2009'da dipten tepeye, 2010'da tepeden dibe mi?

Alaattin AKTAŞ
Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ [email protected]

Türkiye İstatistik Kurumu'nun dün açıkladığı GSYH verileri, son tahminlerden çok daha iyi bir tablonun varlığına işaret ediyor. Biz, yaklaşık iki ay önce kimilerine göre iyimser bir tahmin dile getirmiş ve son çeyrekte yüzde 5 büyüme olabileceğini vurgulamıştık. Bu oranın gerçekleşmesi durumunda da yıllık küçülmenin yüzde 5.2'de kalabileceğini belirtmiştik. TÜİK'in açıklamasına göre, son çeyrekteki büyüme yüzde 6'ya ulaştı, yıllık küçülme de yüzde 4.7'de kaldı. Ancak, yıllık oranın yüzde 4.7'ye inmesini sağlayan, yalnızca son çeyrek büyümesinin düzeyi değil. Hem 2008 yılının, hem de geçen yılın ilk üç çeyreğinin rakamları revize edildi. Bu revizyon olmasaydı, 2009 küçülmesi bizim tahminimize çok yakın bir düzeyde, yüzde 5.1 oranında gerçekleşecekti.

Yandaki grafikte de çok açık bir şekilde görüyoruz; GSYH'nin bir önceki yılın aynı çeyreğine göre değişimi 2008 yılı başından 2009'un sonuna kadar olan dönemde tam bir V çiziyor. V'nin ucu, bu yılın ilk çeyreğinde de yükselmeye devam edecek. Umulduğu gibi çift haneli bir oran görme şansımız pek yoksa da, en azından iki gün önce de dile getirdiğimiz gibi yüzde 8.5-9,0 dolayında bir gerçekleşme sürpriz olmayacak. Bu yüksek oran, tümüyle baz etkisinden kaynaklanacak. İşte o baz etkisi, zaman içinde aleyhe dönmeye başlayacak. Çünkü GSYH, 2009 yılında dipten yavaş yavaş tepeye çıkmıştı.

Geçen yılın son çeyreğindeki yüzde 6'lık büyüme, 2008'in aynı dönemindeki yüzde 7'lik daralmaya "rakamsal tepki" olmaktan öte pek bir anlam ifade etmiyor. Ekonomi, 2008'in son çeyreğinde yüzde 7 küçülmese, 2009'un son çeyreğinde de yüzde 6 büyüme söz konusu olmayacaktı. Hem, geçen yıl son çeyrekteki GSYH'nin, önceki yıla göre yüzde 6 artmış olmakla birlikte, 2007'nin halen yüzde 1.4 altında bulunduğu da gözden uzak tutulmamalı.

2009'daki olumsuz tablo, ilk çeyrekte zirve yapmıştı. GSYH, geçen yıl ilk çeyrekte önceki yılın yüzde 14.5 altında kalmıştı. Küçülme ikinci çeyrekte yüzde 7.7'ye, üçüncü çeyrekte yüzde 2.9'a indi, son çeyrek ise yüzde 6'lık bir artışa konu oldu. Yani, 2009'da dipten tepeye doğru çıkan bir grafik izledik. Bir başka ifadeyle geçen yıl, 2010'a baz oluşturan rakamlar giderek iyileşti. İşte bu durum, 2010 için sıkıntı oluşturmaya aday görünüyor.

Bu yıl, geçen yılki göreli iyileşmenin etkisiyle tepeden dibe doğru inen bir grafikle karşılaşabiliriz. Bu noktada en temel soru şu; bu yıl için dip oran ne olacak? Yani yılın son çeyreğine geldiğimizde, geçen yılın yüzde 6'lık büyümesinin etkisiyle negatife düşecek miyiz, düşmeyecek miyiz, kaygı duyulan bu.

İki gün önce de dile getirdik. Bu yıl ilk çeyrek büyümesini yüzde 8.5 dolayında beklemek gerek. Büyüme oranı ikinci çeyrekte yüzde 4, üçüncü çeyrekte yüzde 1.5 dolayında beklenmeli.

Ya son çeyrek… Daha önce son çeyrek için yüzde 2.0-2.5 arasında bir daralma riski bulunduğunu belirtmiştik; geçen yılın son çeyreğindeki büyümenin yüzde 6'ya ulaşması, yani bazın yükselmesi yüzünden, bu yılın son çeyreğine ilişkin küçülme olasılığını yüzde 2.5'in üstüne taşımak durumu ortaya çıktı.

Yüzde 3.5'i yakalamak kolay değil

Hükümetin 2010 yılı GSYH artış öngörüsü yüzde 3.5. Eldeki veriler, bu orana ulaşmanın zor olacağını gösteriyor. Belirleyici oran, son çeyrek olacak. Son çeyrekte küçülme yaşanmazsa yıllık gerçekleşme yüzde 3.0-3.5 arasında oluşabilir. Ancak son çeyrekte yüzde 2.5 dolayında bir küçülme ortaya çıkması durumunda, yıllık büyümede hedefe ulaşılamayacak ve gerçekleşme yüzde 2.5-3.0 arasında kalacak demektir.

Ekonomiye bir sihirli değnek dokunur ve son çeyrekte büyüme sağlanırsa, tabii ki o zaman yüzde 3.5'lik hedefin de üstüne çıkılacaktır.

Sanayi ve ihracatın durumu

Bu yılın son çeyreğinden söz ederken, bir yıl sonrasına işaret etmiyoruz, şunun şurasında son çeyreğe altı-yedi ay kaldı. Gerçi, ekonominin altı-yedi ay sonraki performansını şimdiden tahmin etmek de pek kolay sayılmaz; ancak, özellikle sanayi üretimi ve ihracatta ortaya çıkan tablo önemli sinyaller veriyor. İmalat sanayi geçen yılın son üç ayıyla bu yılın ilk üç ayında neredeyse aynı kapasite kullanım oranıyla çalıştı. Yani bir iyileşme yok. Bağlı olarak sanayi üretimi de yatay seyrediyor.

Üretimi tetikleyecek mekanizmalar belli; ya iç tüketimi artırmak durumundayız, ya ihracatı. İç tüketimde şimdilik pek umut yok, ihracatta var mı peki, onda da yok. TÜİK, dün şubatın dış ticaret verilerini açıkladı ve gördük ki ihracat artmak bir yana, az da olsa azaldı. TÜİK dışındaki kuruluşların farklı bazlardaki rakamlarına pek itibar etmemek gerekiyor, asıl olan TÜİK verileri.

İhracat şubatta geçen yılın yüzde 1.3 altında, iki aylık gerileme yüzde 0.8 düzeyinde. İthalat ise şubatta yüzde 28, iki ayda yüzde 26 artmış durumda.

Görüldüğü gibi ihracat yerinde sayıyor ve üretime ivme kazandıracak, üretimin lokomotifi olabilecek bir güce sahip görünmüyor. Sanayi üretimi yılın ilk aylarındaki kulvarın dışına olumlu anlamda çıkamazsa, geçen yıla göre değişim giderek hız kesecek, bu da GSYH'ye yansıyacak demektir.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar