11 liralık ödül ya da ceza maden kazalarını önler mi?
Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun geçen hafta açıkladığı iş güvenliği eylem planı sadece temel strateji ve yaklaşım açısından değil, teknik düzeydeki önerileri açısından da sorunlu. Paket, iş güvenliği konusunda temel yaklaşımı değiştirmediği gibi etkin değişiklikler de önermiyor. Bu haliyle paketin iş kazalarını ve maden kazalarını önlemesi veya anlamlı bir düşüş yaratması mümkün değil.
Davutoğlu’nun anlatımında yeni yapılacak değişiklikler gibi sunulan bir dizi madde zaten yürürlükteki yasalarda var. Örneğin çok tehlikeli işlerde çalışanların mesleki yeterlilik belgesi alma zorunluluğu, madenlerin iki yol ile yeryüzüne bağlı olması zorunluluğu, şantiye şefl erinin iş güvenliği uzmanı olma zorunluluğu zaten var.
İş müfettişlerine verilmesi düşünülen yetkiler de mevcut yasada var. Örneğin çalışanlar için hayati tehlike durumunda işyerinin bir bölümünde veya tamamında iş durdurulabiliyor. Çok tehlikeli işyerlerinde risk değerlendirmesi yapılmamışsa da iş durdurulabiliyor.
Teknik ve daimi nezaretçilerine iş güvenliği uzmanı belgesi alma zorunluluğu getirilmesinden söz ediliyor. Oysa fiiliyatta teknik ve daimi nezaretçilerin büyük çoğunluğu iş güvenliği uzmanı belgesi zaten var.
Yapılması gereken, zaten olan şeyleri yenilik diye anlatmak yerine, bunların kazaları, ölümleri önlemeye ve azaltmaya neden yetmediğini ortaya koymak. Sonra da buna uygun temel ve teknik düzenlemeleri yapmak.
Pakette sözü edilen çoğu önlem için ise yasa çıkarmaya gerek yok. Örneğin yer altındaki işçilerin yerini saptamayı kolaylaştıracak çip sisteminin kurulması, acil durumlarda çıkış yollarını gösteren fosforlu işaretlemeler kullanılması, madenlerin planının üç boyutlu yapılması gibi basıt konular bakanlıkların alacağı kararlarla yapılabilecek işler.
Bu tür yasayla düzenleme yapma karnemiz de zaten yeterince bozuk. Soma faciasından sonra maden kazalarını önlemeye yönelik bir yasa gündeme geldi. Yasa 16 madde olarak Meclis’e geldi, 160 maddelik bir torba kanunu olarak çıktı. Yasanın ilk etkisi de işçileri, işsiz kalmak ile güvencesiz çalışmak arasında bir tercihe zorlamak oldu.
Bu arada mevcut yasanın en zorunlu alanlarına ilişkin bir düzeltme niyeti de gözlenmiyor. Mevcut iş güvenliği yasasının en sakat yeri olan iş güvenliği uzmanlarının ücretlerini denetledikleri işverenden almaları uygulamasını değiştirmekten söz edilmiyor.
Buna karşın teknik ve daimi nezaretçilere iş güvenliği uzmanı olma zorunluluğu getirilmesi de sorunlara yol açabilecek bir konu. Başka hiç bir görev verilmemesi gereken iş güvenliği uzmanlarına teknik ve daimi nezaretçilik görevi yüklenmesi sağlıklı iş güvenliği uygulamalarına ters.
Davutoğlu’nun büyük değişiklik olarak sunduğu “ödül ve ceza” sisteminin ise pratikte bir anlamı yok. 3 yıl iş kazası olmayan çok tehlikeli iş yerlerinde işsizlik sigortası işveren primi ödül olarak yüzde 2’den 1’e indirilmesi, ölümlü kaza olursa da ceza olarak yüzde 2’den 3’e çıkartılması düşünülüyor.
Madenlerde işçiler genelde asgari ücret üzerinden çalıştırılıyorlar. Asgari ücrette işsizlik primi 22.68 TL. Bunun yarısı 11.34 TL ediyor. 50 işçi çalıştıran bir yerde ceza ve ödül diye sözü edilen miktar ayda sadece 567 TL. Bunun iş kazalarını önlemede etkili olacağına inanmak mümkün mü?