200 bin kamu işçisinin sözleşmesinin hatırlattığı gerçekler

Osman AROLAT
Osman AROLAT AROLAT'tan [email protected]

Kamuda 200 bin işçinin toplu sözleşmesi karara bağlanırken, emek piyasasına göz attığımda, birçok sorunun bulunduğu sonucuna vardım. Hepsinin toplu olarak ele alınması gerektiğini düşündüm.

Türk-İş ile Hükümet arasında 200 bin kamu işçisini kapsayan toplu sözleşme görüşmeleri anlaşma ile sona erdi. Ama tartışmaları ve Türk-İş Başkanı Ergün Atalay’a yönelik eleştiriler sürüyor. Ergün Atalay, imza töreni sırasında açık unutulan mikrofon önünde, “Uzarsa işi karıştıracağız. En azından kapattık böyle” dediği için sosyal medyada istifasını isteyen eleştirilerle karşılaştı. Atalay, eleştirileri yanıtlarken, “Ben işçileri utandıracak bir şey yapmadım. Benim geçmişimi bilenler tanır. Biz her zaman işçinin yanında olduk. Olmaya da devam edeceğiz” açıklamasını yaptı.

Aslında eleştiriler imzalanan toplu sözleşmeden kaynaklanıyor. Kamu işvereni önce ilk altı 6 için yüzde 5, ikinci 6 ay için yüzde 4, ikinci yıl için yüzde 3 artı 3 ve enflasyon farkı teklif etti. 3 bin 500 liranın altında olanlara seyyanen 60 lira teklif etmişti. Türk-İş’in teklifi ise; ilk 6 ay yüzde 15 diğer 6 aylar enflasyon artı yüzde 3 refah payı ve 300 lira brüt seyyanen zamdı. Görüşmeler sırasında kamu işvereni ilk altı 6 zammını önce 6’ya sonra 7’ye yükseltti. Sonunda anlaşma 3 bin 500 liranın altında alanlara 1590 lira iyileştirme, 2019’un ilk 6 ayı için yüzde 8, ikinci 6 ayı için yüzde 4, 2020 için ilk ve ikinci 6 ay enflasyon ve yüzde 3 refah payı zam konusunda anlaşıldı.

Ama bu önemli bir anlam içermiyor.

Türkiye’de resmi kayıtlara göre 14 milyon 121 bin 554 sigortalı işçi var. Bunların 1 milyon 859 bini yani yüzde 11 kadarı sendikalı. Toplu iş sözleşmesi kapsamındaki işçilerin toplam içindeki oranı ise OECD verilerine göre yüzde 7. En yüksek orandaki ülkelerden Avustralya işçilerin toplu sözleşmeye katılım oranı yüzde 98. Bunu takip eden ülkelerde oran yüzde 96 ile İsveç ve Yunanistan’da yüzde 90. En düşük toplu sözleşmeye katılım oranları ise Meksika’da yüzde 12.5, ABD’de 11. 8, Kore’de 7.1, Litvanya ve Türkiye’de ise yüzde 7.

Kayıt dışılık yüksek oranda seyrediyor. Sadece 2011 yılında 1 milyon 400 bin yeni iş yaratılarak nüfustan gelen yıllık 800 bin iş talebinin üzerine çıkılmış, diğer yıllar 1 milyonun üzerinde yeni iş yaratılamadığı için işsizlik yüzde 10’ların altına çekilemediği gibi, kayıt dışılıkta azaltılamamış 2019 yılı Ocak ayında sosyal güvenlik kurumlarına bağlı olmadan kayıt dışı çalışanların yüzde 0.6 artarak 33.1’e, tarım dışında kayıt dışı artış oranı yüzde 0.7 artarak yüzde 22.5’e yükselmiş görünüyor.

Bütün bu tablo kamu sözleşmelerinin ortaya koyduğu tablo dışında emek dünyasında birçok sorunun gündemde olduğunu ve giderek kronikleştiğini ve topluca ele alınması gerektiğini gösteriyor.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar