2012, en düşük enflasyon rekoruyla kapandı

Alaattin AKTAŞ
Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ [email protected]

 

 

 
2012'yi olumlu anlamda bir rekorla geride bıraktık. 2013'te enflasyonun düzeyini büyük ölçüde iç talebin ne ölçüde canlanacağı, daha doğrusu bu canlanmaya ne kadar izin verileceği belirleyecek.
 
TÜFE'de 2003 yılını baz kabul eden yeni seri enflasyon hesaplamasına göre şimdiye kadarki en düşük gerçekleşme geçen yıl sağlanmış oldu. 2012, son sekiz yıl itibariyle en düşük enflasyonla kapatıldı.
 
TÜFE, 2012'de tahminlere paralel bir düzeyde, yüzde 6.16 düzeyinde oluştu. Aralık ayı da yine tahminler doğrultusunda yüzde 0.38 olarak geldi. 
 
Tüketici fiyatları 2005 yılında yüzde 7.72, 2006'da yüzde 9.65, 2007'de yüzde 8.39, 2008'de yüzde 10.06, 2009'da yüzde 6.53, 2010'da yüzde 6.40, 2011'de ise yüzde 10.45 artış göstermişti. Yani, TÜFE bu dönemde peş peşe iki yıl, 2010'daki yüzde 10.45 ile en yüksek ve geçen yıl yüzde 6.16 ile en düşük artışı göstermiş oldu.
 
2013'te yüzde 5'e iner mi?
 
2012'yi olumlu anlamda bir rekorla geride bıraktık. Orta vadeli programda yüzde 7.4 olarak tahmin edilen 2012 TÜFE artışı, bu tahminin çok altında kaldı.
 
Artık önemli olan 2013 ve sonrası... Bu yıl da dahil üç yıllık dönem için öngörülen TÜFE artışı yüzde 5 düzeyinde. 2014 ve 2015'i bir yana bırakalım, bizim için çok uzun vade sayılır o yıllar, bu yıl ne olur; yüzde 5'i tutturma şansımız var mı, ona bakalım.
Bu yılki gidişata baz oluşturacak oranları görebilelim, diye tabloda 2012'nin aylık gerçekleşmesini özellikle vermek istedik. 
 
Geçen yılın ilk çeyreği, bu yıl için bir anlamda tehlike oluşturuyor. Geçen yıl ilk üç ayda sırasıyla yüzde 0.56, yüzde 0.56 ve yüzde 0.41'lik, görece düşük sayılabilecek artışlar gerçekleşmişti. Bu yıla ise tütün mamullerine gelen yeni zamla girdik. 
 
Denilebilir ki, ocak ayı artışının geçen yılın üstüne çıkacağı şimdiden kesin gibi. Dolayısıyla ocak ayını geride bıraktığımızda yıllık TÜFE, çok büyük olasılıkla yüzde 6.16'nın üstünde oluşacak. 
 
Öyle görünüyor ki bu eğilim, ilk çeyrek boyunca sürecek. Nisanda ise geçen yılki yüzde 1.52'lik yüksek artış bu kez eğilimi bir anda ve keskin bir şekilde tersine çevirecek. Yıllık oran, bir anda gerileyecek. 
 
Mayıs, haziran ve temmuz ayları ise hemen her yıl olduğu gibi fiyatların ya çok az arttığı ya da gerilediği aylar. Bu yıl da benzer bir eğilimin ortaya çıkması güçlü olasılık. Ağustosta da geçen yıllardan çok farklı bir gerçekleşme beklenmiyor.
 
Eylül ve ekimde geçen yıl yüzde 1'in üstünde oranlar görmüştük. Son iki ayı ise görüldüğü gibi çok düşük oranlarla geçtik. 
 
Sonuç olarak bu yıl ilk çeyrekte yukarı doğru giden, nisanda gerileyen, izleyen dört
ayda yatay seyreden, eylül ve ekimde yine bir miktar gerileyen, kasım ve aralıkta ise yeniden yükselen bir eğri görebiliriz. 
 
Yılın tümünü yüzde 5 düzeyinde kapatmak pek mümkün görünmüyor. Kemikleşmiş enflasyonumuz ne yazık ki daha yukarıda. Dolayısıyla bu yıl da en iyi olasılıkla geçen yılki kadar bir enflasyon gerçekleşmesi sürpriz olmaz.
 
Kuşkusuz bir de Türkiye'nin "yönetip yönlendiremediği" fiyat hareketleri var; petrol fiyatları gibi...
 
Enflasyonun düzeyini büyük ölçüde iç talebin ne ölçüde canlanacağı, daha doğrusu bu canlanmaya ne kadar izin verileceği belirleyecek. Merkez Bankası 2013'te kredi artışı konusunda yeni önlemleri uygulamaya koyacağını çok önce açıklamış durumda.
 
Enflasyonun alıp başını gitmesine kayıtsız kalınması söz konusu değil. Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan ile Başbakan Yardımcısı Ali Babacan ve Babacan'ın desteklediği Merkez Bankası yönetimi arasındaki didişme devam edecek. Gerçi bu didişmenin galibi baştan belli ya...
 
Ama hep söylüyoruz, Türkiye'de 2013 ekonomi politikalarını ekonomik gidişat belirlemeyecek; 2013, Türkiye Cumhuriyeti'nde ilk kez denenecek Cumhurbaşkanlığı seçiminin öncesindeki yıl. Ve 2014'e hazırlık için son yıl!

 

aaktas04012013.jpg

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar