2011'de elektrikli otomobil sektöründe beklenen 10 trend
Elektrikli otomobil yakın bir süre sonra çok daha yoğun bir şekilde hayatımıza girecek. Bu değişime ne kadar hazır olduğumuzu ise, yaşanacak deneyimler ortaya koyacak. ABD merkezli araştırma şirketi Pike Research sektörde yaşanacak olası gelişmeleri araştırmış. Pike Research araştırmasına göre 2011 yılında elektrikli otomobil sektöründe ortaya çıkacak 10 trend şöyle:
1. Elektrikli otomobil kullananların büyük bir bölümü, bu araçları satın almayacak, fakat kiralayacak
Araba kiralama hizmetleri, taksiler ve araba paylaşma programları elektrikli otomobillerin ilk deneme sürecinde etkili olacak. Şirketlerin üretim kapasitelerini artırmaya çalışacakları 2011 yılında, Nissan Leaf, Chevrolet Volt, Mitsubishi i-MİEV gibi markaların sayısı oldukça sınırlı olacak. Dolayısıyla elektrikli otomobilde niş piyasadan seri üretime geçene kadar otomobil kiralama, otomobil paylaşım programları ve taksi programları önemli bir rol oynayacak. Avis, Hertz gibi otomobil kiralama şirketleri, filolarına elektrikli otomobillere dahil etmeye başladılar. Londra, New York, Tokyo ve San Fransisco başta olmak üzere, birçok şehirde elektrikli taksilerin sayısı artacak.
2. Otomobil üreticileri, bir aracın tam olarak şarj olması için gereken sürenin uzunluğu konusunda tepki alacaklar
Sürücülerin büyük bir bölümü elektrikli otomobillerini geceleri şarj etmeyi tercih edecekler. Fakat otomobil acil olarak şarj edilmesinin gerektiği zamanlarda, bazı sorunlar gündeme gelebilecek. Şarj ekipmanlarının büyük bir bölümü Otomotiv Mühendisleri Birliği tarafından belirlenen Level 2 yani hızlı şarj sunuyor. Bu seviyenin azami şarj oranı 7.2 kW, ücreti ise bin-2 bin dolar arasında. Fakat bugün piyasaya sunulan Nissan Leaf, Chevrolet Volt veya Mitsubishi i-MiEV'in Level 2'de şarj edilmesi henüz mümkün değil. Bu durum otomobiller ilk geliştirildiğinde, standardın henüz belirlenmemiş olmasından ve üreticilerin temkinli davranıp daha ucuz bir yöntemde karar kılmalarından kaynaklanıyor. Dolayısıyla şarj ekipmanının baterilere verdiği maksimum oran 3.3 kW'la sınırlı kalıyor. Nissan Leaf için, 4 saatten daha az sürede gerçekleşmesi gereken şarj, 8 saati buluyor. Bu nedenlerden solayı, otomobil üreticilerinin, araçlarını Level 2 oranını destekleyecek şekilde yenilemeleri gerekecek.
3. Stop-start araçların sayısı artacak
Start&Stop (çalıştır-durdur) sistemi adı verilen araçlar, yakıt tüketiminde önemli bir tasarruf sağlarken, karbon emisyonunun azaltılmasında önemli bir rol oynuyorlar. Araç trafikte durduğunda motorun kendi kendine stop edilmesi esasına dayanan sistem sayesinde, geleneksel araçlara oranla yüzde 8 ila 15 arasında yakıt tasarrufu sağlanıyor. Stop-start araçlar, elektrikli motora sahip olmadıkları için hidrid sınıfına girmiyorlar. Stop-start teknolojisine sahip olan araçların ABD pazarına ilk girişi 2010 yılında gerçekleşti. Bu sistemin 2011 yılında daha da önem kazanması bekleniyor.
4. Şarj istasyonlarının büyük bir bölümü kısa vadede atıl yatırım olarak kalacak
ABD hükümetinin verdiği desteğin sonucunda, restoran girişlerinde, çevre yollarında ve benzincilerde çok sayıda şarj istasyonu kuruldu. Yoğun bir şarj ekipmanı ağının kurulması elektrikli otomobil sahipleri ve otomobil üreticileri açısından olumlu bir gelişme olsa da, şarj ekipmanı sahipleri açısından kısa vadede karlı bir yatırım gibi görünmüyor. 2011 ve 2012 yıllarında elektrikli otomobil kullanım oranı, bu şarj istasyonlarının kara geçebilmesi açısından yetersiz kalacak. Öte yandan, elektrikli otomobil sahiplerinin büyük bir bölümü, zaman kazanmak açısından araçlarını evde şarj etmeyi tercih edecekler.
5. Yakıt pili ile çalışan araçların satışı hızla artacak
Elektrikli otomobil denince akla, aküsü prizde şarj edilen otomobil geliyor. Ama hidrojenli yakıt hücresiyle çalışan araç da aslında elektrikli otomobil sınıfına dahil. Yakıt hücresi prensipte pil gibi çalışıyor, fakat pil gibi yeniden şarj ihtiyacı bulunmuyor ve yakıt verildiği sürece elektrik ve ısı enerjisi üretebiliyor. Toyota, Daimler, Hyundai ve GM'nin de aralarında bulunduğu otomobil üreticileri 2015 ya da daha öncesinde yakıt pili ile çalışan otomobilleri piyasaya çıkarma sözü verdiler. Hyundai, Honda ve Daimler 2011-2012 yılları arasında sınırlı sayıda üretim geçekleştireceklerini açıkladılar. Daimler yakıt hücreli prototipi B-Class'ı kiralamaya başladı. Honda, 2008 yılından bu yana ürettiği FCX Clarity FCV'yi bugüne kadar 50 müşterisine ulaştırdı ve toplamda 200 adet üretim gerçekleştireceğine dair söz verdi. Hyundai 2012'de sınırlı sayıda üretime başlayacağını açıkladı.
6. Birgün herhangi biri herhangi bir yerde elektrikli otomobille kötü bir deneyim yaşayacak ve medyanın buna tepkisi çok abartılı olacak
Diğer her araçta olabileceği gibi, elektrikli otomobillerde de bir sorun yaşanabilir, fakat elektrikli otomobiller "yeni" bir teknoloji olduğu için tüm sanayi ve medya tarafından yakından izleniyor. Dolayısıyla bu yeni teknolojiyi çok fazla desteklemeyenler, en küçük bir sorunu abartılı bir şekilde yansıtmayı tercih edecekler.
7. İleri teknoloji pil arayışları, sektörde şirket evliliklerinin artmasına neden olacak Son yıllarda kamu ve özel sektörde ileri pil teknolojisine yönelik önemli araştırmalar gerçekleştiriliyor. Lityum titanat, polimer, demir fosfatın yanı sıra, rekabetçi teknolojiler nikel metal hibrit (NiMH), kurşun asit özellikli (VRLA) aküleri kapsıyorlar. Şubat 2009 yılında yürürlüğe giren ve vergi indirimi, işsizlik sigortasının kapsamının genişletilmesi, eğitim, sağlık ve altyapı alanlarında harcamaları öngören American Recovery and Reinvestment Act (ARRA) enerji depolama araştırmalarına 1.5 milyar doların üzerinde bütçe sağladı. Bu teknolojilerin bir kısmı yakın zamanda laboratuardan çıkıp, fabrikaya girecek. Sonuç olarak pil şirketleri açısından pazar doymuş durumda ve daha fazla bağımsız şirketi içine alabilecek durumda değil. Otomotiv ve ağ enerjisi depolama şirketleri tüm ihtiyaçlarına cevap verebilecek tedarikçi arayışındalar. Dolayısıyla 2011 yılı, teknolojilerini bir araya getirmek ve müşterilerine daha iyi hizmet sunmak isteyen şirketler arasında evliliklere sahne olacak.
8. "Sürüş endişesi"nin bir efsane değil, gerçek olduğu ortaya çıkacak
Elektrikli otomobil kullanımında yaşanan en büyük endişe, ulaşılması gereken noktaya gelmeden pilin bitmesi. Şarj istasyonlarının sayısı ise benzin istasyonlarına kıyaslanamayacak kadar az. Dolayısıyla, elektrikli artaç sahiplerinin büyük bir bölümünün uzun yolculuklar için ikinci bir otomobillerinin olacağı veya otomobil kiralayacakları tahmin ediliyor.
9. En fazla satan elektrikli otomobiller dört tekerlekli olmayacak
Bisiklet, scooter ve motosikleri kapsayan iki tekerlikli elektrikli araçların uzun bir süre daha, dört tekerlekli araçlardan daha fazla satacağı tahmin ediliyor. Pike Research'ün tahminlerine göre 2011 yılında Asya'da 53 milyon adet iki tekerlekli elektrikli araç satılacak. Bu oran ABD'nin hafif-hizmet otomobil pazarının üç katından daha fazlasına denk geliyor. 48 milyon satış gerçekleşmesi beklenen Çin, en büyük pazar olarak değerlendiriliyor. 2011'de Kuzey Amerika'da dört tekerlekli elektrikli otomobil satışlarının, iki tekerlekli araçların sekizde biri oranında olması bekleniyor. Aradaki farkın 2015 yılında ise 2'de 1 oranına ineceği tahmin ediliyor. 2011'de Kuzey Amerika'daki iki tekerlekli elektrikli araçların yüzde 97'sini e-bisikletler oluşturacak. Bu üstünlük 2016'ya kadar devam edecek. İki tekerlekli araçların en hızlı büyüyeceği pazarlar ise Ortadoğu ve Afrika olacak. Bu iki pazarın 2009-2016 yılları arasındaki toplam büyüme oranı yüzde 54 olarak gerçekleşecek. İki tekerlekli elektrikli araçların en önemli özelliği pillerinin değiştirilebilmesi ve herhangi bir şarj istasyonuna gerek duymamaları.
10. Elektrikli otomobilde kitle üretimine geçildiğinde, şarj ekipmanlarının manzarası ciddi bir değişim geçirecek
Bugün kurulu olan elektrikli otomobil ekipmanlarının büyük bir bölümü küçük şirketler tarafından sağlanıyor. Bu şirketler, vergi indirimleri ve devlet destekleri sayesinde yüksek marjlardan faydalandılar. 2011 yılında ise Eaton, GE, Leviton ve Siemens gibi büyük şirketlerin piyasaya girmesi; inovasyon ve üretim kapasitelerinin artması sayesinde fiyatların düşmesi bekleniyor. Bu şirketlerin enerji verimliliği alanında da deneyimli olmaları çok önem taşıyor. 2011 yılında küresel elektrikli otomobil ekipmanı ticaret hacminin 300 bin doları bulması; 2014 yılında ise bu rakamın 1 milyon dolara ulaşması bekleniyor.