1960’larda sanayileşmede birlikte yola çıktığımız Kore ve biz
Bizim siyasetçilerimizin ağızlarından her dönemde Çetin Altan’ın bize öğrettiği söyleyişle “Türk'ün Türk'ü övmesine” sık sık tanık oluruz. Bu siyasetçi açıklamaları, kıyaslanabilir ölçüler taşımaz, bizim başarılarımızın sıralamasıyla sınırlı kalır. Ölçülebilir, kıyaslanabilir başarısızlıklarımız ise göz ardı edilir.
Geçen hafta işe gelirken radyoda Emin Çapa’nın bizi Güney Kore ile kıyaslayan rakamlar içeren verdiği bilgileri dinlerken, 1960’lı yıllarda sanayileşme yoluna birlikte çıkarken sık sık karşılaştırıldığımız Kore’nin bize ölçülebilir sonuçlarla sanayileşmede ne kadar fark attığını düşündüm.
Çapa’nın verdiği bilgiler öncesi 1960’ta bizde ve Güney Kore’de kişi başına milli gelirin ne olduğuna, şimdi ne olduğuna baktım. Bizim milli gelirimiz 481 dolar iken Güney Kore’nin 275 dolarmış. Bizim kişi başına milli gelirimiz 25 kat artıp 12 bin 300 dolara yükselmiş, bu bizim 179 bin dolar kişi başına gelirle ilk sırada Katar’ın yer aldığı dünya sıralamasında 93’üncü sırada yer almamız sonucuna ulaştırıyor. Güney Kore’nin 275 dolar olan milli geliri bugün 30 bin dolara çıkmış durumda. Bu da onların dünya sıralamasında bizden 49 sıra önde 44’üncü sırada yer alması sonucunu getirmiş.
Bu farklı gelişmenin nedenlerini ise Emin Çapa’nın verdiği, bizi onlarla kıyaslayan rakamlarda görüyoruz.
Çapa’nın “iki farklı dünya” tanımıyla sunduğu tabloda bizim milyon kişi başına 88 Ar-Ge elemanımız varken, onların 5 bin 481 Ar- Ge elemanına sahip olduklarını görüyoruz. Bu, gelişmiş ülkeler ortalaması olan 3 bin 858 Ar-Ge elemanı rakamının üstünde. Bizim Ar-Ge harcamalarımızın milli gelire oranı binde 84 iken onlarınki oran olarak 4 katımız, yani yüzde 3.74. Bu da gelişmiş ülkelerin 2.47 olan ortalamalarının 1 puandan fazla üzerinde. İhracata yüksek teknolojinin payı bizde yüzde 1.8 iken onlarda yüzde 25.7.
Bir başka kıyaslama ise şu sonuçları veriyor: Türkiye’de yerleşiklerin aldığı patentler 3 bin 885 iken bu Kore’de 138 bin 34. Bizim bilim teknik makalelerimiz 8 bin 301 iken onlarınki 22 bin 271.
Bu tablolar 1960’larda Kore savaşının sonlanmasından 5 yıl kadar sonra 1960 yılında bizim gerimizde sanayileşme yolculuğuna çıkan Güney Kore’nin bugün bizim çok önümüzde yer almasının nedenini açıklıkla ortaya koyuyor.
Bu durumun, eğitim ve sanayileşmedeki yolumuzu sorgulamamızın gereğini de ortaya koyuyor...