200 bin atıl KOBİ!
Atıl (a uzatarak okunmalı); yani hareketsiz… Uzunca süredir ortalıkta dolaşan bir görüşe göre, Türkiye'de 200 bin küçük ve orta ölçekli işletme var. Bunlar, özellikle 2008 yılında girilen son kriz sürecinde işletme sermayesi yetersizliği, talep daralması, finansman zorlukları, tahsilat ve ödeme sorunları gibi sebeplerle "hareketsiz" kaldılar.
Bazıları kriz kökenli sorunların yanı sıra birikmiş vergi, sigorta primi, doğalgaz v.b. borçlarla da uğraşıyor. Bu kesimin bir "kesimi" üretimde; ekonomik, ticari ve finansal faaliyetlerini iyi kötü sürdürüyor. Ve, halen TBMM'de görüşülmekte olan kamu alacaklarına ödeme kolaylığı sağlayacak tasarının yasalaştırılmasını bekliyor; yasadan yararlanacak, borçlarını ödeyecek.
Bu kesimin diğer bir "kesimi" üretim dışında; ekonomik, ticari ve finansal faaliyetlerini durdurmuş; çalışanlarına yol vermiş. Bazılarının borç sorunu yok, işletme sermayesi darboğazı var. Bazıları ise hem borçlu; fakat ödeyemiyor; hem makinesi her şeyi hazır; fakat üretemiyor. Çarkların "yağa" ihtiyacı var.
Nereden biliyoruz?
Çizilen manzara bu. Peki, 200 bin atıl KOBİ nereden çıkıyor, kim saymış? Akla ilk gelebilecek kurum elbette TÜİK. Lâkin orada bu bilgi yok. İş dünyası kuruluşları; dernekler, federasyonlar v.b… Bu konuyu araştıran, sayan eden bir çalışma, bir rapor var mı? Bulamıyoruz.
Ama, 200 bin sayısı, KOBİ dünyası konuşmalarında, değerlendirmelerinde sabit bir "ön kabul" olarak dolaşımda. O kadar ki, TBMM'den "geçmek" üzere olan "torba tasarıya" bu durumdakilerin sorunlarına uygun destekler de ilâve edilsin talepleri bile seslendiriliyor.
200 bin atıl KOBİ belki bir abartma; belki veri temeli sağlam olmayan bir tahmin, belki de hesap kitapla ilgili çoğu konuda gösterdiğimiz hesapsız "esneklik" alışkanlığı… Ama, rakam abartılı bile olsa, bazı sektörlerde yaşanan gerçeği ifade ediyor. Gerçek ise üretim dünyasının içinde…
Triko ve örmeciler
Türkiye Triko Sanayicileri Derneği (TRİSAD) Başkanı Mustafa Balkuv'un triko sektörü için verdiği sayı, yaklaşık 1.000 atıl işletme; 5 bin-7 bin arasında istihdam. Rakamlar, işletmelerin genellikle küçük, bir miktar da orta ölçeklilerden oluştuğunu gösteriyor.
Balkuv, "ataletin" sebeplerini bakın nasıl anlatıyor:
"Bunların içinde 10-40 senelik işletmeler var. Bugün atıl olmalarının en önemli nedeni Çin ile başlayan, Hindistan, Bangladeş gibi ülkelerle devam eden haksız ve acımasız ithalattır. Özellikle Bangladeş'ten sıfır gümrükle mal ithal edilmektedir. Bu, ülkemizde üretim yapan, istihdam deposu olan sektörümüze yapılmış en büyük kötülüktür."
Örme Sanayicileri Derneği (ÖRSAD) Başkanı Fikri Kurt ise sayı vermiyor; ama tabloyu şöyle çiziyor:
"Örme kumaş sektöründe 2008 yılında baş gösteren kriz nedeniyle tahminlerimize göre yüzde 30 küçülme oldu. Yatırım yapan, makine alan birçok firma kriz nedeniyle sipariş alamayınca borçlarını ödeyemedi ve tesisini kapatmak zorunda kaldı. 2007 yılında işlerin iyi gitmesini fırsat görüp makine yatırımı yapan birçok örmecinin makineleri bankalar tarafından haraç mezat satıldı."
Görülüyor; ister 200 bin, ister 1.000, ister daha az işletme atıl duruyor olsun; "ihracatı" fazlasıyla abartarak "fetiş" haline getirirken, ithalat cephesini konuşmayarak, tartışmayarak; hatta üstünü örterek gizleyen bir dış ticaret politikasının iç bünyede yarattığı tahribatın vahametini ve ağırlığını değiştirmek mümkün değil.
Türkiye'deki "ekonomi yönetimi" zihniyeti Gümrük Birliği'ne "sarsılmaz" bağlılık, Avrupa Birliği'ne "tartışılmaz" uyum, Dünya Ticaret Örgütü'ne "sonsuz" sadakat derken, sadece trikoda değil, başka sektörlerde de yerli üretimini, istihdamını kendi elleriyle yıkıma sürüklediğini ne zaman kavrarsa, atıl KOBİ'ler sorunu da ancak o zaman çözülebilecek!