2012'ye iyi başlıyoruz
Avrupa ve onun da etkisiyle dünya 2012'ye oldukça endişeli giriyor. Türkiye daha rahat.
Aralık ayında sanayi üretiminin önceki yılın aynı ayına göre yüzde 3,7 oranında yükselmesi sanayi üretiminin hızının devam ettiğini gösterdi. Bu rakamla yıl boyunca sanayi üretimi büyümesi yüzde 9'a çok yaklaşacak veya ulaşacak. 2010 yılının son aylarında sanayi üretimi baz etkisinin de desteğiyle yüksek artmıştı. Bu da 2011 sonu için negatif baz etkisi manasına geliyordu. Dolayısıyla, 2011 sonundaki yüzde dört büyüme ise bu kez 2010 yılının negatif baz etkisine rağmen yüksek geldi.
Daha önemlisi, yüzde 4 seviyesine yakın aylık büyüme, sanayi sektörünün momentumunun 2012 başında devam ettiğini gösteriyor. Bu 2012 yılı için iyi bir haber.
2012 için başka iyi haberler de var. Yurt dışındaki fırtınalara rağmen Türkiye'de hem tüketici güveni hem de reel kesim güveni sağlam gidiyor. Tüketici güven endeksi 2007 yılının ilk yarısı seviyelerinde seyrediyor. Tüketicinin yatırım meylini gösteren beyaz eşya alım isteği nisbeten düşük seviyede; ancak ilginç bir şekilde otomobil alım meyli tarihi yüksekliklerde.
Reel kesim güven endeksi 2008 yılı başları seviyesinde. Burada da tüketici güveniyle paralel bir görünüm var; şirketlerin yatırım yapma meyli oldukça yüksek. Bu durum, tüketici güveniyle birleştirildiğinde 2012 yılına iç talep açısından pek de zayıf girilmediği ortaya çıkıyor. Bu, ekonomik aktivite açısından oldukça olumlu. 2012 yılında Türkiye ekonomisinde faaliyetlerde (istikrar açısından istenildiği gibi) bir yavaşlamanın olacağı ancak bu yavaşlamanın bir sert iniş şeklinde olmayacağı ve seviye olarak aşırı bir yavaşlamanın da ufukta görülmediği manasına geliyor.
Dış talep de bu resmi destekliyor. Dış ticarete yönelik reel faaliyet seviyesini gösteren hacim endeksleri ithalatta 2010 yılındaki aşırı reel büyümelerin düştüğünü, ihracatta ise dış pazarlardaki daralmaya rağmen direncin devam ettiğini gösteriyor.
Yani, yerli şirketler bir taraftan iç pazarda ithalattan boşalan yeri doldururken diğer taraftan dış piyasalara da çalışıyorlar. Bunda TL'nin reel değerindeki düzeltmenin (düşüş yönünde) önemli desteği var. Eğer Türkiye 2011 dönemecine aşırı değerli kurla girseydi bu kadar rahat olamayacaktık.
Avrupa'nın (ve Amerika'nın) durumu 2012 yılında dünyann ayağına bağ olmaya devam edecek. Bu süreçte kurların desteği önemli. Tüketici ve reel kesim güveninin iyi idare edilmesi de.