1.5 trilyon dolara giden yol Türkiye'den geçiyor
Küresel ekonomide dengeler değişiyor ve Asya'daki gelişmekte olan ülkelerin dünya ekonomisindeki payı her geçen artıyor. ABD ve Avrupa'daki birçok şirket ve yatırımcı büyük nüfusuyla önemli bir potansiyel sunan 1.5 trilyon dolarlık Ortadoğu ve Orta Asya'dan payına düşeni almak istiyor. Bu bölgeye giden yol ise Türkiye'den geçiyor.
Geçtiğimiz hafta Viyana'da gerçekleştirilen I. CFO Zirvesi; Gelişen Avrupa ve BDT'de Türkiye ekonomisinin dünya açısından önemi vurgulandı ve ülkenin Batı ve Doğu arasında bir köprü oluşturduğuna dikkat çekildi. DÜNYA Gazetesi yazarı Murat Yülek, zirvede yaptığı "Türkiye; Orta Asya ve Ortadoğu İşdünyasına açılan Kapı" başlıklı sunumda, Türkiye'nin bu coğrafyada faaliyet göstermeyi amaçlayan şirketler için önemli bir geçiş noktası olduğunu anlattı. Ortadoğu ile Orta Asya ülkelerinin petrol patlaması ve yatırımlardaki artışla yaklaşık 1.5 trilyon dolarlık bir ekonomik büyüklüğe sahip olduğunun altını çizen Yülek, bu bölgeyi cazibesini artıran unsurları şöyle sıraladı:
. Demokrafik armağan (genç ve büyük nüfus, eğitim ve insan kaynaklarının gelişmesi)
. Doğal kaynaklar (petrol, doğalgaz, tarım ve su)
. Petrol fiyatlarındaki patlamaya bağlı olarak birçok ülkede önemli miktarda servet birikimi (Azerbaycan, Kazakistan, Körfez ülkeleri, Libya, Cezayir)
. Komşu ülkelerden kaynaklanan potansiyel (Suriye, Lübnan, Mısır)
. Öngörülü ve atak liderlik (örneğin Dubai)
. Petrol gelirinin iyi değerlendirilmesi ( bütçe ve cari işlem fazlası, kamu borçlarının geri ödenmesi, insan ve fiziksel altyapıya yatırım)
Güçlü bağlar
Türkiye'nin bu bölgeye açılmak isteyen yabancılar için önemli fırsatlar sunduğunu belirten Yülek, Türkiye'nin Ortadoğu ve Orta Asya ile siyasi, ticari, tarihi, etnik, dini ve konuşulan dil açısından güçlü bağları bulunduğuna dikkat çekti. Türkiye'nin Orta Asya Cumhuriyetlerini ilk tanıyan ülkelerden olması, bu bölgeler arasında siyasi gezilerin giderek artması, Türkiye'nin İKÖ, ECO gibi kuruluşların üyesi olması bu bölgelerle siyasi bağları güçlendiriyor.
Ticaret ortağı
Türkiye'nin Ortadoğu ve Orta Asya ile ticari ilişkileri de güçlü bir zemine sahip. Türk firmalar bu coğrafya içinde oldukça aktif, örneğin sadece Türkmenistan'da neredeyse 1000 tane Türk şirketi faaliyet gösteriyor.
Türk şirketleri Orta Asya'da telekom, gayrimenkul ve imalat sanayii gibi petrol dışındaki sektörlerdeki en büyük yatırımcılardan. Diğer yandan Körfez ülkelerinin, özellikle Türk Telekom'un özelleştirilmesinden bu yana Türkiye'deki yatırımları hızla artıyor. Orta Asyalı yatırımcının Türkiye'deki gözde sektörleri ise enerji, bankacılık ve gayrimenkul.
Erişim kolaylığı
Türkiye'den bu bölgelere kolay erişim de Türkiye'nin önemini pekiştiriyor. Türkiye'den Orta Asya ve Ortadoğu'daki tüm destinasyonlara uçak seferleri yapılıyor. Azerbaycan, Suriye, Rusya ve Gürcistan'a uzanan demiryolları ise nakliyat imkanlarını kolaylaştırıyor. Özellikle İngiltere'den Çin'e uzanan ve "demir İpek yolu" olarak nitelendirilen Bakü-Tiflis-Kars demiryolu projesi, Hazar Denizi'nden Londra'ya sevkiyat yapılmasına olanak sağlayacak Marmararay Projesi ve gelişmiş liman ağı, Doğu'ya açılmak isteyen şirketler için Türkiye'nin önemini artırıyor.
Enerjide söz sahibi
Nobucco, BTC gibi petrol ve doğalgaz boruhatları sayesinde bir enerji üssüne dönüşmesi ve güçlü finans piyasaları Türkiye'nin bulunduğu bölgede daha fazla söz sahibi olmasını sağlıyor.
Çokuluslu şirketlerin bölgesel üssü
Türkiye'nin Asya'ya açılan kapı olduğunun en iyi ispatının ise dünya devi şirketlerin Doğu Avrupa, Kuzey Afrika ve Asya'daki faaliyetlerini Türkiye'den yönetmesi. Örneğin Coca Cola 89 ülkedeki faaliyetlerini Türkiye'den yönetirken, Microsoft 79, DHL 20 ülkedeki faaliyetlerini Türkiye'den yönetiyor. Türkiye'yi yönetim üssü olarak seçen çokuluslu şirketler arasında GE Health Care, Volvo, BASF, Unilever, BSH, Procter & Gamble Kuehne Nagel da sayılabilir.
Hızlı büyüyen nüfus türkiye'ye dinamizm katıyor
Yülek, bu coğraya uzanan bir köprü olan Türkiye ekonomisinin de profilini çıkardı.
Türkiye'nin 659 milyar dolarlık gayrisafi yurtiçi hasılasıyla dünyanın 17'inci büyük ekonomisi olduğunun altını çizen Murat Yülek, ortalama yaşı 28.3 olarak hesaplanan genç nüfusun ve endüstriyel ürünlere olan talepte görülen artışın Türkiye'de ekonomik büyümeyi hızlandırdığını kaydetti. Yapısal reformların da ekonomiye ivme kazandırdığını belirten Yülek, reformları şöyle sıraladı:
. Bankacılık düzenleme ve denetiminin güçlendirilmesi
. Merkez Bankası'nın bağımsız hale gelmesi
. Sosyal güvenlik sisteminin reforme edilmesi
. Tarım sübvansiyonu sisteminin yenilenmesi
. Yatırım ortamının iyileştirilmesi
Finans sektörü hızlı gelişiyor
Türk finans sektörünün de hızla geliştiğini belirten Yülek, birçok alanda devlet müdahelesi minimum seviyeye indiğini, bankacılık sektöründe aktif büyüklüğünün 540 milyar dolara ulaştığını, borsa kapitilazyonunun 200 milyar dolar civarında olduğunu, büyük bir tahvil piyasanının bulunduğunu vurguladı.
Türkiye'ye yabancı yatırımcıların yoğun bir ilgi gösterdiğinin altını çizen Yülek, gayrimenkul sektöründe bakıldığında ML Lehman, Corio ve Körfez'daki yatırımcıların alışveriş merkezleri, arsa ve konuta 10 milyar dolar yatırdığını söyledi. KKR, Carlyle, Abraj gibi özel girişm sermayesi gruplarını da 2007'den beri 2-3 milyar dolarlık yatırım yaptığını ve ülkede büyük özelleştirmeler ile YAP ihaleleri gerçekleştirildiğini hatırlattı.