2010 Yılında Ortaya Çıkabilecek Üç Tema

UZMAN GÖRÜŞÜ
UZMAN GÖRÜŞÜ [email protected]

Yapı Kredi Yatırım / Murat Berk

Geçen haftaki yorumumuzda bahsettiğimiz gibi, 2009'un başlarında piyasalar açısından iyimser bir görüş benimsememize rağmen genel beklentiler kötü bir sene olacağı şeklindeydi. Bizce içine düşülen yanılgı çok da parlak olmayan ekonomik görünümün piyasalar açısından da kötü bir sene getireceği inancıydı. Hatırlanacağı gibi 2009 yılı boyunca depresyon, çöküş ve deflasyon gibi uç senaryolardan bahsediliyordu.

2009 yılı -bizim de beklediğimiz gibi- ekonomi açısından zor, fakat piyasalar açısından çok parlak bir sene oldu. Bunun en önemli nedeni ise büyük ölçüde makro verilerin kötüleşme hızında yavaşlamaya işaret etmesi ile piyasaların genelde geleceği iskonto eden mekanizmalar olmasıydı.

Önceki yorumlarımızda da belirtmeye çalıştığımız gibi yükseliş trendini sekteye uğratabilecek çeşitli risklerin artmaya başladığını fakat trendin değiştiğini söylemek için erken olduğunu düşünmeye devam ediyoruz.

Ana görünümü etkileyecek çapta önemli bir veri açıklanmamış olsa da, "riskli varlıklar" (hisse senedi ve emtia piyasası) üzerindeki satış baskısının 2010 içinde zaman zaman artabileceğini düşünüyoruz.

Öte yandan, gelen verilerin küresel ekonomide toparlanmasının zayıf kalabileceğine yönelik sinyaller vermesi ve enflasyondaki seyrin halen olumlu olması merkez bankalarının "çıkış stratejileri" konusunda aceleci davranmayacaklarını düşündürüyor. Bu da "riskli varlıklar" açısından olumlu bir dinamik olmaya devam ediyor

Yılın başından (ve özellikle de Mart ayından) beri ciddi yükselişler yaşamış olan çoğu "riskli varlıklar, 2010 yılında toparlanmanın çok zayıf kalmamasının yanında (enflasyonist baskı yaratmaması için) çok da güçlü olmaması gibi bir ikilem içinde kalabilecek gibi görünüyor.

En basitleştirilmiş haliyle iki uç risk içinde ekonomilerin tekrar dip yapması bir uçta yer alırken, diğer uçta ise dünyada para politikalarının gereğinden erken normalleşmesi yer alıyor. Piyasa kaynaklı riskler arasında ise mali piyasalarda bu sene getirilerin çok iyi olması ve oynaklığın giderek azalmasının aşırı risk alımını teşvik etmiş olabileceği olasılığı var.

Arka planda henüz ana görünümü (büyük resmi) etkilemeyen ama ilerde daha fazla tartışılması muhtemel olan bazı gelişmeler yaşanıyor. Bunlara son olarak bazı Avrupa ülkelerinin kredi derecelendirmelerinde yaşanan düşüşleri örnek gösterebilirz.

Geçen haftaki yorumumuzda bahsettiğimiz gibi, 2010 yılının ekonomi açısından daha iyi fakat bazı piyasalar açısından daha zor olması ihtimali var. Hem fiyatların ciddi oranda yükselmiş olması hem de çoğu zaman geleceği satın alan piyasaların bu defa 2011 ve sonrasına ilişkin olası sorunları fiyatlanmaya başlayabilme ihtimalini göz önünde bulundurmamız gerekiyor.

Bu neden ile geneli itibariyle 2010 yılı piyasalar açısından 2009'a nazaran daha zor geçebilir. 2010 yılında ortaya çıkabilecek üç tema ise şöyle:

1) Aktif sınıfları ve bu sınıfların kendileri arasındaki ayrışmanın artması.

2) Bazı ülkelerin borç sürdürülebilirliğine yönelik endişelerin tekrar artmasının, 2010'un yatırım temalarından biri haline gelebileceğini de eklememiz gerekiyor. Piyasaların zaman zaman bazı ülkelerin mali sıkılaşmasını ve bunun ekonomik ve sosyal maliyetine katlanıp katlanamayacaklarını test etmesi söz konusu olabilir. Bu bağlamda ülke CDS performanslarının takibi daha fazla önem kazanabilir.

3) Ayrıca, son yıllarda her döngünün kendi köpüğünü (örneğin 1998-2000 arası Nasdaq, 2003-2006 arası bazı ülkelerin emlak piyasaları) yarattığı örneğinden hareketle bu döngünün köpüğü olacak mı, olursa hangi aktif olabilir sorusu ön plana çıkıyor. Tarihe ve içinde bulunduğumuz konjonktüre baktığımızda altın zaman içinde bir sonraki köpük haline gelebilir mi sorusu akla geliyor.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Euro nereye koşuyor? 03 Ağustos 2017