1.6 litreye ikili vergi geliyor
Bu köşede zaman zaman dile getirdiğim vergi konusunda kazan Ankara'da yavaş yavaş kaynamaya devam ediyor. Hatta, suyun ısındığını bile söyleyebiliriz.
Yorumlara girmeden önce, hemen aldığımız duyumları aktaralım. Ankara'da otomotivin üzerindeki vergi sistemini değiştirmek adına hummalı bir faaliyet yürütülüyormuş. Bu faaliyet kapsamında, daha önce 1.6-2.0 litre arasındaki ve 2.0 litre üzerindeki araçların ÖTV artırımı sırasında dokunulmayan 1.6 litre altında otomobiller masaya yatırılmış durumda.
Otomotiv sektörü her ne kadar vergiye dokunulmayacak dese de 1.6 litrenin altındaki araçlara yönelik yeni bir düzenlemenin yolda olduğunu söyleyelim.
Bu düzenlemede ise aldığım ilk duyumlara göre 1.6 litrenin altında yeni bir vergi basamağı yaratılarak bu sınıf ikiye bölünecekmiş.
1.3 litre altı ve 1.3-1.6 litre arası olmak üzere ikiye (1.3 sınırı değişebilir) ayrılacak vergi sisteminde 1.3 litrenin altındaki araçların yüzde 37 olan ÖTV'sine ya dokunulmayacak ya da bir miktar indirim yapılacakmış. 1.3-1.6 litre arasındaki araçların da yine yüzde 37 olan ÖTV'si bir miktar artırılacakmış.
Peki neden böyle bir ikili sisteme ihtiyaç duyuluyor da doğrudan emisyon oranına göre vergilendirme yapılmıyor?
Herşeyden önce eğer gerçekçi ve çağın gereklerine uygun bir emisyon oranına yönelik bir vergilendirme yapıldığı anda şu anda Türkiye'de üretilen otomobillerin birçoğunun vergisinin artması gerekiyor.
Bugün Türkiye'de satılan birçok otomobilin motor hacimleri küçük olsa bile saldığı karbon oranları temiz sayılabilecek seviyenin çok üstünde. Eski teknolojiye sahip, rakipleriyle kıyas yapıldığında akaryakıt yerine kömürle çalışıyor desek yeridir diyebileceğimiz modeller var.
Türkiye'de üretilen araçlar bırakın 100 g/km, 110 g/km'nin altına bile inemedi.
Dolayısıyla eğer siz kalıcı bir emisyon bazlı vergi sistemi getirdiğiniz taktirde ithal otomobillerin fiyatı, bazı versiyonlarda yerlilerden daha ucuz olacaktır. Bu durum da hükümetin ve tabii bazı otomobil üreticilerinin istediği bir şey değil. Siz kendi sanayinizi desteklemek için bu karbon salım bandını geniş tutarsanız bu kez birçok SUV'a da daha düşük vergilendirme yapmanız gerekecek. Örneğin VW'nin yeni Tiguan'ı Doblo'nun bazı versiyonlarından daha düşük emisyon hacmine sahip.
O yüzden gerçekçi düşünüldüğünde emisyon salım üzerindeki çalışmaların hayata geçirilmesi çok da kolay olmayacak.
Peki hükümet bu ikili sistemle neyi hedefliyor?
Çok basit...
İlk etapta, küçük hacimli motorları destekleyerek çevreye saygı söylemini rahatça ön plana çıkarabilecek. Türkiye'de çok satan markaların önemli bölümünün 1.0-1.2 hatta 1.3 litrelik motorları mevcut dolayısıyla onları vergiyi artırmayarak ya da düşürerek desteklemiş olacak. Bunu yaptığında çevreci trendlere uygun hareket ettiğini belirtme şansı doğacak. Kaldı ki elektriklilere de ayrı bir destek daha vermişti dolayısıyla "Çağdaş sisteme" uyum sağladığını savunma imkanı bulacak.
1.6 litreye kadar araçlara yapacağı artışla da olası vergi kayıplarının önünü alacak.
Aynı zamanda vergi artışına karşı çıkacak otomobilcilere de "Vergi indiriminin satışları artıracağını söylüyordunuz. 1.3'e kadar dilimde indirim yaptım o motorları satın" cevabını verecek. Bu formül sayesinde Maliye'nin korktuğu kayıpların da önüne geçilmiş olacak.
Zira, eğer düşük vergi-yüksek satış orantısı hayata geçerse, bu sınıftaki satışların artmasıyla vergi zammı nedeniyle bir kayıp olmayacak.
Yaklaşık 6-7 ay önce vergiye yönelik bir yazı yazmış ve artış olacağını söylemiştim. Nitekim, ince ayar yapıldı. Bu detayların konuşulduğu bir ortamda, ben otomotivcilerin "Artık vergi artışı olmaz" söylemlerine inanmamaları gerektiğini düşünüyorum.
Detaylarında yanılabilirim şerhini koyarak, kısa bir süre sonra vergide bir artış/düzenleme yapılacağını inanıyorum.