2. Dünya Savaşı sonrası siyasal-finansal çatı kurumları ve G20 kararları
Bir süredir, 2. Dünya Savaşı sonrası 1950’lerde oluşan dünyanın çatı kurumları, veto hakkı olan 5’li Güvenlik Konseyli Bileşmiş Milletler Örgütü, Dünya Bankası ve IMF’nin dünyanın siyasal sorunlarını ve terörü önlemeye çözüm üretemedikleri eleştirileri arttı. Diğer yandan, finansal çatı kurumları, ülkeler arasındaki eşitsizlik, dünya ticaretinin sağlıksız gelişmesi ve yoksulluğun yaygınlaşması gibi sorunlar nedeniyle eleştiriliyor. 65 yıl öncesinin temelleri atılıp şekillendirilen dünyanın siyasal ve ekonomik bu çatı kurumlarının yeni dönem sorunlarına artık çözüm üretemediği, bu yönde dönemin şartlarına uygun gerekli kurumsal dönüşümü yapamadığı sık sık söylenmeye başlandı. Bu, dünyada yeni kurumsal arayışları gündeme getirirken, gelişmiş 7 ülkenin bir araya gelmesiyle oluşturulan G7’ler olarak başlayan çalışma, zaman içerisinde gelişmekte olan ülkelerin de katılımıyla G20 büyüklüğüne ulaştı.
Antalya G20 Zirvesi ve birlikte gerçekleştirilen B20, bir yanıyla IMF’nin yapısal reformu konusu, risk içeren ülkelerin durumlarına ilişkin düzenlemeler, devlet borçlarının sürdürülebilmesi için yeniden yapılandırılması, büyümenin itici gücü altyapı yatırımlarının geliştirilmesi, adil gelir dağılımı, kadın ve genç istihdamının artırılması, dünya ticaretinin kolaylaştırılması ile 3 trilyon dolarlık artış ve 20 milyon kişiye istihdam sağlanması, Dünya KOBİ Forumu ile KOBİ’lerin desteklenmesi gibi konular ele alınarak, dünyanın çatı finans kurumlarına alternatif öneriler dile getirildi. Bunlarla ilgili G20 Antalya Sonuç Bildirgesi’nde de bu ve benzeri konulara yer verildi.
Asıl birlikteliği ekonomik konular için çözümler olan G20 oluşumu son dönemde dünyada yaygınlaşan terör karşısında ve Suriye sorununun ortaya getirdiği mülteci akını gibi konular üzerine de siyasal konulara da değinerek, bu konuda da ayrı bir bildiri yayınlanması sonucunu getirdi. Bunda Paris saldırısının G20 toplantısıyla eş zamanlı yaşanmasının da önemli rolü oldu. Görülen o ki G20’de, artık Antalya toplantısıyla birlikte finans konusu dışında, siyasal konuları da içerecek şekilde kapsam geliştirildi. Bunun gelecek G20 toplantılarına da yansımasını beklemek yanlış olmayacaktır.
Bütün bu gelişmeler ve bildirilerde yer alan konular G20 Antalya toplantısında ortaya çıkan sonucun 2. Dünya Savaşı sonrası dönemde oluşan dünyanın siyasal ve finansal çatı kurumlarının yetersizliği nedeniyle sorunların çözümü konusunda doğan boşluğu G20’nin doldurma yolunda girişimlerde bulunduğunu gösteriyor. Buna bağlı beklememiz gereken sonuç hem Birleşmiş Milletlerin hem IMF’nin hem Dünya Bankası’nın yeni dönemin siyasal ve finansal sorunlarının çözümüne cevap verecek şekilde reforme edilmeleri olacaktır. G20 gibi girişimlerin bir yandan bu değişimin yönlendirilmesinin yolunu çizerken, bir yandan da gelecekte de yön gösterici olabileceğini gösteriyor.
Türkiye’nin, başarılı Antalya G20 toplantısının düzenlenmesinde yer alarak, bu gelişmeye önemli katkıda bulunduğunu söylememiz gerekir...