2008 yılına sektörel bakış: Büyüme ve ihracat

Gündüz FINDIKÇIOĞLU
Gündüz FINDIKÇIOĞLU GLOKAL BAKIŞ [email protected]

GLOKAL BAKIŞ / Gündüz Fındıkçıoğlu [email protected] Asıl risk doğrudan kur riskinden ziyade içeride de büyüme hızının tahminlerin ötesinde düşmesidir. Yine de özel sektör yatırımlarının artması beklenen veya gereken sektörler de var. Enerji ve lojistikte yatırım mutlaka olacak. Lojistik sektörü halen GSYH'nın %2'si büyüklüğünde ve bu oran gelişmiş ülkelerde %9 civarında. Bu sektörde halihazırda kâr marjları da yüksek ve yabancılar özellikle büyük lojistik firmalarına ilgi gösteriyor. Liman özelleştirmeleri ve Derince Limanı'yla başlayan süreç devam edecek ve Marmara'da (Körfez) yeni liman yatırımları devrede olacak. Bu gelişmeleri önümüzdeki yıllarda yük taşımacılığında demiryollarının öneminin artması takip edecek. Enerjide ihtiyacımızın büyük olduğu zaten biliniyor ve yatırımlar sürecek. Enerjiyle bağlantılı olarak çevre yatırımları da hız kazanacak. Demir-çelikte AB müktesebatına uyma konusunda durum şu anda biraz ortada kaldı. Uzun çelikte FAVÖK marjları fiyatlara çok hassas. Teknolojik seviye düşük ve haddehane seviyesinde ciddiye alınacak bir teknoloji yok. Yani uzun çelik fiyatlara çok hassas, çok fazla hurda kullanıyor, teknolojisi düşük seviyede ve AB tarafından bu sektörün yeniden yapılandırılması talep edilmiş durumda. Bu durumda daha nitelikli olan yassı çeliğe dönüşme eğilimi artarak sürecektir. Hali hazırda Erdemir var ve İsdemir de yassıya dönüşüyor. Bu alana ve şu anda Çemtaş ve Asil Çelik'in faaliyet gösterdiği vasıflı çelik alanına yeni girişler var ve devam edecektir. İnşaat sektöründeki duraklama da devam edecek. Aslında sadece TOKİ kapsamlı konut projeleriyle bu sektörü canlı tutma potansiyeli taşıyor. Her ne kadar HES inşaatları sürse ve enerjideki yatırımlar çimento talebine olumlu yansısa da, önümüzde Keban Barajı türünden mega projeler yok. Konut ihtiyacı ortada, fakat alım gücü ve finansman imkanları açısından bakınca, şu anda yıllıklandırılmış 6 milyar USD seviyesinde artmakta olan bankacılık konut kredileri stoğunun daha da büyük bir hızla artmasını bekelmek için bir neden görünmüyor. Çimento sektörü net biçimde inşaatı takip ediyor. Ama 2008-09'da gündeme gelecek %25 ve daha sonra %30'luk kapasite artışlarıyla aslında kapasite fazlası bile yaratılmış olacak. Bu sektörde nihai ürün fiyatları, bölgeden bölgeye oynaklık sergilemekle beraber, genelde de hala yüksek ve fiyatlar daha fazla artamayacak. Ancak maliyetlerde elektrik önemli: yani maliyetler artacak, fiyatlar artamayacak ve marjlar düşecek. İhracat açısından bakınca, Rusya'ya torbalı çimento ihracatı var. Fakat Rusya'da da çimento yatırımları var, Rusya'nın ithalat talebi azalabilir ve torbalı çimento ihracatı sektörün tamamını çok da fazla sürükleyemez gibi görünüyor. Enerji yatırımları iç talebi bir ölçüde ayakta tutabilir. Kahverengi eşya ve elektronikte belirgin bir rekabet gücü kaybı var. 2008 sonrası Uzakdoğu'dan ithal edilen elektronik eşyadan alınmakta olan %14'lük verginin kalkma ihtimali var ve bu olursa rekabet gücü iyiden iyiye kaybolacak. Yani kahverengi eşya-elektronikte teknolojik gelişmeye yönelik yatırımlara ihtiyaç olacak. Turizmde eğilim kış turizmi ve kongre turizmi yönüne dönüyor ve şehir otelciliğini gelişmesi ön plana çıkıyor. Turizmde 2007'de ziyaretçi sayısı artmış olmakla beraber, kişi başına harcama düşüyor. Tekstil ve otomotiv toplam ihracatımızın %43'ünü oluşturuyor. Tekstilin payı sürekli düşüyor: fakat geçen yıl bir ölçüde Euro'nun güçlenmesi yüzünden, bir ölçüde de hazır giyim-konfeksiyon daha markalı ürünlere yönelebildiği için ihracat fiyat endeksi türünden bakınca yeniden arttı. Sentetikte kâr marjı çok düşük, ihracat zorunlu ve üretim düşüyor. İç talep bile giderek artan ölçüde ithalat tarafından karşılanıyor. Büyük tesisler basit işler yapar hale gelme sürecinde ve yatırım teşvikleri de kaldırıldı. Hazır giyim ve pamukluda da küçülme devam edecek: ABD ve AB'den gelen talebin de daralacağını öngörüyoruz. Ancak tekstildeki gerilemenin artık duracağı, 'bundan daha kötü olamaz' noktasına hayli yaklaştığımızı da düşünüyoruz.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Risk ve yavaşlama 01 Ekim 2019
Fed, resesyon, Türkiye 24 Eylül 2019
Coğrafya ve imparatorluk 17 Eylül 2019
Fed ve dolarizasyon 25 Haziran 2019