10 Kasım’da bir siyasetçinin sohbette hatırlattığı iki olay
Bir siyasetçi dostumla Atatürk’ün ölümünün 76. yılında sohbet ediyorduk. Söz bir ara “Lider sultası olup olmadığı konusuna” geldi. Dostum sana iki tarihi olay anlatacağım dedi.
Ve ilk olayı İlk Meclis dönemiyle ilgili anlattı:
“Vehbi Efendi, Konyalı bir din adamıdır. Daha önce Konya’da vali vekilliği yapmıştır. Milletvekili olarak Meclis’tedir. Meclis’te önemli bir kanunun müzakeresinde “Kifayeti müzakere” verilmiştir. Buna rağmen söz isteyip kürsüye yönelir. Reis “Kifayeti müzakere”nin oylandığını belirterek söz vermek istemez, ama Vehbi Efendi söz talebinde ısrar edip kürsüye yönelir. Mustafa Kemal Paşa kürsü yakında ayaktadır, ‘Hocam daha mühim işlerimiz var sözünden vazgeç’ diyerek durdurmak ister. Ama Vehbi Efendi onu kolundan tutup ‘Beytül-mal meselesidir konuşacağım Paşam! ’diyerek kürsüye çıkıp konuşmasını oylama öncesi yapar.”
İkincisi de Cumhuriyet’in ilk yıllarına ait bir seçim olayıydı:
“Cumhuriyet’in ilk yıllarında bilindiği gibi halk önce temsilcilerini seçecekleri seçer, sonra onların seçtikleri Meclis’e giderdi. Kelkit’te seçim sırasında halkın merkezin istediği adayı değil başka adayı seçeceği duyumu alınınca jandarmalar gelip baskı yapmaya başlamışlar. Ancak onlar da sonuç alamayacakları düşünüldüğünde durum Ankara’ya bildirilmiş. Mustafa Kemal belediye başkanını telgraf başına çağırıp görüşmek istemiş. Belediye başkanı telgrafhanede önünü ilikleyip hazır olda Paşa ile görüşmeye başlamış. Paşa, belediye başkanına seçmeleri istenen kişinin adını vermiş. Belediye Başkanı ‘Paşam halkın iradesi o değil. Kendi istediklerini seçeceklerini söylüyorlar. Ben de onların seçeceklerini uygun görüyorum. Ama çok ısrarcıysanız bir kağnım ve öküzüm var ben buradan çekip gideyim’ diyerek düşüncesini ortaya koymuş. Mustafa Kemal, oraya giden jandarma komutanını telgraf başına çağırıp, ‘Oradan ayrılın’ talimatı vermiş. Seçimi Ankara’nın değil halkın istediği kazanmış.”
Siyasetçi dostum bunu anlatmasının nedeni olarak bugünkü “lider sultası” olduğunu söyleyip şöyle devam etti:
“Şimdi iktidardan, muhalefetten Vehbi Efendi gibi bir milletvekiline, iktidar milletvekiline Başbakan, bakanlar, grup başkan vekillerinden biri yada bir parti yöneticisi ‘Konuşma yerine geç otur’ derse direnmeden hemen oturur. Muhalefet milletvekilline de Genel başkanı, parti yöneticileri, grup başkan vekilleri benzer direktifte bulunursa oda konuşmadan yerine geçer.”
Sonra bu olayları niye aktardığını söylerken şöyle dedi:
“Bu bence bizim Cumhuriyetin ilk döneminde ve 90 yıl sonra parti içi demokrasi açısından bulunduğumuz durumu gösteriyor. Ne denli yol aldığımızı yada alamadığımızı ortaya koyuyor.”
Siyasetçi dostumun aktardıklarını hepimizin bir kez daha düşünmesi parti içi demokrasiyi ve genel olarak demokrasiyi geliştirmek için siyasi partiler ve seçim kanununun Anayasa kadar önemli bir konu olduğunu ortaya koyuyor.