1979
Murat Berk / Yapı Kredi Yatırım
En az gelen ekonomik veriler kadar "yüzeyin altında" cereyan eden gelişmelere odaklanılması gerektiğini düşünüyoruz. Özellikle Orta Doğu'nun çeşitli yerlerine yayılan siyasi, sosyal olaylar ile Avrupa konusunun yakından takip edilmesini tavsiye ediyoruz.
Bölgedeki gerginlikler hafta sonu daha da arttı. New York Times haberine göre Bahreyn'de ülkenin muhalefet siyasi liderlerinin Pazar protestosuna, demokrasi yanlısı eylemciler de katıldı.
İnsan Hakları İzleme (Humans Rights Watch) kuruluşuna göre Libya'da maalesef ölüm bilançosu en az 223'e yükseldi. Ülke çapında özellikle de doğu illerinde 42 yıllık iktidarı devirmek amacı Libya'da çıkan çatışmalarda şiddet Pazar günü arttı. Ayrıca huzursuzluklar ve protestolar ilk defa Fas'a da yayıldı. Bahsi geçen bu üç ülkenin toplu GSYİH, yarım Mısır ediyor. Dolayısıyla ilk etapta ekonomik etkiler sınırlı kalacak gibi gözükse de protestoların yayılıyor olması, az da olsa İran ile Suriye'de de görülme ihtimali, sistemik tehdit riskini arttırıyor. Bu bölgenin istikrarının stratejik açıdan Orta Doğu ülkeleri ve enerji ve diğer emtia fiyatları üzerinde etkileri olmaya devam edebilir. Örneğin WTI petrol yüzde 1,3 artarak 10 günlük en yüksek fiyat olan 87,3/bbl ulaştı. Brent ise dolar 103,6/bbl e yükseldi.
Bu arada pek gündeme gelmediyse de Angela Merkel'in Hristiyan Demokrat Birliği Partisi'nin Hamburg'da oyların sadece yüzde 21,6'sını alarak kaybettiğini belirtelim. Bu seçim sonucunun Avrupa'daki sorunların "çözümü" konusunda ne kadar cesaret verici olacağını zaman gösterecek. Ayrıca yakında İrlanda'da da IMF ve AB ile yapılan antlaşmanın "düzeltilmesini" isteyen muhalefetin kazanma ihtimalinin oldukça yüksek olduğunu görüyoruz.
Bu bağlamda çevre AB ülkelerinde durumun nispeten sakin gibi gözükmesine rağmen Portekiz tahvillerinin Cuma günü yine zayıf bir gün geçirdiğini belirtelim. 10 yıllık tahvilleri yüzde 7,50 civarındaki bu sürdürülebilir bir oran değil.
Biraz daha orta vadeli düşündüğümüzde ise özellikle emtia fiyatlarının yarattığı veya yaratabileceği sonuçları ile Avrupa'daki gelişmeleri analiz etmeye çalışmaya devam etmek gerekiyor. Bu bağlamda tarihe bakmak (tarih her zaman tekerrür etmediği için) yön gösterici olmasa bile belki olasılıkları daha iyi anlamaya yardımcı olabilir. 1948, 1956, 1967 ve 1973 yılında İsrail ile yapılan savaşlardan sonra 1979'da İsrail ile Barış Antlaşması'nı Mısır Devlet Başkanı Enver Sedat imzaladı. Bu antlaşmaya göre İsrail, askeri birliklerini Sina Yarımadası'ndan çekecek ve Mısır ile diplomatik ilişkilerini normalleştirecekti. Enver Sedat Mısır'da bulunan ve Nil Nehri'nin en büyük barajı olan Asvan barajının öneminin farkındaydı. Sulama, elektrik yapımında kullanılan ve ekonomiye büyük katkılar sağlayan baraj, ülkenin gelişmesine katkıda bulunmuştu.
Enver Sedat'ın özellikle su konusunda söyledikleri başka ülkeler için daha fazla gündeme gelmeye başlayacak. 1978 yılında Mısır'ın hayatının Nil Nehri'ne yüzde 100 bağlı olduğunu söyleyen Sedat, kendileri için hayat memat meselesi olduğunu ve bu uğurda her an savaşa girmek için tereddüt duymadıklarını da eklemişti. Ertesi sene yani 1979'da ise Mısır'ın yeniden savaşa girmesini sağlayacack sebebin su olduğunu ifade etmişti.