17 Mayıs 2000’den günümüze GS ve Arsenal’in mali durumu
Galatasaray'ın 17 Mayıs 2000'de kazandığı UEFA Kupası'ndan bu yana tam 11 yıl geçti. Kulüpler bazında bir ilke imza atıp UEFA ve arkasından da Süper Kupa'yı ülkemize getiren Galatasaray bugünlerde yoğun bir yönetim karmaşası içinde geleceğini belirleyecek yönetimini seçme uğraşısı veriyor.
Son derece kötü bir sportif performansla 2010-11 sezonunu tamamlayacak olan Galatasaray bundan daha on bir yıl önce Avrupa'nın zirvesinde yer alan bir Türk takımıydı. Bugün gerek sportif gerekse mali ve iktisadi yönden gelinen nokta Galatasaray'ın geçen on sene içinde inanılmaz bir irtifa kaybettiğini bize gösteriyor.
17 Mayıs 2000 tarihinde Danimarka'nın başkenti Kopenhag'ın Parken Stadı'nda Türk futbolu önemli bir gün yaşıyordu. Statı hınca hınç dolduran taraftarın 38.919'u ellerindeki flamalarla Galatasaray'ı destekliyordu. Galatasaray'ın karşısında Seaman'lı, Tony Adams'lı, Emanuel Petit'lü, Patrick Viera'lı, Marc Owermars'lı, Dennis Bergkamp'lı ve ilerleyen zamanlarda tüm gol rekorlarını alt üst edecek olan Thierry Henry'li kadrosuyla Avrupa'da kasırga gibi esen bir İngiliz devi, Arsenal vardı ve tüm taraftar ve Türkiye nefesini tutmuş bu maçın sonucunu bekliyordu. Sonuçta Galatasaray penaltılarla Arsenal'ı yenerek UEFA Kupası'na uzandı. Bu bir milattı Türk futbolu için. Artık Türk takımları da Avrupa'da Kupa kazanabilir, Avrupalı devlerle mücadele edebilirdi. Nitekim bu rüzgar daha sonra 2000-01 ve 2001-02 sezonuna kadar da Galatasaray ile devam etti. UEFA Kupası'nı kazanan Galatasaray ertesi sezon Şampiyonlar Ligi'nde çeyrek finale çıkıyor, bir dünya devi olan Real Madrid'e karşı Ali Sami Yen'de 2-0 geriye düşmesine karşın, müthiş bir geri dönüş örneği sergileyerek 3-2 galip geldiği maçın rövanşında İspanya'da Santiago Barnabéu'da Real Madrid'e 3-0 yenilerek eleniyordu.
UEFA Kupası'nı kazanan Galatasaray ne var ki, daha sonraki yıllarda, yeşil sahalarda kazandığı sportif performansı nakde çeviremiyor ve yanlış transferlere harcanan paraların yarattığı finansal olumsuzlukların girdabından kurtulmaya çalışıyordu.
Oysa, Galatasaray Avrupa'da gösterdiği sportif performans ile çok önemli bir tarihsel fırsatı da yakalamıştı. Bu performansın kalıcı kılınabilmesi sağlanabilirse, Türk futbolunun gelişimine de çok önemli bir katkı sağlanmış olacaktı. Ne var ki, bu beklenti gerçekleşemedi ve Galatasaray o günden beri içinde bulunduğu finansal darboğazdan kurtulup ta başını göğe erdiremedi.
Biz 17 Mayıs'ın yıldönümünde diğer kulüplerimize de bazı mesajlar verebilmek için o günün finalisti Arsenal ile Kupa'yı kazanan Galatasaray'ın o günden bugüne sportif, iktisadi, mali ve yönetsel tarihi yolculuklarını karşılaştırmalı analiz edip, bazı çıkarımlara yöneleceğiz.
17 Mayıs'ta iktisadi ve mali açıdan Galatasaray ve Arsenal
17 Mayıs 2000'de Galatasaray ve Arsenal'in içinde bulunduğu iktisadi, mali, sportif ve yönetsel duruma bir bakalım isterseniz.
Arsenal 1999-2000 sezonunda Galatasaray'ın gelirlerinden 17 milyon euro daha fazla bir gelire yani 65.3 milyon euroluk gelire sahipti. Aşağıdaki tablodan da görülebileceği üzere bir sonraki yıl gelirini 87.9 milyon euroya çıkartan Arsenal hızla geçen on bir yıllık süre içinde toplam gelirlerini tam yüzde 427 artırarak 274.5 milyon euroya yükseltirken, Galatasaray'ında gelirleri de aynı süreçte %130 artarak 80.5 milyon euroya ulaştı.
Arsenal ve Galatasaray kulüplerinin 2000-10 arası yıllık gelirleri (Bin euro)
1999-2000 2000-2001 2001-2002 2002-2003 2003-2004 2004-2005 2005-2006 2006-2007 2007-2008 2008-2009 2009-2010 Toplam
Arsenal 65.328 87.978 95.515 142.577 171.610 178.408 192.318 264.233 264.312 263.543 274.548 1.955.780
Galatasaray 35.049 67.528 59.379 47.973 27.863 60.506 27.333 68.316 69.531 107.661 80.500 651.639
Fark -17.079 -20.450 -36.136 -94.604 -143.747 -117.902 -164.985 -195.917 -194.781 -155.882 -194.048 -1.304.142
2000-11 yılları arasında Arsenal'in gelirleri toplamı birikimli olarak 1.9 milyar euroya ulaşırken, Galatasaray'ın bu süreçte birikimli gelirleri 651.6 milyon euroya ulaştı. İki kulübün arasında başlangıçta gelir farkı 17 milyon euro iken, bu fark 2010 sezonu sonunda 194 milyon euroya kadar yükseldi. Başlangıçta Arsenal'in gelirleri Galatasaray'ın gelirlerinden %86 daha fazlayken, bu gelir farkı 2010 itibariyle %241'e yükseldi. Geçen 10 yıllık süreçte İki kulübün birikimli gelirleri arasındaki farkın 1.3 milyar euroya ulaştığı yukarıdaki tablodan görülüyor.
İki Kulübün 2000 yılında takım değerleri arasındaki farka bakıldığında ise 2000 yılı itibariyle Arsenal'in takım değeri yaklaşık 90 milyon euro iken, Galatasaray'ın takım değeri 30 milyon euro civarındaydı. Arada tam 60 milyon euroluk fark mevcuttu. Bugünkü takım kadrolarıyla kıyasladığımızda Arsenal'in takım değerinin 315 milyon euroya, Galatasaray'ın da 100 milyon euroya yükseldiği, aradaki farkın ise 215 milyon euroya ulaştığı görülüyor.
UEFA takım sıraları bakımından gelişim karşılaştırması
İki takımın Avrupa'daki sportif performanslarının sonucu oluşan UEFA katsayıları da bize iki kulübün sportif performans olarak geçen on yıllık süreçte birbirlerinden nasıl ayrıştıklarını net olarak gösteriyor.
Arsenal -Galatasaray UEFA sıralamaları gelişimi (1999-2011)
Yukarıdaki tabloya göre Galatasaray, Arsenal ile UEFA Kupası'nda final oynadığı sene Arsenal 31. sırada, Galatasaray da 33. sırada yer alırken, Galatasaray'ın izleyen yıllarda ortaya koyduğu olumlu performans sarı kırmızılı takımı 15. Sıraya kadar yükseltti. 2004-05 sezonundan sonra sportif performansta Avrupa'da serbest düşüşe geçen Galatasaray UEFA sıralamasında 97. sıraya kadar geriledi. Ki, bu sıra tarihi olarak ta Galatasaray'ın en kötü derecesiydi. Aynı süreçte Arsenal dördüncü sıraya kadar yükseldi.
Aynı süreçte 10 kez Şampiyonlar Ligi'nde gruplara kalma başarısı yakalayan Arsenal geçen 11 sezonda oynadığı toplam 123 Şampiyonlar Ligi maçında ön elemeler dahil (6 maç) 61 galibiyet, 34 beraberlik ve 28 mağlubiyet alırken; Galatasaray aynı süreçte beş kez Şampiyonlar Ligi'nde gruplara kalabildi. 36 maç oynadı. Oynadığı bu maçlarda 8 galibiyet, 10 beraberlik ve 18 mağlubiyet aldı. Galatasaray geçen 10 sezonda ayrıca 35 de UEFA maçı oynadı. Bu maçların 18'ini kazanırken, dokuzunda berabere kaldı, sekizini de kaybetti. Yani, Galatasaray geçen 10 sezonda Avrupa'da UEFA ve Şampiyonlar Ligi olmak üzere toplam 71 maç yaptı. Oynadığı bu maçların %36'sını kazanan Galatasaray, %26'sında berabere kalırken, %38'ini ise kaybetti. Bu rasyo ise Arsenal'da ise sırasıyla %50, %27 ve %22.
Geçen 10 sezonda Arsenal Avrupa'da Galatasaray'a kaybettiği UEFA Kupası dahil olmak üzere bir kez de, 2005-06 sezonunda Barcelona'ya kaybettiği Şampiyonlar Ligi finali dahil 2 kez final oynadı. Bunun dışında Şampiyonlar Ligi'nde 1 kez yarı final, 5 kez çeyrek final gördü ve 5 kez 2. turda mücadele etti. 9 kez de gruplardan çıkma başarısı gösterdi. 3 kez de ön eleme oynadı.
Bu süreçte Galatasaray 1 kez Şampiyonlar Ligi ve UEFA Kupası'nda çeyrek finale yükseldi. Şampiyonlar Ligi'nde 2001-02 sezonunda ilk gruptan çıkmasına karşın o günkü statüye göre mücadele ettiği 2. Gruptan son maçında Ali Sami Yen'de Liverpool'a 1-0 yenilerek çıkma başarısı gösteremedi.
Sarı kırmızılılar katıldıkları Europa Lig'de ise 3 kez gruplardan çıkma başarısı gösterdi. Bir kez çeyrek final oynadılar.
İki takımın lokal liglerindeki sportif performanslarına bakıldığında ise karşımıza aşağıdaki tablo çıkıyor. Buna göre Galatasaray kendi ligini 4 kez şampiyon, 2 kez ikinci, 3 kez üçüncü, 1 kez beşinci ve bir kez de altıncı sırada bitirirken; Arsenal aynı dönemde Premier Lig'i 2 kez şampiyon, 4 kez ikinci, 2 kez üçüncü ve 3 kez de dördüncü sırada tamamlamış.
Arsenal
Premier Lig Şampiyonluğu (2) İkincilik (4) Üçüncülük (2) Dördüncülük (3)
2001/2002 1999/2000 2007/2008 2005/2006
2003/2004 2000/2001 2009/2010 2006/2007
2002/2003 2008/2009
2004/2005
Galatasaray
Süper Lig Şampiyonluğu (4) İkincilik (2) Üçüncülük (3) Beşincilik(1) Altıncılık (1)
1999/2000 2000/2001 2004/2005 2008/2009 2003/2004
2001/2002 2002/2003 2006/2007
2005/2006 2009/2010
2007/2008
İki kulüpte yönetiliyor ama nasıl?
Premier Lig ekibi Arsenal'in ana şirketi olan Arsenal Holdings plc, kulübü finansal bir operasyonla sınırlı olarak halka açık bir şirket olarak karşımıza çıkıyor. Bu nedenle kulüp mülki açıdan, diğer futbol takımlarından oldukça farklı bir özellik gösteriyor. Sadece 62.217 hisse senedi piyasaya kote edilmiş olmasına karşın, bu hisse senetleri, borsada daha az değiş-tokuş işlemi görüyor. 2009 yıl sonu verilerine göre, Arsenal'in tek bir hisse senedinin değeri, ortalama olarak 7.150 sterline ulaşırken, kulübün market cap değeri yaklaşık 444.9 milyon sterline ulaşmış durumda.
Deloitte Touche Tohmatsu'nun her yıl düzenlediği Para Ligi'ne 275 milyon sterlinlik değeriyle beşinci sıradan giren kulüp, Forbes dergisinin 2009 değerlendirmesine göre 1.2 milyar dolarlık piyasa değeriyle de Manchester United ve Real Madrid'den sonra dünyanın en değerli (borçlar hariç) üçüncü futbol takımı durumunda. Arsenal aynı zamanda operasyonel faaliyetlerinden de kar yaratabilen bir futbol kulübü konumunda. 2008/09 mali verilerine göre kulüp 52 milyon sterlin faaliyet karı yaratmış durumda.
Bu süreçte Galatasaray 2002 yılında Sportif AŞ'yi halka arz etti ve yaklaşık 20.5 milyon dolarlık halka arz geliri elde etti. Ancak geçen sekiz yıllık sürecin sonunda kulüp dışına transfer edilen temettü miktarının halka arz tutarını aşması nedeniyle, bu yapının sürdürülebilir olmadığını anlayan kulüp yaklaşık 50 milyon dolarlık bir operasyonla borsadaki hisselerini geri aldı. Bu süreçte gelir ve gider dengesi sürekli açık veren Galatasaray 2010 yıllık faaliyet raporuna göre de 2009 yılını 21.8 milyon TL zararla kapadı.
Galatasaray'a hoca dayanmıyor!
İki takım arasındaki en önemli farklılıklardan birisi de değişen teknik direktör sayısı. Bu süreçte Arsenal'da Arsen Wenger 1996 yılından bu yana takım başındayken, Galatasaray tam 11 teknik direktör eskitmiş. Kısacası her seneye bir teknik adam düşüyor. Aynı dönemde Galatasaray'da 4 ayrı başkanın da görev yaptığını görüyoruz.
İki Kulüpte stat değiştirdi
Geçen on yıllık süreçte Arsenal 2006-07 sezonunda eski statı Highbury'i bırakarak, 60.355 kişilik yeni stadı Emirates'e taşınırken, bu süreçte Galatasaray da 28 bin kapasiteli Ali Sami Yen'i terk ederek 2011'de 52.600 kişilik Türk Telekom Arena'ya taşındı.
Kısacası,
Kaderleri birbirine pek benzemese de sportif performansları ve yolları 2000'li yılların başında kesişen iki kulübün sportif, iktisadi, idari, mali gelişim ve değişimlerini sizlerle paylaştık.
Gördük ki, bu iki kulüpten Arsenal her ne kadar 2000 yılında UEFA Kupası'nı Galatasaray'a kaptırsa da, geçen on yıllık süreçte sportif, iktisadi ve mali gelişimini çok ileri noktalara taşıma başarısı göstermiş. Oysa, Galatasaray bu süreçte ede ettiği sportif performansı nakdi başarıya dönüştürememiş, yakaladığı bu büyük fırsatı değerlendirememiştir.
Aynı zaman diliminde UEFA finalinin mağlubu ve 2003-04'ten bu yana İngiliz ligini kazanamayan Arsenal, 15. sezondur Arsen Wenger ile yola devam etmekte ısrar ediyor. 2001-02 sezonundan itibaren takımını gençleştirip, Avrupa'da yoluna devam eden Arsenal 2006 senesinin Mayıs ayında, Şampiyonlar Ligi'nde Barcelona'ya finali kaybetmesine karşın, oyun felsefesi ve anlayışına güvenen kulüp Arsen Wenger'i bırakmadı ve onun takıma gençlik aşısı yapmasına izin verdi. İşte bu sayede Cesc Fabregas, Robin Van Persie, Theo Walcott, Samir Nasri, Jack Wilshire ve Aaron Ramsey gibi yetenekleri Arsenal'e kazandıran Wenger geleceğe ve gençliğe de bu şekilde yatırım yapıyordu. Oysa bu dönemde Galatasaray' da alt yapıdan çıkıp bugün takımda oynayan sadece Emre Çolak ve Arda'yı görüyoruz.
Arsenal son altı sezonda ligde ve Avrupa'da kupa kazanamazken, Emirates'ten sezonluk bilet almak için taraftarın sekiz sene beklemeyi göze alması ve tribünlerde kulübüne hala onun adına şarkılar besteleyip tezahüratlar yapmasından kulüplerimizin alacağı çok ders vardır diye düşünüyorum.