puandan daha fazla yukarıda. Yani, enflasyon hedefini yine ıskalamış durumdayız. 
Bir dizi gerekçe duyacağız şimdi; dünyadaki gelişmeler denilecektir, Gezi denilecektir, 17 Aralık denilecektir... Bu gerekçeler gerçekten etki etmiş olsun ya da olmasın; değiştirilemeyecek gerçek 2013 yılındaki tüketici fiyat artışının yüzde 7.40 düzeyinde oluştuğudur. 

Bu oran, hem öngörülene, hem 2012 yılındaki düzeye göre yüksek olmasına yüksektir, ama yine de geçmiş yıllarla kıyaslandığında çok düşük bir düzeye işaret etmektedir. En azından yine tek hanede kalınmıştır.

TÜFE böyle, ya HTFE?

TÜFE, yani tüketici fiyat endeksi TÜİK tarafından hesaplanan bir endeks. 2013 itibariyle 437 mal ve hizmet kapsanarak hesaplandı, bir ağırlıklandırma var tabii ki ve bu mal ve hizmetlerin fiyatından yola çıkılarak bulunan endeks bizi yüzde 7.40’lık fiyat artışına götürdü. 

TÜFE’ye alternatif sayılabilecek bir endeks daha var; Hızlı Tüketilen Ürünler Fiyat Endeksi, yani kısaca HTFE. Adı, bu endeksin tanımını da içeriyor adeta. Hızlı tüketilen ürünler, yani her ay mutlaka en az bir kez tüketildiği varsayılan ürünler dikkate alınarak hesaplanan bir fiyat endeksinden söz ediyoruz. Önce bu endeksin 2013 yılında ortaya koyduğu fiyat artışının yüzde 7.98 olduğunu belirtelim. Yani HTFE’deki artış, TÜFE’deki artıştan biraz yüksek. 

HTFE’yi Merkez Bankası danışmanlarından Zafer Yükseler tek başına hazırlıyor. Yükseler, HTFE’ye neden ihtiyaç duyulduğunu izah ederken şöyle bir değerlendirme yapıyor:
“2003 temel yıllı TÜFE’de 437 madde yer almaktadır. Bu maddelerin tümü incelendiğinde, bazı mal ve hizmetlerin belirli bir hanenin günlük yaşamına konu olmadığı, aylık ve yıllık tüketim harcamaları ile ilişkisinin oldukça zayıf olduğu görülmektedir. Örneğin; otomobil, televizyon, bilgisayar, koltuk ve yemek odası takımı vb. gibi ürünlerin satın alımı veya konutun boya ve badanası, doğalgaz abonmanlığı gibi harcamalar, hanenin aylık veya yıllık tüketim harcamasına konu olmayan, ancak 3-5 yıllık bir dönemde hanehalkı tüketimine konu olabilen harcama kalemleridir. Ayrıca, bu tür tüketim mallarının satın alınmasında, ilgili hanenin düzenli gelirinden ziyade, geçmiş dönem tasarrufları ile borçlanmanın daha ağırlıklı bir finansman kaynağı olduğu düşünülmektedir.    

Sıkça tüketilen mal ve hizmet, temsili hane tarafından ayda bir kez veya daha sıklıkla tüketilme olasılığı yüksek olan mal ve hizmetler olarak tanımlanmıştır. TÜFE’de yer alan 437 madde içinden bu tanıma uygun 148 madde seçilmiş ve bu maddelerin ortalama fiyatlarındaki değişimden yararlanılarak HTFE oluşturulmuştur. 148 maddenin TÜFE içindeki ağırlıkları toplamı yüzde 57.16’dır.” 

Takoz, zincir yakınması bitmeli

Türk halkı açıklanan resmi enflasyon oranlarına iki türlü bakar. Eğer oran yüksekse, “Bak, enflasyon ne kadar yüksek çıktı, zaten çarşı-pazardan belliydi” diye tahmininin ne kadar doğru olduğunun adeta teyit edildiğini görür ve bu açıdan mutlu bile olur. Yok eğer açıklanan resmi oran düşük gelirse ya da endekste düşüş söz konusu olmuşsa, bu kez de oranlara burun kıvırma başlar; “Zaten bu enflasyon nasıl hesaplanıyor biliyorum; zincir, takoz, çekme halatı, pinpon topu, bunları alıyorlar” derler, “Hesaplamada ekmek, peynir bile yok” diye de devam ederler. Sokaktaki vatandaş böyle söyler söylemeye de, zaman zaman ne yazık ki bu söyleme siyasiler bile katılır.

Enflasyon hesaplamasında hemen hemen tüm gıda maddeleri var. Eğer bir eleştiri getirilecekse, bu gıda maddelerinin ya da çok tüketilen diğer mal ve hizmetlerin ağırlıklarına dönük bir eleştiri söz konusu olabilir. Bizim de daha önce birkaç değindiğimiz, Zafer Yükseler’in de HTFE’yi oluştururken yola çıkma gerekçesi olan çok az tüketilen mal ve hizmetlerin ağırlığı gibi. 

Türkiye’de her ay otomobil alan, her ay beyaz eşya yenileyen, her ay evini boyatan, mobilya alan kaç hane var; hem olabilir mi zaten. Ama TÜİK’in hesapladığı TÜFE, Türkiye’deki toplam harcama üzerinden olduğu için bu mal ve hizmetler de kapsanıyor. Oysa Yükseler’in HTFE’si, her ay kullanıldığı varsayılan mal ve hizmetleri kapsıyor, dolayısıyla vatandaşın enflasyonuna daha yakın bir oran çıkıyor ortaya.   

HTFE’nin vatandaşın enflasyonunu ölçmede daha sağlıklı bir endeks olması, TÜFE’nin yanlış hesaplandığı anlamına gelmez; bunun altını bir kez daha çizelim. TÜFE, Türkiye’deki bütün hanelerin toplam harcamasındaki değişimi ölçüyor. Bütün hanelerin harcamasında tabii ki otomobil alımı da var, beyaz eşya alımı da var. Ama bu harcamalar öyle sık sık yapılan harcamalar değil. İşte bu aşamada HTFE daha da önem kazanıyor; çünkü, bir kez daha vurgulamakta yarar var, HTFE ile her ay en az bir kez tüketilen mal ve hizmetler dikkate alınıyor.

tablo-067.jpg

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar