2012 için olumsuz sinyaller
Almanya'nın son tahvil ihracının beklenenin altında kalması ve Avrupa bankalarının içersinde bulunduğu durum, yeterli olmayan kendi tasarrufumuzu aldığımız dış kredilerle desteklemek zorunda olan bir ülke olarak bizi de olumsuz etkileyecek. 2012 yılı için OVP'da yer alan yüzde 4'lük büyümeyi yakalamamız bile mümkün olamayabilecek. Dün çeşitli alanlarla ilgili açıklanan TÜİK ve MB verileri de daralmanın sinyallerini ortaya koyuyor. 2012 için sinyaller olumsuz demek bu nedenle yanlış olmayacaktır.
Tasarruf oranımız yüzde 12'lerde ve yetersiz olduğu için dünyada likidite fazlası olan dönemlerde biz yabancıların tasarruflarını yurda getirerek, kendi tasarrufumuzla büyüyemeyeceğimiz bir büyümeye ulaşmayı başarabiliyoruz. Son on yıl içersinde uzun süre bu imkana sahip olduk. 2008-2009 yıllarında Amerika'dan başlayıp Avrupa'ya sıçrayan kriz döneminde bile az etkilenen bir ülke olarak büyümemizi sürdürebildik. Ancak, Yunanistan kriziyle başlayan ve önceki gün Almanya'nın 6 milyar euroluk tahvil ihracı hedefinin 3 milyar 640 milyon euroda kalmasıyla ortaya çıkan tablo 2012 yılı için hem Avrupa hem bizim için olumsuz sinyalleri artırdı. Güveni azalttı.
Şimdi Ali Babacan'ın bir süre önce yaptığı "Her şeye hazır olarak çok çok ihtiyatlı davranma döneminde olduğumuz" uyarısı son gelişmelerle bir kez daha yerini buldu.
Arkadaşımız Naki Bakır'ın haberi yabancıların Türkiye'deki toplam varlıklarının 514 milyar dolar olduğunu gösteriyor. Bunun önemli bölümü de Avrupalılara ait. O nedenle Avrupa'da yaşanacak bir durgunluk ve resesyon bizi doğrudan ve derinden etkileyecektir.
Avrupa bankaları sermaye yetersizliği içersindedir. Ve sermaye artırmak zorundadırlar. Ayrıca Yunanistan'a verilen borçlar, zarar yazdıkları varlıklar söz konusudur. Sermaye yaratmaları için bir yandan açtıkları sendikasyonları daraltacaklar, diğer yandan tahsilat yaparak rasyolarını düzeltmek için sermaye için imkan yaratmak zorunda kalacaklar. Bu da doğal olarak her yönlü daralmayı getirirken bize sağladıkları imkanların ve kredilerin kısılmasına neden olacaktır.
Türkiye bankaları bu yıl bugüne kadar 15 milyar 900 milyon dolarlık sendikasyon kredilerinin 13 milyar 500 milyon dolarlık bölümünü yenileme başarısı göstermiş durumda. Geri kalan 2milyar 400 milyon dolarlık bölümün müzakereleri sürüyor. Bunlar da yenilense bile büyümeyen yerinde sayan bir yapı söz konusu olacak. Gelecek yıl ise aynı başarının gösterilemeyeceği hakim düşünce.
Bunun yanı sıra bu yılın ilk dokuz ayındaki ihracatımızın yüzde 47'sini AB ülkelerine yapmış durumdayız. Gelecek yıl o alanda da bir daralma olması kaçınılmaz görülüyor. Bu 4-5 yıl öncesinde yüzde 56.3 seviyelerinde olan AB'nin ihracatımız içindeki payının 2012'de yüzde 45'lerin altına inebileceği tahminlerini getiriyor.
Dün açıklanan TÜİK ve Merkez Bankası verileri olumsuzluğun yaşanmaya başladığını iç piyasa siparişlerinde daralma, kapasite kullanımında geçen aya göre gerileme, konut satışlarında düşüş, otomativde önceki aya göre gerileme yaşadığımızı gösteriyor. Son gelişmeleri değerlendiren uzmanlar, Avrupada yaşanan olumsuzlukların, bizim 2012 tahminlerimizi de olumsuz etkileyeceğini öne sürüyorlar.
Orta Vadeli programda biz yüzde 4 büyüme öngörmekteydik. Bunun yüzde 2'lere inebileceği, hem dışarıda daralan likidite hem Avrupa'ya ihracattaki zorlanmanın yabancı para borçlanma faizlerini yükseleceği, bunun TL faizlerini de yukarı çekeceği, dövizde fiyat artışı sonucu getirebileceği bütün bunların bizi beklenenden daha zor bir 2012 ile karşı karşıya bırakacağı tahmin ediliyor. O nedenle Ali Babacan'ın Avrupa'da son gelişmeler yaşanmadan yaptığı uyarıların bugün daha önemli olduğunu söylemenin yanlış olmayacağı belirtiliyor. Bu daralmanın ortaya çıkacağı olumluluk ise cari açığın azalması olacaktır.