2012 için kontraryan bir bakış
Serhan YENİGÜN / Finansinvest
Piyasaları zor bir yılın daha beklediği artık herkesin malumu. Avrupa'nın borç krizinin çözümü konusunda kat etmesi gereken daha çok mesafe var, ancak zaman aleyhine daralıyor. İtalya başta olmak üzere İspanya, Fransa gibi büyük ekonomilere ek olarak Yunanistan gibi görece daha küçük ekonomilerde de 2012'nin ilk ayları önemli bir test niteliğinde geçecek. Fransa ve ek olarak Almanya, borç krizinin kendi üzerilerindeki etkilerinin yanı sıra çözüm sürecindeki lider rolleri ile de ayrıca mercek altında kalacak. Küresel ekonomilere ilişkin yavaşlama beklentileri ve Avrupa odaklı risklerin bulaşma potansiyeli de ayrıca tedirgin edici. Yurtiçinde ise, yüksek cari açık, çift haneli enflasyon, TCMB'nin sıkı para politikalarına paralel artan faizler TL varlıklar için başlangıcın pek de iç açıcı olmadığı bir yıl getiriyor.
Bütün meselenin fiyatlama olduğu ve beklentilerin önceden fiyatlandığı bir piyasa ortamında ise, bilinen ve belli bir yüzdede zaten fiyatlanan bu parametreler kimi analistlerce riskleri artırmak için fırsat olarak da düşünülüyor. 2012'nin zorlu bir yıl olacağını 2011'in neredeyse tamamında hesaplarına dâhil eden analistler varlık değerlerinde bir ayağa kalkma hamlesi için çok basit bir - iki tetikleyici gelişmenin yeterli olabileceğini düşünüyor. Avrupa'da borç krizinin çözümü konusunda adım atabilecek otoritelere olan güvenin yakın zamanda alınabilecek doğru kararlarla yeniden tesis edilmesi, İtalya ve İspanya başta olmak üzere yüksek itfa yükü olan ülkelerin kendi imkânlarıyla ya da Avrupa Merkez Bankası veya IMF kanalıyla kaynak yaratmaları, ABD'de makro ekonomik performansın kalıcı bir düzelme eğilimine ikna edecek şekilde ilerlemesi gibi gelişmeler bu konuda ilk kıvılcımı ateşleyebilir. Türkiye'de ise, cari açıkta beklenen düzelmenin Kasım 2011 rakamlarıyla beraber kendini göstermesi, şu anda soru işaretleri ile izlenen TCMB'nin TL'yi destekleme amaçlı politikalarının sonuç vermeye başlaması, 2012'de GSYİH'da beklenen yavaşlamanın korkulan boyutta olmayabileceğine dair göstergeler ise domestik çapta piyasalara yeşil ışık yakabilir.
Artı ve eksilerin her yatırımcının terazisinde farklı bir dengede ağır bastığı, arz ve talebin de zaten bu şekilde oluştuğunu düşündüğümüzde, 2012'nin fırsatlarıyla olduğu kadar göz ardı edilemeyecek boyuttaki riskleri ile de beraber gelmesi ilk başta temkinli kalmayı gerektiriyor. Kolaya kaçarak sadece ilk bakışta görünene inanmak defansif kalmayı tercih eden yatırımcılar için doğru bir strateji olabilir. Bu profildeki yatırımcılar 2012'nin ilk aylarını kenardan izleyeceklerdir. Ancak, olası fırsatları değerlendirmek ve trene son binen olmaktan kaçınacak risk sever maceracı profiller için 2012'nin ilk ayları hareketli geçeceğe benziyor.