180 dakika ayakta kalan play-off'u geçer
Avrupa Şampiyonası'na katılım yolunda Hırvatistan ile iki maçlık zorlu bir play-off mücadelesine girişecek A Milli Futbol takımımız, hiç şüphesiz evimizde oynayacağımız ilk maçta avantajı eline geçirmek istiyor. İki ülkenin geçmişte yaptığı maçları inceleyecek olursak, skor anlamında nispeten dengeli ancak oyun içi etkinlik açısından Hırvatların ağır bastığı bir tablo ile karşılaşıyoruz. İlk defa 11 Haziran 1996'da İngiltere'de düzenlenen Avrupa Şampiyonası'nda karşılaşan iki ülke, Nottingham'daki randevuda kozlarını paylaşmış, Slaven Bilic'in de 6 numaralı formasıyla arz-ı endam ettiği o mücadeleden Hırvatlar Vlaovic'in meşhur golüyle 1-0 galip ayrılmışlardı. O maçtan akıllarda kalan; Alpay Özalan'ın kendisine fair-play ödülünün Goran Vlaovic'e ise golün yolunu açan hareketiydi. Performans temelindeki bir değerlendirmede ise ay-yıldızlıların mahkûm bir futbol oynadıklarını ifade etmek gerekir. Takip eden yıllarda Hırvatlar ile bir tanesi Haziran 97'de 1-1 sona eren, diğeri ise Mart 2004'te 2-2 biten iki hazırlık maçı oynadık. Son olarak Euro 2008 çeyrek finalinde Semih'in hepimizi sevince boğan golü ve devamındaki penaltılar ile Hırvatlar'ı saf dışı bırakmıştık. Ülke futbolunun gelişimine paralel olarak Hırvatistan'a karşı grafiğimiz de yükseliş gösterdi. Ancak Euro 2008 sonrasını kapsayan dönemde milli takımımızın ivmesini korumakta epey zorlandığını görüyoruz. Geçmişe dair bir diğer saptama ise Hırvatlar'ın kalemizde gol bulma konusunda becerikli oldukları yönünde. Anlayacağınız, kâğıt üzerinde son derece dikkatli olmamızı gerektiren hususlar ilk bakışta göze çarpmakta.
2012 elemelerine odaklanarak bir değerlendirme yapılacak olursak, Slaven Bilic önderliğindeki Hırvatlar'ın Yunanistan'ın ardında ikinci sırayı alması beklentileri çok da karşılamamış gibi. Ülke basınında yapılan yorumlar, tıpkı bizde gerçekleştiği gibi Hırvatistan'ın da ivmesini kaybettiği savını destekliyor. Buna rağmen Hırvatlar'ın öyle bir özelliği var ki, tam da ligimizde şikâyet ettiğimiz konuları kaşıyacak cinsten. Eleme safhasını F Grubu'nda geçiren Hırvatistan oynadığı 10 karşılaşmada rakip filelere 18 gol gönderip, kalesinde de 7 gol gördü. Slaven Bilic'in öğrencileri bahsettiğimiz gollerden yüzde 60'tan fazlasını ikinci yarıda buldular. (11 gol) Son 20 dakikalara ise 6 gol sığdırdılar. Ancak benzer biçimde ağlarında buldukları 7 golün de 4 tanesini 70-90 arasındaki 20 dakikalık bölümde yediler. Bu verilerden çıkacak en önemli sonuç, Hırvatistan'ın maçın ilerleyen bölümlerinde risk alma eğiliminin arttığı saptaması. Hücum iştahı kabaran takım; ofansif gayretlerinin karşılığını gördüğü gibi zaman zaman rakiplerinin ani akınlarına karşı koymakta da zorlanıyor. Play-Off'un ilk ayağını deplasmanda geçireceklerinden defansif tedbirleri elden bırakmak istemeyeceklerdir ama 10 maçta yedikleri 7 golün 5'ini dış sahada yediklerini de belirtmek gerek. Bununla beraber müsabakaya 180 dakikalık tek bir karşılaşma gibi bakacak olursak, rakip sahada da bu zaaflarından yararlanmamız söz konusu olabilir. Tabi bu noktada millilerimizin ayakta kalmasının ne derece önemli olduğunu söylemeye bile gerek yok. Hem sahamızda hem de deplasmanda hücum iştahı son bölümde kabaran Hırvatlar'a karşı güçlü bir direnç göstermeliyiz ki, onları ava giderken avlayabilelim. Ligimizde yoğun maç trafiğinden şikâyet eden takımların ve gözle görünür biçimde uğradıkları fiziksel erozyonun hal-i pür melali ortada iken bunu nasıl başaracağımız ise tam bir muamma. Umalım ki, motivasyonun getirdiği ekstra güç bu seride bizimle olsun.
Avrupa Liglerinden haberler
· Manchester City, ülkesi Arjantin'e izinsiz giderek daha önce yaptığı disiplinsiz davranışlara bir yenisini daha ekleyen problemli oyuncusu Carlos Tevez'den haber bekliyor. Carlos Tevez, Şampiyonlar Ligi'nde oynanan Bayern Münih maçında oyuna sonradan girmeyi reddettiğinden beri Manchester City forması giyemiyor.
· La Liga ekiplerinden Barcelona'nın teknik direktörü Pep Guardiola, ezeli rakipleri Real Madrid'in bu sezon kendilerinden daha iyi bir performans gösterdiğini söyledi. 11 maçta 25 puan toplayan Barcelona, lig lideri Real Madrid'in üç puan gerisinde yer alıyor. Katalan ekibi, geçtiğimiz sezonu Real Madrid'in dört puan önünde şampiyon olarak tamamlamıştı.
· Napoli Mahkemesi, Calciopoli skandalına ismi karışan Juventus'un eski yöneticilerinden Luciano Moggi'yi sporda sahtekârlık yapma suçundan dolayı beş yıl dört ay hapis cezasına çarptırdı. Davada sadece Moggi değil, Fiorentina'nın sahipleri Diego ve Andrea Della Valle'nin yanı sıra Lazio Başkanı Claudio Lotito da yargılandı ve onlara da bir yıl üç aya kadar hapis cezası verildi.
· Borussia Dortmund'un genç yıldızı Mario Götze, Bayern Münih'e transferine yeşil ışık yaktı. 19 yaşındaki oyuncu kulübünde oldukça mutlu olduğunu ancak kariyerinin sonuna kadar Dortmund'da kalıp kalmayacağını bilmediğini söylerken, Şampiyonlar Ligi'nde oynamanın yapacağı tervihlerde en büyük etken olacağını belirtti.
· Lyon'un yıldız oyuncusu Michel Bastos, göreve geldiğinden bu yana kendisini milli takıma davet etmeyen Mano Menezes ile bir probleminin olmadığını söyledi. 2010 Dünya Kupası'nın ardından Dunga'yla yolların ayrılmasıyla birlikte, Brezilya teknik direktörlüğüne getirilen Mano Menezes, görevi devralmasından bugüne kadar Bastos'u milli takımda tercih etmedi.
· Belçika Ligi ekiplerinden Club Brugge, resmi internet sitesinden yaptığı açıklamayla Christoph Daum'un yeni teknik direktörleri olduğunu duyurdu. Yapılan açıklamada Daum'un 2013 yılının sonuna kadar takımın başında kalacağı belirtildi. Daum'dan önceki teknik adam Adrie Koster, 30 Ekim'de alınan kötü sonuçlar yüzünden kovulmuştu. Koster'in yerine Claude Puel ve Steve McClaren'ın getirileceği konuşuluyordu.
Süper Lig'den haberler
· Trabzonspor Başkanı Sadri Şener, takımın yıldızı Burak Yılmaz'ı satmayı kesinlikle düşünmediklerini söyledi. Şener, "Burak takımımızın önemli bir parçası. Çok iyi bir performans gösterdiği bu dönemde, böyle haberlerin çıkması manidar. Fakat biz kesinlikle oyuncumuzu satmayı düşünmüyoruz. Zaten onun da gitmek gibi bir düşüncesi yok." dedi.
· Geçtiğimiz günlerde Fransız forvet Olivier Grioud ile ilgilendiği yolunda haberler çıkan Fenerbahçe'de asıl hedefin Sochaux'un 24 yaşındaki golcüsü Modibo Maiga olduğu iddia edildi. Atletik yapısıyla dikkat çeken Maiga, son dönemde yaptığı çıkış ve attığı gollerle Avrupa'nın göze batan forvetlerinden biri olmayı başarmıştı.
· Yoğun maç programından en fazla etkilenen kulüplerin başında gelen Beşiktaş, devre arasında kadro derinliğini arttırmayı hedefliyor. Kulübe yakın kaynaklara göre; Guti ile yolların ayrılması durumunda Udinese'den Giampiero Pinzi'nin gündeme gelebileceği, bekleneni veremeyen Edu'nun yerine de bir santrfor alınabileceği konuşuluyor.
· Yücel İldiz'in istifa etmesinin ardından teknik direktör arayışlarını sürdüren Karabükspor, Bülent Korkmaz ile anlaşmaya vardı. Kulüp Basın Sözcüsü Ziya Alak, Bülent Korkmaz'ın tecrübesini takıma en iyi şekilde aktaracağını ve başarılı olacaklarına inandıklarını da sözlerine ekledi. 42 yaşındaki teknik adam kariyeri boyunca sırasıyla Kayseri Erciyesspor, Bursaspor, Gençlerbirliği, Galatasaray ve Bakü FK kulüplerini çalıştırmıştı.
· Ara transfer döneminde kadrosuna bir forvet oyuncusu katmayı planlayan Galatasaray'ın AS Roma'da forma giyen Marco Borriello'yla ilgilendiği iddia edildi. İtalyan gazetelerinde yer alan haberlere göre bu sezon AS Roma'da istediği kadar forma şansı bulamayan Borriello, Ocak ayında takımdan ayrılmak istiyor.
· Spor Toto Süper Lig'de sezonun ilk 10 haftasında hakemler toplam 26 penaltı kararı verirken, 17'si golle sonuçlandı, atışlardan 9'u ise filelerle buluşmadı. Ligin ilk 10 haftasında kaçan 9 penaltıdan 5'ini kaleciler kurtardı, 2'si autla sonuçlandı, 2'sinde de top kale direklerinden döndü. Lehine en çok penaltı kararı verilen takım ise 3 kez ile Galatasaray olurken, sarı-kırmızılı ekip bunlardan 3'ünü de gole çevirdi.