2008'deki çöküş tekrarlanmaz
Piyasa, AB zirvesinden çıkanlardan memnun kalmadı. Tepkisini de gösteriyor. Ben çok karamsar değilim. Sistemin kısa sürede çökmesindense, biraz zaman kazanmak iyidir. Büyük beklentilere girmek için bir neden olmasa da, önümüzdeki dönemde yeni kararlar alınabilir.
Bu hafta Türkiye'de açıklanan spektaküler büyüme rakamına bakarak; 'İtalya'nın iflası', 'Euronun çöküşü' gibi senaryoları rahat karşılamak büyük hata olur. 2008'de Bear Stearns battıktan sonra, 'Lehman Brothers da batabilir. Bir sorun olmaz' görüşü oluşmuştu. O hikayenin sonunu, bugün hiç kimse hatırlamak istemiyor.
Bir noktayı sürekli belirtiyorum. Kemer sıkma politikaları, Euro Bölgesi'ndeki işleri daha da kötüleştirir. Maalesef bu konuda geri adım atılmıyor. ABD ve Avrupa'da yaşananların eşi benzeri yok. İki bölgede de bilanço resesyonu yaşanıyor. Her ikisinde de büyük gayrimenkul balonları patladı. Sorunlar aynıyken, uygulanan politikalar tamamen farklı. Euro Bölgesi'nde arızalı bir para sistemi var. Bütün ülkeler aynı para birimini kullandıkları için, aralarındaki ticaretin dengelenmesine yardımcı olacak bir dalgalı kur yok. Bu da ticarette kalıcı bir dengesizliğe yol açıyor. Avrupa Merkez Bankası(AMB) ile ülkeler arasında direkt bir bağlantı da mevcut değil. AMB yabancı bir ülkenin merkez bankası gibi hareket ediyor. Euro Bölgesi'nde federal bir hükümet, politik bir birlik yok.
Benzer sorunların yaşandığı ABD'den gidelim. Amerika'da ticaret fazlası, açığı veren eyaletler var. Açık veren eyaletlerde 'borç ödeme' sorunları görülüyor. Aynı para birimi de kullanılıyor. Aradaki fark, ABD'de politik ve mali birliğin sağlanmış olması. Eyalet bütçelerinde bir açık yaşanması durumuna karşı, federal hükümet eyaletlere yıllık bazda büyük destek veriyor. AB'de, ne ticareti dengeleyecek bir kur, ne de mali transfer mekanizması var. Borç ödeyememe sorununu ortadan kaldıracak bir mali transfer sistemi yok. Bu nedenle; ticari dengesizlikler büyüdükçe, borç sorunu belirginleşiyor.
Yapısal dengesizliklere sahip bölge, vergileri arttırmayı ve harcamaları kısmayı çıkış yolu olarak görüyor. Sistemi oturmuş diğer bölge, ekonomisine destek olmak için son üç yıldır yüzde 10 bütçe açığı veriyor. Bilanço resesyonu yaşayan özel sektörden ekonomiye hayır gelmez. Bu özel resesyonda, varlık fiyatları çökerken yükümlülükler duruyor. Bilançolar darmadağın oluyor. Özel sektör durumunu toparlamak için, tasarruflarını arttırmak veya borçlarını ödemek zorunda kalıyor. ABD, özel sektörün bu süreci atlatabilmesi için kemerleri sıkmadı. Üç yıldır ekonomiye destek oluyor. Bilanço resesyonu yaşayan bir ekonomide, kemerleri sıkarsanız ekonomi çakılır. ABD'nin 2012'de negatif büyüme olasılığı yok mu? Olabilir. Ancak; ABD'nin 2012'de de yüzde 10 bütçe açığı vereceği düşünülürse, 2008'deki gibi bir çakılma yaşanmaz diye düşünüyorum.
AMB devreye girmedikçe, maliyet artar. Bankacılık sistemi kitlenmiş durumda. İnsanlar bankalardan paralarını çekiyor. İtalya ve İspanya'nın en büyük bankalarındaki mevduatlarda ciddi azalmalar var. Bunlar sistem açısından endişe verici gelişmeler. Önlerinde iki opsiyon var: AMB'nin devreye girmesi ve mali birlik, ya da dağılma.
2008'deki fahiş yönetim hatalarının tekrarlanmayacağını düşünüyorum. 2008'de yaşananlar hafızalarda hala yer ediyor. Bütün krizler farklı olsa da, paylaştıkları ortak bir nokta var. Piyasalardaki düzensizlik yatırımcıların hafızalarında tazeyken, büyük çöküşler nadiren tekrarlanır. Kurumsal bellek uçup gidene kadar, yeni çöküşler yaşanmaz.