2009'da cari açık nasıl seyreder?

Alaattin AKTAŞ
Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ [email protected]

Yüksek cari işlemler açığı, yıllarca Türkiye ekonomisinin yumuşak karnı olarak nitelendirildi. Son zamanlarda daha moda bir ifade biçimi bulundu; cari açığın, ekonominin aşil topuğu olduğu dile getirildi. Yüksek cari açık yüzünden Türkiye ekonomisinin 200 kilometre hızla duvara çarpan bir otomobil durumuna düşebileceği gibi endişeler mevcuttu. Ama Merkez Bankası önceki gün ödemeler dengesinin eylül rakamlarını açıkladığında gördük ki, ocak-ağustos döneminde aylık ortalama 4.3 milyar dolar olan açık, eylül ayında 914 milyon dolara inmiş. Açık, geçen yılın aynı ayında 2.3 milyar dolardı. Bu yıl eylülde verilen açık, 2005 yılının ekim ayından bu yana geçen yaklaşık üç yılın en düşük açığına da işaret ediyor.

Nedir bu gelişmenin sırrı, cari açığa karşı bir dizi önlem mi yürürlüğe konuldu? Tabi ki ortada ne sır var, ne alınmış bir önlem. Ekonomi, kendi dinamikleriyle hareket etti ve bu tablo ortaya çıktı.

Küresel finans krizini ithal edeceğimiz çok açıktı. Hep söyleniyor, yazılıyor; finans sistemimiz sağlam, ama reel sektör bu krizden çok etkilenecek, diye. Nitekim bunun işaretleri de ortada. Ekonomik büyümenin yavaşlaması, hatta küçülme, başka bir ifadeyle ekonominin büzülmesi sürecine girmiş görünüyoruz. 2008'in tümünü krizden önceki dönem sayesinde artıda bitirme şansımız varsa da, 2009 açısından durum pek parlak değil.

Büzülen ekonomi, yüksek cari açığı da onarıyor. Geçmişte bunu üç kez yaşadık.

1993 yılında 6.4 milyar dolar olan cari açık, kriz yaşadığımız 1994 yılında 2.6 milyar dolar fazlaya dönüştü.

Asya krizinin patlak verdiği 1998 yılını 2 milyar dolarlık cari fazlayla kapattık. Oysa bir önceki yıl 2.7 milyar açığımız vardı.

Cari açıktaki dalgalanmayı, son olarak 2001 krizi sürecinde gördük. 2000'de, 9.9 milyar dolarla o döneme kadarki yılların rekorunu kıran cari açık, 2001 krizinin yaşandığı yıl 3.8 milyar dolar fazlayla kapandı.

Bu üç dönemin ortak bir özelliği var. Türkiye ekonomisi bu dönemlerde küçüldü. Şimdi yeni bir krizin içindeyiz. Üstelik bu kriz, kendi kendimize yarattığımız 1994 ve 2001 krizlerinden ve 1998 krizinden çok daha derin. Dünya kendine gelemeden, bizim de sorunlardan arınmamız mümkün değil. Dünyayı da etkileyemeyeceğimize göre...

Daha krizin ayak seslerini ancak duyuyorduk ki; eylül ayında üretim hızla geriledi, dış ticaret hacmi ithalat daha çok yavaşladığı için daraldı, kapasite kullanımı ekimde iyice düştü, reel sektör kuruluşları üretimlerine bir bir ara vermek durumunda kaldı ve cari açık beklenmeyen ölçüde küçüldü.

Son üç krizin bize öğrettikleri ve bu krizin derinliğini dikkate alırsak bizi nasıl bir 2009 bekliyor dersiniz?

Öyle görünüyor ki, 2009 için öngördüklerimizi hemen hemen tümüyle revize etmek durumundayız. Bunların başında da büyüme ve cari açık hedefi geliyor. 2009 yılında büyümenin yüzde 4'e ulaşması hiç mümkün görünmüyor. Biz, yılın tümünde daha düşük bir büyümeye dünden razı olalım; çünkü gidişat ekonominin gelecek yıl ciddi bir küçülme riski taşıdığını gösteriyor.

Ekonominin çok az büyüyebildiği, belki küçüldüğü bir dönemde tabii ki öngörülen 50 milyar dolar cari açık söz konusu olmayacak. Bu yıl eylüldeki yıllık açık bile, ağustostaki yıllık açığın altında kaldı. Ekonomideki büzülme ve enerji faturasındaki hafiflemenin etkisiyle 2009'un cari açığı da azalacak. Henüz tahmin yapmak için erken bir dönemde bulunuyorsak da, şu anki tabloya göre, 2009 cari açığının 20-25 milyar dolara kadar inebileceğini, büyüme performansına göre bu rakamın daha aşağıda oluşmasının bile söz konusu olacağını söyleyebiliriz.

Yumuşak karın ya da aşil topuk derdinden kurtuluyoruz; ama ne pahasına? Büzülen ekonomi, işsizlik ve gelir dağılımı sorununu nerelere taşıyacak?

Cari Denge (Milyon $)

1993  -6.433 

1994  2.631 

1995  -2.339 

1996  -2.437 

1997  -2.638 

1998  2.000 

1999  -925 

2000  -9.920 

2001  3.760 

2002  -626 

2003  -7.515 

2004  -14.431 

2005  -22.137 

2006  -31.893 

2007  -37.694 

2008 (*) -48.356 

2008(**) -46.982 

2009 Hedef -50.400 

(*) Ağustos itibariyle yıllık

(**) Eylül itibariyle yıllık

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar