2012 yılının ilk bilanço sezonu başladı...

UZMAN GÖRÜŞÜ
UZMAN GÖRÜŞÜ [email protected]

Zümrüt Can Ambarcı / Yatırım Finansman

Hisse Senedi piyasaları, Avrupa'daki borç krizi ve ABD'deki ekonomik  toparlanmayla ilgili endişelerin artmasına paralel olarak Nisan ayında zayıf bir performans sergiliyor.  Global piyasalarda sorunlu Avrupa ekonomilerine ilişkin kaygılar bir kez daha belirginleşirken, ABD'de geçtiğimiz hafta açıklanan tarım dışı istihdam verisinin beklentilerin altında kalmasıyla risk algılamalarında belirgin bir bozulma yaşanmış görünüyor. Özellikle İspanya'nın sıradaki sorunlu ülke olacağı endişesiyle bu ülkenin tahvil faizleri %6 seviyelerini aşarken Almanya'nın 10 yıllık tahvillerinin getirisi de güvenli liman arayışındaki artış nedeniyle ciddi oranda geriledi. Global piyasalardaki riskli varlıklardan kaçış modu, Nisan ayının ilk yarısında Türk hisse senetlerinin de zayıf bir performans sergilemesine neden oldu.  Morgan Stanley Capital International'ın (MSCI) endeks performanslarına baktığımızda Türkiye Endeksi'nin Nisan başından bu yana dolar bazında %4 oranında gerilediğini görmekteyiz. Fakat yılbaşından bu yana getiriye bakıldığında Türkiye Endeksi'nin hala %22 getiri ile gelişen ülkeler endeksinden iki kat daha fazla performans gösterdiğini görüyoruz. Biz global piyasalardaki oynaklığın bir süre daha devam etmesini ve İMKB'nin yönünde de belirleyici olmasını bekliyoruz. İspanya'ya ilişkin kaygıların artması satış eğiliminin belirginleşmesine neden olabilir. Diğer taraftan, önümüzdeki dönemde İMKB'yi etkileyecek en önemli içsel katalistin 2012 yılı birinci çeyrek bilançoları olacağını düşünüyoruz. 17 Nisan Salı günü Türk Telekom'un finansal tablolarını açıklamasıyla başlayan bilanço sezonu, konsolide sonuçların açıklanacağı 18 Mayıs'a kadar sürecek ve bu süreçte IMKB'de de şirketlerin açıkladıkları kâr beklentilerine göre bir hareket olacağını tahmin ediyoruz. Peki nasıl bir bilanço sezonu bekliyoruz 2012'nin ilk üç aylık faaliyetlerinden?

Bankacılık sektöründe 2012 yılı ilk çeyrek finansal sonuçları operasyonel karlılık açısından görece zayıf kalabilir. Başarılı olduğunu düşündüğümüz 2011 yılı dördüncü çeyrek sonuçlarının ardından bankaların Ocak-Mart döneminde elde ettiği karların geçen yılın aynı donemine göre bir miktar daha zayıf kalmasını bekliyoruz. Bunun en önemli nedeni  2011 yılı son çeyreğinde yükselen fonlama maliyetlerinin etkisini bu yılın ilk çeyreğinde görecek olmamızdır. Her ne kadar kredilerin daha yüksek fiyattan yeniden fiyatlanıyor olması marj tarafına olumlu katkı sağlasa da maliyet etkisinin daha ağır basmasını bekliyoruz. Bununla birlikte TÜFE'ye endeksli kağıtların getirisinin de 2011 yılı son çeyreğine kıyasla düşük olması da marjları bir miktar olumsuz etkileyebilir. Bankaların ilk çeyrek karının bir önceki yılın aynı dönemine gore %7 düzeyinde daralmasını, 2011 yılı dördüncü çeyreğine göre ise %20 civarında artış göstermesini bekliyoruz (temettü gelirlerinin ilk çeyrek finansallarına girmesine bağlı olarak).

Sanayi şirketleri tarafında ise gerek mevsimsel faktörler gerekse büyümede gözlenen ılımlı gerilemeye paralel olarak satış gelirlerinde ve operasyonel karlılıklarda önemli bir artış beklememekteyiz. Bununla beraber, yılın ilk üç ayında döviz sepetine karşı güçlenen Türk Lirası, şirketlerin kur farkı giderlerini azaltmasını ve bunun da net karlılıklarda pozitif bir etki yaratmasını beklemekteyiz.

Bu dönemde açıklanacak net kâr rakamlarının hisse bazında hareketlilik yaratması beklenebilir. Fakat unutulmamalıdır ki, önümüzdeki dönemde Avrupa borç krizi kaynaklı ve jeo-politik riskler ve piyasalarda bu risklerden kaynaklı dalgalanmalar devam edebilir. Yatırımcıların yatırım tercihlerini yaparken temkinli olması ve dalgalanmalarda en az zararla yola devam edebilmek için birikimlerin tek bir yatırım aracı yerine birden fazla yatırım aracına dengeli şekilde bölüştürülmesi de akıllı bir strateji olacaktır.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Euro nereye koşuyor? 03 Ağustos 2017