2009 yılı için yatırımcılara öneriler

Serhat GÜRLEYEN
Serhat GÜRLEYEN GENİŞ AÇI sgurleyen@isyatirim.com.tr

Aralık ayındaki yazılarımızda küresel konjonktür ve Türkiye ekonomisinin 2009 yılında izleyeceği seyir ile ilgili tahminlerimizi ayrıntılı bir şekilde aktardık. Bu hafta piyasalarla ilgili beklentilerimizi aktarıyor ve önerilerde bulunuyoruz.

2009 yılı yatırım stratejimizde 2008 yılına göre temel bir değişikliğe gitmiyoruz. Ekonominin durgunluğa girdiği, petrol fiyatlarının rekor derecede gerilediği, Uluslararası Para Fonu ile anlaşmanın sağlanmasını beklediğimiz Merkez Bankası'nın para politikasını normale döndürdüğü baz senaryomuzda, Türk Lirası yatırım araçlarını tavsiye etmeye devam ediyoruz.

Geçen sene olduğu gibi bu yıl da ekonomik büyümeye duyarlı hisse senetleri yerine sabit getirili yatırım araçlarını tavsiye ediyoruz.

Gelişmekte olan piyasalar ile gelişmiş ülkeler arasındaki faiz farklarının yüksekliği küresel sermayeyi gelişmekte olan ülkelere çekmeye başladı. Gelişmekte olan ülke paraları aralık ayında yılın ikinci yarısındaki kayıplarının bir kısmını geri aldılar.

Türk Lirası gelişmekte olan ülkeler arasında son dönemde en çok değer kazanan para birimlerinden birisi oldu. Benzer eğilimin 2009 yılı Ocak ayında da sürmesini bekliyoruz. Türk Lirası konusundaki iyimserliğimiz üç temel  nedene dayanıyor

(i) Merkez Bankası'nın son iki ayda yaptığı 1.25 puanlık faiz indirimine rağmen, Türk Lirası gelişmekte olan ülkeler arasında en yüksek faizi vermeye devam ediyor. 

(ii) Uluslararası Para Fonu ile 2009 yılı başında nikah tazeleyecek olmamız küresel yatırımcıya güven veriyor.

(iii) Servetinin önemli bir kısmını dövizde tutan hanehalkının küresel şoklar karşısında döviz satması döviz kurundaki yükselişi sınırlıyor.

Uluslararası Para Fonu ile yapılacak anlaşma ve Merkez Bankası'nın faiz indirimlerini satın alan Devlet İç Borçlanma Senetleri piyasasında faiz oranları son iki ayda yüzde 22 seviyesinden yüzde 17 seviyesine geriledi. Faizlerdeki inişin düşük hacimle ve sindirilmeden gerçekleşmesi önümüzdeki günlerde kâr realizasyonuna neden olabilir. Ancak tahvil piyasasındaki gerilemenin sağlam temellere dayandığına inanıyoruz. 

Enflasyon konusundaki endişeleri azalan Merkez Bankası'nın politika faizlerini 2009 yılının ilk çeyreğinde yüzde 13,5 seviyesine indirmesini bekliyoruz. Devlet İç Borçlanma Senetleri'nin faizlerinin de Merkez Bankası'nın faiz indirimlerine paralel yüzde 16 seviyesine gerileyeceğini tahmin ediyoruz.  

Ekonomideki durgunluğa paralel faiz oranlarının gerileyeceği mevcut konjonktürden yararlanmak için uzun vadeli Devlet İç Borçlanma Senetleri'ne yatırım yapılması mantıklı gözüküyor. Son yıllarda elde edilen kazanımlar kamu kesiminin dışsal şoklara karşı direncini artırdı. Döviz yükümlülüklerindeki azalış, TL sabit faizli borçlanmalardaki artış ve vadelerdeki uzama kamu borç dinamiklerini güçlendirdi.

Ekonominin yavaşladığı ve yabancı yatırımcının ilgisinin azaldığı bir ortamda bile 2009 yılı bütçe açığının finansmanında bir sorun görmüyoruz. Baz senaryomuzda 2009 yılında iç borcun çevrilme oranını yüzde 83 olarak tahmin ediyoruz.

İyimserliğimizin arkasında üç temel neden var

(i) Ekonominin yavaşladığı bir ortamda Türk bankalarının bilançolarındaki DİBS ağırlıklarını artırmak isteyeceklerini tahmin ediyoruz.

(ii) Yabancı yatırımcıların iç borç stokundaki ve 2009 yılı ödemelerindeki payı yüzde 10 ve yüzde 7 gibi düşük seviyelerde.

(iii) Merkez Bankası'nda tutulan 17 milyar YTL likidite ve kamu bankalarının imkanları Hazine'ye geniş bir manevra alanı sağlıyor.

Borç çevirme oranının 2008 yılına göre yükselmesi şubat, mayıs, ağustos ve ekim aylarındaki yüksek itfalar öncesindeki Devlet İç Borçlanma Senetleri'nin faizlerinde dalgalanmalar yaratabilir.  Söz konusu dalgalanmaların pozisyon artırmak için fırsat olarak görülmesi gerektiğine inanıyoruz.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Petrol şoku sonrası… 23 Eylül 2019
Ağlatma beni Arjantin… 02 Eylül 2019
Emin liman aranıyor… 26 Ağustos 2019